29 Eylül 2017 Cuma

"Çatır Çatır" Mağlubiyet

Eylül ayının sondan bir önceki günündeyiz. Yani geçen sezon biteli 119, Aykut Kocaman göreve geleli 106, bu sezon başlayalı 48 gün olmuş. Transferler mayısta bitecek söylemlerinin üzerinden 154, Vardar hezimetinin üzerinden 36, "çatır çatır" Beşiktaş galibiyetinin üzerindense 6 gün geçmiş. Bunca zaman geçmiş ancak bu takım halen inişli çıkışlı grafiği bozup yükselişe geçememiş, bir hafta saman alevi, ertesi hafta hayal kırıklığına dönüşür olmuş.

Akhisar bu sezon lige iyi başlangıç yapan ekiplerden, iç sahada 3 maçta 3 galibiyeti cebe koymuşlar. Alışageldiğimiz Anadolu takımı zihniyetinden farklı olarak topa hakim olma, pas yapma ve sahaya yerleşme konusunda epey yol kat etmişler. (Tebrikler Okan Buruk!) Fenerbahçe için oldukça ters bir rakipti ve gerçekten de ters bir rakip olduğunu gösterdiler aldıkları 1-0'lık galibiyetle.

Beşiktaş maçında kritik oyuncularını kaybetti Aykut Kocaman. Geriden oyun kurabilen Neto ve orta sahanın dinamosu Josef cezalıydı. Skrtel'in durumu belirsizdi ancak maç öncesi ilk 11de olacağı açıklandı. Mehmet Topal ise Josef'in yerine ön liberodaydı. Maça alıştığımız düzenle bolca pas yaparak başladı Fenerbahçe, ilk 10 dakika daha etkin görünse de gol pozisyonlarından oldukça uzaktaydı. İlk yarının son 30 dakikası tam bir uyku moduydu, iki takım da bu sürede rakip kalede etkili olamadılar.

İkinci yarıda Akhisar santrafor değişikliğiyle başladı. Aykut Kocaman ise gidişattan memnun olacak ki bir değişiklik yapmadı. 60. dakikada orta sahada kaptırılan top, formsuz Skrtel'in rakibine fazla alan vermesi ve Kameni'nin hatalı pozisyonu ile birleşince Akhisar 1-0 öne geçti. Zaten 1-0 öne geçenin kazanacağı bir maçtı ve kazanan da Akhisar oldu. Golden sonra bir pozisyonda daha Kameni'yi zorladılar ancak fazlasını atmaya istekleri yoktu zaten. Fenerbahçe ise yediği gol sonrası kalan 30 dakikayı lehine çevirebilecek en ufak bir sinyal bile vermedi ve milli maç arasına moralsiz girdi.

Carlos Kameni : (3/10) Vasatın bir tık üzeri bir kaleci ancak Fenerbahçe için kalesi her daim emin ellerde (Engin, Rüştü, Volkan) olan bir takım için yeterli değil. Gol pozisyonunda hatalıydı, rakip Skrtel'in müdahale alanı içinde olduğundan dar açıdaki rakibe karşı çizgide kalmalıydı.

Mauricio Isla : (6/10) Günün başarısızları arasından sıyrılan tek isimdi. Kanadını iyi savundu, ters kademeye girdi, atak olgunlaştıran paslar verdi. Hücumda etkili olabilmesi için kısıtlı bireysel yeteneğine destek olmak amacıyla mutlaka yanına birinin yaklaşması gerekiyor.

Roman Neustadter : (5/10) İdare eder bir maç oynadı ama hepsi o kadar. Hata yaptı mı, hayır! Ama Fenerbahçe stoperinin sadece hatasız oynaması bir başarı kriteri olmamalı.

Martin Skrtel : (2/10) Sakatlıktan formsuz döndü ve mağlubiyetin baş sorumlusu oldu. Gördüğü iki sarı kart da formsuzluğunun bedeliydi.

