Fenerbahçe sezonun ilk resmi maçını Strum Graz karşısında
2-1’lik galibiyetle tamamladı ve yarım bıraktığı işleri tamamlamak üzere dönen
Aykut Kocaman’a güzel bir hediye verdi. Geçen sezonun son maçına 3 Haziran 2017
tarihinde Adanaspor karşısında çıkan Fenerbahçe, bu maçtan 54 gün sonra Strum
Graz karşısındaydı. 54 günde ilk 11de 7, ilk 18de ise 10 yeni futbolcu yer
alıyordu. Takıma halen 2 takviyenin yapılmasının gündemde olduğu düşünülünce
ciddi bir kabuk değişikliği olduğunu kabullenmek gerek.
Sezona zorlu rakiplerle hazırlık maçları oynarak hazırlanan
Fenerbahçe bu 5 maçta hiç galibiyet alamadığı gibi sadece 4 gol atarak bu sezon
gol yollarının taşlı olacağının sinyalini vermişti. Maç öncesinde kampın
iyilerinden Robin van Persie sakatlık, Simon Kjaer de transfer ihtimali
nedeniyle kadroya alınmamıştı. Yine de sahaya çıkan Fenerbahçe 11’i Strum Graz’a
oranla daha kaliteli bir ekipti. Bu turda Strum Graz’ın rakip olarak gelmesi Fenerbahçe
için bir avantajdı aslında. Adı sanı bilinmeyen Östersund, Valerenga gibi
rakipler gelince önemsemediğimiz için eleniyoruz. Strum Graz seviye olarak
aşağıda olsa da geçmişten bu yana gelen bir bilinirliği olduğu için rakip
küçümsenmemişti.
Sahaya çıkan 11 olabilecek en doğru oyunculardı. Sezon sonu
ideal 11 yazdığımız zaman bugün sahaya çıkanlardan en fazla 5-6 kişiyi yazacağız
muhtemelen. En büyük sürpriz ise ileri uçta oynayan Ahmethan Köse’ydi. Avrupa’daki
muadilleri 50-100 maç barajlarını zorlarken Ahmethan 20 yaşında ilk kez
profesyonel olarak sahaya çıkıyordu. Kalanlar zaten geçen seneden bildiğimiz
oyuncular ve yeni kanat ikilimiz Valbuena ve Dirar’dı. Tabii önemli
değişikliklerden birisi kulübedeydi. Aykut Kocaman tam 1.531 gün sonra yeniden sarı-lacivert
sevdasının başındaydı.
Fenerbahçe oyuna hakim olarak başlasa da golü rakip takım
buldu. Geçen sezon başında bir çok maçta yazdığım üzere kalemize gelen ilk top
kalecinin eline değmeden ağlarımızla buluştu. Golde Şener yerini çok kolay
kaybetti ve Valbuena adamını takip etmeyince rakip takım golü bulmakta
zorlanmadı. Golden sonra Strum Graz topu yine Fenerbahçe’ye bırakıp 11 kişi
topun arkasına geçmeye çalıştı. Fenerbahçe ise 15-20 dk boyunca golün
şaşkınlığını üzerinden atamadı ve muhtemelen taraftarın büyük kısmının
şampiyonluk ümitleri henüz ilk maçın yarım saatinde sekteye uğradı. Orta
dörtlünün iyi top çeviriyor olmasına rağmen ileri ikilide oynayan Alper ve
Ahmethan ikilisinin verimsizliği nedeniyle gol atmakta zorlanacağımızı öngörmek
zor değildi, ancak duran toptan bir gol buluruz belki düşüncesindeydim. Derken
Alper, Dirar ile iyi bir ver-kaç sonrası ceza alanında son çizgiye indi.
İçeriye çevirdiği topu gole çevirecek santrafor Ahmethan doğru pozisyonda değildi
ama 17 yaşındaki stoper Maresic tecrübesizliğinin kurbanı oldu ve kendi
ağlarını havalandırdı. Tur için avantajı cebimizde koyduk, Aykut Kocaman’ın
takımı buradan sonra maçı bırakmaz derken Neustadter geldiği günden bu yana ilk
kez düzgün bir kafa vuruşu yaptı ve skoru 2-1’e getirdi.
Bu skorla ipler tamamen Fenerbahçe’nin eline geçti. Golleri
peşpeşe kalesinde gören Strum Graz tepki bile veremeden maçı kafada kaybetti.
İkinci yarıda 60-75 arası uzaktan şutlarla etkili olmaya çalıştılarsa da
Fenerbahçe oyunu elde tutmayı bildi ve sahadan galibiyetle ayrıldı. Bu sonuçla
önümüzdeki hafta Kadıköy’de oynanacak rövanş maçı oldukça kolaylaştı, evimizde
Strum Graz’a 2-0 kaybedeceksek hiç oynamayalım zaten. Gelelim bireysel
performanslara..
Volkan Demirel : (6/10) Kalesinde gördüğü golde yapacak bir
şeyi yoktu belki ama maç boyu ayağına gelen her topu rastgele uzaklaştırması,
maç boyunca oyuna sokamadığı onlarca top ve taca attığı degajlarla artık yerini
Kameni’ye bırakması gerek. Modern futbolda kalecinin pas istasyonu olarak
kullanılması Aykut Kocaman’ın oyun stili ile de doğrudan bağlantılı ancak
Volkan hazırlık maçlarındaki kötü performansına rağmen geçmiş kredisi sayesinde
sezona kalede başladı. İlerleyen haftalarda Kameni’nin kaleyi devralacağını
düşünüyorum.
Şener Özbayraklı : (5/10) Goldeki hatası çok pahalıya mal
olabilirdi, rakibinin bu kadar kolay sıyrılmasına izin vermemli. Daha doğrusu
top gelmeden iyi pozisyon almalı. Hücuma çıkışları fena değilse de yaptığı
ortalar göz kanatıcı cinsten. İdeal düzende yerini Isla’ya bırakacak
muhtemelen.
Roman Neustadter : (8/10) Geldiğinden bu yana en iyi
performansını sergiledi, Kjaer’in yokluğunda ben bu sezon varım mesajı verdi
belki ancak güçlü bir forvet hattı karşısında halen yetersiz olduğunu
düşünüyorum. Geçen sezon ilk 11 oynadığı maçların çoğunda skora etki eden
hatalar yaptı, bu sezon dilerim bunları tekrarlamaz.
Martin Skrtel : (7/10) Partneri Kjaer’in yokluğuna rağmen
sakin ve rahat bir maç çıkardı. Rakibin hücum hattının etkisiz olması nedeniyle
pas ve pozisyon hatası yapmadan maçı tamamladı. Kadroda yeri garanti olan
isimlerden.
Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Hasan Al bu sezon muhtemelen 40
maç oynayacak ve bu maçların ortalama skoru 5.5 – 6 olacak, ne aşağı ne yukarı.
Hasan Ali’nin sahadaki performansı da böyle, ne akıyor ne kokuyor. Savunmada eh
işte, hücumda maalesef. Önünde oynayan Valbuena’nın da verimini düşürüyor hücum
performansıyla. Elimiz FFP nedeniyle bağlı olmasa buraya bir transfer iyi
olurdu ancak iki tane sol bek varken üçüncüsü fazla lüks olacak.
Nabil Dirar : (7/10) Yeni transfer Dirar takıma hızlı adapte
olmuş gibi görünüyor. Geçen sezon sağ açıkta oynayan Lens’ten farklı bir oyun
stili var, Lens patlama gücü ve kuvvetiyle topu ileri taşırken Dirar daha fazla
pas oyununda yer alacak. İlk maç izleniminde bilekleri yumuşak göründü. Skora
çok katkısı olmayacaksa da asist öncesi pasları izletebilir bize bu sezon.