Hasan Ali Kaldırım : (4/10) Vasatın altı bir performansla maçı tamamladı. Hücumda Valbuena'ya verdiği destek sıfır düzeyinde. Bindirme yapınca Valbuena pası veriyor ancak henüz pozisyon alamadan top tekrar kendisine atılınca rakibin baskısı altında kalıyor. Hasan'ın hiç pozisyon almak ya da rakibi ekarte edecek şekilde topu kontrol etmek gibi dertleri yok tabii ki.

Mehmet Topal : (2/10) Olmuyor be Mehmet, yıllarca örümcek dedik, ön liberoların kralı dedik ama senin devrin dolmuş. Mecburiyetten oynadığın şu maçta bile takımın oyun kurma düzenini bozmayı başarıyorsun. Biz daha fazla ileri oynayan oyuncu ararken sen hala stoperlerin arasına gömülüyorsun. Golde topu kaptırarak pozisyonu başlatan oyuncu olduğunu da ekleyelim.

Mehmet Ekici : (5/10) Sağ iç mevkiine giderek ısınıyor ancak uzun süreli sakatlık sonrası kondisyon eksikliği var. Bunu gidermek için milli maç arasını verimli kullanır umarım. Maç içinde isabetli tek şutumuzun sahibi.

Ozan Tufan : (5/10) Beşiktaş maçındaki motive görüntüsünden sonra bu maçta saklanmayı tercih etti.

Giuliano : (3/10) Maçın başındaki şutunu görmesem bu maç neden oynamadı acaba diye sorardım. Geleli bir aya yakın süre oldu ve artık Valbuena gibi etkinliği hissettirmeli.

Mathieu Valbuena : (4/10) İlk 4 hafta takımın tek hücum opsiyonu olunca rakipler kendisine özel önlem almaya başladılar. Bu sebeple etkinliği azaldı, enerjisini daha verimli kullanmaya çalışmalı. Halen sahada olduğu zaman kazanmayı en çok isteyen oyuncu ancak en doğru kararları verdiğini söylemek zor. Duran topları Mehmet Ekici ile paylaşmaya başlamalı.

Vincent Janssen : (2/10) Son iki haftanın kahramanı bu hafta yokları oynadı. Oynadığı 72 dakikalık sürede ceza sahası içinde topla buluşamadı. Durum böyle olunca Fenerbahçe ceza sahasına giremedi ve tek gol şansı uzaktan şutlar ve duran toplar kaldı geriye.

Alper Potuk : (1/10) Kenarda oturduğu 65 dakika boyunca maçtan başka her şeyle ilgilendi sanırım zira oyuna girdikten sonra ciddi bir konsantrasyon kaybı içindeydi. Ayağına aldığı topları basit şekilde kaptırdı ve tartışmalı sayılacak bir kırmızı kartla oyundan atıldı. Kulübede olsa bile maçı yaşamayı öğrenmeli.

Roberto Soldado : (2/10) Rakibe anlamsız iki faul yapmak dışında bir kafa topunu indirdi oynadığı 25 dakika içerisinde. Tek forvet oynarken kendisinden fazlasını beklemek anlamsız zaten. Asıl soru mağlup durumdayken neden sadece 7 dakika çift forvet oynadığımız.

Aatıf Chahechouhe : (3/10) Maçı yaşamayan isimlerden biri daha. Girer girmez kaptırdığı top az kalsın kalemizde gol oluyordu. Oynadığı 9 maçta 7 kere Akhisar filelerini havalandırmış olması güzel bir raslantıdan öteye gitmedi.

Aykut Kocaman : (1/10) Evet hocam, sana bugün 1 puan veriyorum. Neden mi?
- İlk 45 dakika boyuncu sıkıcı futbolu değiştirmek adına en ufak bir hamle yapmadığın için
- Kalende golü gördükten sonra kalan 25 dakikada rakip kaleciyi bir kere yere yatıracak hücum planın olmadığı için
- Maçtan sonra mağlubiyeti hakeme bağlayıp kötü oyundan hiç bahsetmediğin için
- Bozuk zeminde pas yapacak oyuncuların etkisizliğini hesaplayamayıp Fernandao ile uzun top oynamayı denemediğin için
- Golü yedikten sonra 15 dakika boyunca yardımcılarınla beraber elin çenende oturduğun için
- 2 gole ihtiyacın olan dakikalarda sadece 7 dakika çift forvet oynamayı denediğin için
- Sahanın en kötüleri Giuliano ve Mehmet Topal'ı 90 dakika oyunda tuttuğun için

Liste uzar gider ancak bu takımın geleceğine dair iyi şeyler söyleyebilmek için önce senin bu hataları düzeltmen gerek hocam. Sen kenarda maçı yaşamazsan oyuncuların da sahada kaybolur gider. Takımına sahip çık hocam, hangi şart altında olursa olsun bu takımın sadece 1 isabetli şutla maç bitirmesine izin verme! Bu ligi "çatır çatır" kazanmak istiyorsan ne yapıp edip bu takımı rakip kaleye yakın oynat hocam.

23 Eylül 2017 Cumartesi

Konsantrasyon!

Futbolcular ikiye ayrılır; derbi oynamayı bilenler ve bilmeyenler. Ülkemizde büyük takımlar bir transfer yaptığı zaman ilk derbisinden önce gazeteler geldiği ülkede oynadığı derbilerden bahsederler. Amaç oyuncunun derbi atmosferini kaldırabildiğini göstermektir. Bu oyuncular konsantrasyon seviyelerinin yüksek olması nedeniyle maçı olması gerektiği gibi yaşarlar.

Bugün de konsantre futbolcusu çok olan kazandı. Son zamanlarda izlediğim en ilginç maç oldu, 5 kırmızı kart, 3 gol, 2 penaltı ve tribüne giden 1 teknik adam. Maçı çok sevdiğim eski bir Beşiktaşlı dostumla izledim. Deplasman tribünlerinin dolmasıyla 45bin kişi içindeki tek Beşiktaşlı olmaktan kurtuldu. Maçtan önce bir çok Beşiktaşlı gibi Leipzig maçının "daha" önemli olduğunu düşünüyordu ama Şenol Güneş aynı tongaya düşmeyip ideal 11ini sahaya sürmüştü.

Fenerbahçe ise Aykut Kocaman'ın yeni düzeni 4-3-2-1 ile sahadaydı. Sakat Skrtel yerine Neustadter, Dirar yerine ise Mehmet Ekici vardı. Valbuena'nın geri dönüşlerdeki etkisizliği bu taktiği zorunlu kılıyor ancak Fenerbahçe için biçilmiş kaftan görüntüsünde şimdilik. Maç takımların birbirini test etmesiyle başlarken Fenerbahçe ilk yan ortasında penaltıyı yakaladı. Adriano ve Gökhan Gönül'ün yokluğunda sağ bekte oynayan Gary Medela hava topu mücadelesinde Janssen'i indirdi ve Giuliano Fenerbahçe'yi 1-0 öne geçirdi.

Bu dakikadan sonra Fenerbahçe topun arkasına 8+2 kişiyle geçip kaptığı topları duvar olmaya çalışan Vincent Janssen'e atma taktiğiyle oynadı. Bu plan aynı zamanda Beşiktaş'ın çok formda olan ileri dörtlüsünü başarıyla kilitledi. Babel, Talisman, Cenk ve Quaresma topla her buluştukları anda baskıyla karşılaştılar. İlk rakipten sıyrıldıkları anda ikinci Fenerli basarak topu aldı. Hatta ilk yarının sonlarında "derbi oynamayı bilmeyen" Quaresma sarı kartı varken kaptırdığı topta rakibin bileğine bastı ve takımını 10 kişi bıraktı. Şaşırtıcı değildi bu ancak geçtiğimiz 5 haftada 3 kere kırmızı görmesi gerekirken 6. haftada ilk kırmızısıyla tanıştı.