Josef de Souza : (8/10) Sezona en hazır isimlerden biri
olarak görünmüştü hazırlık maçlarında. Bu maçta konsantrasyon eksikliği mi,
yoksa hazırlık kampı yorgunluğu mudur bilmiyorum ama yüksek verimle oynayamadı.
Yine de savunmanın önünü kapatma görevini başarıyla yerine getirdi.
Ozan Tufan : (9/10) Sahanın en iyilerindendi. Maç boyu bolca
mücadele etti, top kazandı ve olumlu kullandı. Böyle giderse formayı taşımaya
devam eder, Aykut Kocaman’ın sisteminde yeri olduğunu düşünüyorum.
Mathieu Valbuena : (8/10) 2013 yılından kalma göz ağrımız
Valbuena takıma bir ay önce katıldı ancak 40 yıllık Fenerbahçeli gibi oynuyor.
Top ayağına gelince özgüvenini hissettiriyor, daha da önemlisi top ayağına
gelmeden ne yapacağına karar vermiş oluyor ve bu sayede oyunu hızlandırıyor. Bu
sezon takımın skor yükünde önemli katkıları olacak, ilk maçında kornerden asist
yaptığını da not olarak düşelim.
Alper Potuk : (9/10) Sahanın en çalışkan ismiydi, o
çalışkanlığıyla takıma bir gol kazandırdı ve turun kapısını aralayan isim oldu.
Bu performansı halen Fenerbahçe’de ilk 11 oynamaya yeterli değil bence ama yeri
dolana kadar bu performansla oynamaya devam edecek sanıyorum.
Ahmethan Köse : (6/10) 20 yaşında ilk kez profesyonel olan Ahmethan’dan
beklentiler büyüktü ilk maçı öncesinde. Performansı beklentilerin gerisinde
kaldı, çok muazzam bir potansiyeli olduğunu da düşünmüyorum. Bu açığını çok
çalışarak, maç boyu koşarak kapatmasını
beklerdim ancak ortalama koşu mesafesini ancak yakaladığını tahmin ediyorum.
RvP, transfer, Fernandao derken bu sezonu kuvvetli ihtimalle A2 takımında
geçirecek.
Mehmet Topal : (6/10) Sakatlığı nedeniyle oyuna sonradan
dahil oldu ancak bu süre zarfı içinde de bolca pas hatası yapmayı başardı.
Kesiciliği yine iyi, topu oyuna sokması yine zayıf. Stoper olarak denenir mi
acaba?
Mauricio Isla : (7/10) Takıma katılalı bir hafta olmadı
bile, oyunda da kısa bir süre kaldı ancak son 10 dakikadaki iki tehlikeli
akında onun adı vardı. Sezon sonu altın karmada sağ bekte onun adı yazıyor
olacak, var mısınız bahse?
Aatıf Chahechouhe : Zaman geçsin diye oyuna girdi, bu sezon
bir çok kez olacağı gibi. Verimli bir performanstan çok uzak maalesef.
Aykut Kocaman : (8/10) İlk maçında galibiyet olumlu
öncelikle, özellikle ilk paragrafta
saydıklarım göz önüne alınınca. 65-70 arasında rakip tehlikeli geliyor, oyunu
soğutmak, oyuncu değiştirmek lazım dedim kendi kendime ve kenarda oyuna girmeyi
bekleyen Mehmet Topal ve Mauricio Isla’yı gördüm. İlk döneminde oyunu okumak
konusunda zaafları olan Aykut Kocaman umarım kendini iyi yönde geliştirmiştir.
Takımın transfere ve zamana ihtiyacı var, bu çok açık. Sezonu muhtemelen 6. haftada
Beşiktaş maçıyla açacağız.
Özetle; zor bir maçı güzel bir galibiyetle tamamladık.
Eksiklerimiz var, bunlardan bazılarının ilacı zaman, bazılarınınsa transfer.
Takımı eleştirmek için henüz erken ancak nasıl başlarsan öyle gidermiş, bizim
de yolumuz galibiyetlerle dolu şampiyonluk yolu olsun. Sevgiler!