Eksik kalan rakip karşısında 1-0 önde olan Fenerbahçe artık farka yürür derken Giuliano'nun gereksiz top kaybı sonrası ara pasına hareketlenen Cenk son adam Luis Neto tarafından indirilince sahadaki oyuncu sayıları eşitlendi. Bu kart aynı zamanda umutsuzluk sinyali veren Beşiktaş takımını ve taraftarını uyandırdı. İkinci yarı başlarken soru işareti iki hocanın eksilen bölgeleri nasıl kapatacağıydı. Şenol Güneş sağ kanada Talisca'yı çekerken Aykut Kocaman sürpriz sayılabilecek bir şekilde Giuliano yerine Mehmet Ekici'yi oyundan aldı. Sürprizin büyüğü ise takım sahaya dizilince ortaya çıktı. Stoperde Mehmet Topal değil, Josef Souza vardı. Bu dizilişi daha önce sahada hiç denemeyen Aykut Kocaman olası bir kötü sonuçta zor durumda kalabilirdi, iyi sonuç aldığına göre de hakkını vererek tebrik edelim.

İkinci yarı Fenerbahçe'nin bolca alan kapatıp hızlı akınlar aramasıyla geçerken Beşiktaş ikinci bölgede Oğuzhan - Atiba - Babel üçlüsüyle bolca pas yapsa da Caner'in isabetsiz kanat ortaları sonucu gole gidemedi. Medel'in hücuma katkısının yetersiz kalması nedeniyle Şenol Güneş (belki de ilk başta yapması gerektiği gibi) Atiba'yı sağ beke çekti. Fenerbahçe'nin bir hücumunda Janssen sırtına Tosic'i alıp kaleye yürümeye başladı ve pozisyon elle müdahale sonucu penaltıyla sonuçlandı.İkinci penaltıda Vincent Janssen topun başına geçti ve takımını rahatlattı. Pozisyonda sarı kartı olan Atiba elle müdahale sonucu ikinci sarıdan kırmızı görürken, Tosic'in rakibi formadan çekmek nedeniyle ikinci sarısının es geçildiğini düşünüyorum. Ali Palabıyık'ın Beşiktaş'ın ofsayt diye kesilen gol pozisyonu ve Cenk Tosun'un penaltı pozisyonlarında hatalı kararlar vererek Beşiktaş'ı da oyundan düşürdüğünü söyleyebiliriz.

Fenerbahçe'nin rahatlığı uzun sürmedi, zira 9 kişilik Beşiktaş Fenerbahçe ceza sahası içinde topa iki kez kafayla vurarak golü buldu. Bitime bir kaç dakika kala oyun yeniden hareketlendi ancak sayısal üstünlük sayesinde top bizde kalır ve maç böyle biter diye düşünüyordum, ancak İsmail'in sahada olduğunu unutmuşum. Santra ile beraber kendisine gelen ilk topu kötü kontrol eden ve üzerine rakibin bileğine basarak kırmızı kart gören İsmail Köybaşı takımını da ateşe attı. Neyse ki son dakikalar bir futbol mucizesine sahne olmadı ve deplasmanda Fenerbahçe galibiyeti gören son çocuklar liseye de başladılar.

Söze konsantrasyon diye başladık, başarılı olanlara da ayrı bir parantez açalım. İsla, Josef, Ozan ve Janssen bugün üst düzey bir konsantrasyon ile oynadılar.

Carlos Kameni : (8/10) Kalede güven verdi ancak önündeki 4+3 oyuncuya çok şey borçlu. Ayağına hakim olması geriden oyun kurmayı seven benim çok hoşuma gidiyor. Cenk Tosun'un kafası dışında iş düşmedi, onda da gerekeni yaptı.

Mauricio Isla : (9/10) Maçın görünmeyen kahramanlarından. Rakibin en formda silahı Ryan Babel'i başarıyla savundu. Dahası tehlikeli orta ustası Caner Erkin'e de yetişti.

Roman Neustadter : (7/10) İyi bir yedek, fazlasını beklemek doğru değil. Bugün görevini yerine getirdi, hava toplarında kritik hata yapmadı.

Luis Neto : (6/10) İyi stoperde, ayağı son derece düzgün. Kırmızı kart gördüğü pozisyonda yerini çabuk alabilmek için Cenk'in üzerine gitmek yerine Cenk'i çizgiye doğru baskılamaya çalışsa maçı kazanırken bu kadar zorlanmazdık.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Kapasite bu kadar, fazlasını beklemek doğru değil. Top ayağında iken rakibin üzerine gitmeye çekinen, gidince de saçma bir top kaybı yapan bir oyuncudan bahsediyoruz.

Mehmet Ekici : (8/10) Koşu mesafelerine bakmadım ancak ilk yarının en çok koşan 3 isminden biri olduğunu düşünüyorum. Koşmakla kalmadı, top çıkarırken savunmaya yardım etti, üstüne kilidi açan asisti yaptı. Neto'nun kırmızı kartı ona 45 dk oynama izni verdi, haftaya bıraktığı yerden devam etsin.

Josef Souza : (10/10) İlk yarı 6 numara nasıl oynanır dersi verdi, ikinci yarı stoper nasıl oynanırı öğretti. Konsantrasyonun sözlük anlamıydı bugün ve görevini tam anlamıyla yerine getirdi. Yeni düzen ona da yaradı.

Ozan Tufan : (9/10) Gizli kahramanların ikincisi de Ozan Tufan. 70 dakika boyunca iyi mücadele etti, kendisinden görmeye alışık olmadığımız şekilde 3 kere ceza sahası içinde gol pozisyonuna girdi. Şimdilik orta üçlüdeki yeri garanti.

Giuliano : (7/10) Beklentilerin gerisinde gibi görünüyor ancak oynadığımız sistem ona da yabancı muhtemelen, zaman içerisinde verimi artacak. Geriye iyi niyetiyle yardım ediyor ancak hücuma katkısı henüz Valbuena düzeyinde değil. Bu mevkiinin hakkı daha fazla ara pası ve uzaktan şut.

Mathieu Valbuena : (7/10) Süper bücür bugün tutuktu, daha doğrusu takımın en etkili silahı olarak durdurulacak ilk oyuncu konumundaydı. Özgüveniyle takımını rahatlattı ancak diri rakiplere karşı sol kanatta 60 dakikadan fazla oynaması zor.

Vincent Janssen : (9/10) Günün baş kahramanlarından. İlk golü yaptırdı, ikinci golü hem yaptırdı hem attı. Gol atmaktan öte özlediğimiz santrafor performansı sergiliyor. Gelip duvar oluyor, top saklıyor, rakibi sırtına alıp ileri gidiyor. Takımla uyumu arttıkça verimi yükselecek.

Mehmet Topal : (4/10) Oyuna girişiyle iyi işleyen ön libero mevkiini bozdu. Ayağına gelen çoğu topu rakibe attı, müdahaleleri yetersizdi. Görünen o ki bu sezon yedek kulübesinde bekleyecek, sakatlık sonrası dönemidir diye umuyorum ancak Topal'ın topu oyuna sokma yönü hep böyleydi. Kesiciliği de gerilerse sahada yeri kalmaz.

Alper Potuk : (5/10) Sol kanadı hareketlendirmek adına oyuna girdi ancak konsantrasyonu çok zayıftı. Oynadığı 30 dakika içinde ileri taşıdığı tek topta Ozan Tufan'ı gördü ancak Ozan'ın beceriksizliği / şanssızlığı sonrası asisti güme gitti. Sakatlık sonrası Ekici'nin yedeği olarak bekleyecek gibi görünüyor.

İsmail Köybaşı : (1/10) Ne denir ki sana İsmail, bir çuval inciri berbat ediyordun.

Aykut Kocaman : (9/10) Bravo Aykut Kocaman, kocaman bir bravo hem de. Öncelikle 2.5 senedir aynı mantalite ve birbirini ezberlemiş oyuncular ile oynayan Beşiktaş'ın oyununu çözmüş. İleri dörtlüye yaptığı baskıyla adım attırmadı. Kalesinde 2 duran top dışında büyük bir tehlike görmedi. Golü çabuk bulmasıyla işi kolaylaştı, ancak takımın hissettirdiği bir gole daha ihtiyaç olsa onu da atacağımız yönündeydi. İlk 4 hafta işe yaramayan 4-2-3-1 düzeninden vazgeçti ve 4-3-2-1'i hızlıca takıma adapte etti.  Yaptığı değişiklikler zorunluluktandı ancak oyunu elinde tutmayı başardı. Bravo Aykut Kocaman, böyle devam!

Özetle; derbiye daha iyi konsantre olan oyuncu sayısı Fenerbahçe'de daha fazla olunca galip gelen Fenerbahçe oldu. Bu galibiyetle deplasmanda Fenerbahçe galibiyeti görmemiş çocuklar seneye liseye başlayacak yaşa geldi. Hakemin hatalı bir kaç kararı doğrudan skora etki edebilirdi ancak bugün sahada kazanmayı daha çok isteyen Fenerbahçe'ydi. Galibiyete mecbur olan Fenerbahçe ligin zirvesine tırmanışını sürdürdü ve yarışın içinde kaldı, Beşiktaş ise Leipzig ve Trabzon maçları öncesi hem çok yoruldu hem de 3 kritik oyuncusunu kaybetti.

17 Eylül 2017 Pazar

İyiler, Vasatlar, Kötüler

Yazıya "takipçilerden" özür dileyerek başlayalım. Rezalet olarak nitelendirilebilecek maçlar serisi boyunca köşe yazılarından uzak durdum, açıkçası elim yazmaya gitmedi. Gitse de yazacak çok şey yoktu. Neyse, şimdilik yazılara dönme kararı aldım, umarım takımın performansı da artarak devam eder.

Kritik bir eşikteydi Fenerbahçe bu hafta. 4 haftada alınan 5 puandan sonra lige havlu atmak üzere olan Fenerbahçe bu hafta da puan kaybetse sezonu çöpe atacaktı. Zira rakipler bu sezona iyi kadrolarla, hem de çok formda biçimde başladılar. Galatasaray saldıran hücum hattıyla tek kulvarda ilerlemenin avantajını kullanırken, Beşiktaş deplasmanda Porto'yu devirerek gövde gösterisi yapıyordu adeta.

Sahaya çıkan 11'de yine "korkak" bir Fenerbahçe görüntüsü vardı. Kaybedilen Başakşehir maçının son yarım saatinde çift forvetli düzenin yanı sıra bu hafta içi antrenmanlarda çift forvet sinyallerine dair gelen haberler geçici bir hayalmiş meğer dedirtti. Kalede şaşırtıcı bir şekilde Kameni görev alırken savunmada mecburi Skrtel - Neustadter değişikliği harici ideal dörtlü sahadaydı.

Sahaya diziliş 4-2-3-1 gibi görünse de 4-3-2-1 gibi oynuyor Fenerbahçe. Bu sebeple Dirar iki haftadır sağ iç gibi oynuyor. Ortada Josef, sol içte ise Ozan oynuyor. Sol açıkta Valbuena, sağ açıkta Giuliano içeri kat ederek ilerideki Janssen'e yaklaşıyorlar ve beklerin önünü açıyorlar. Takım savunmaya geçtiğinde ise Valbuena ve Giuliano'nun savunmaya yardımlarının zayıf olması nedeniyle hücum yönüne göre orta üçlü o kanada doğru kayarak alan daraltmaya çalışıyor.

Fenerbahçe'nin yıllardır kronikleşen yalnızları oynayan forvet sıkıntısına gebe bir maç gibi görünüyordu maç öncesi. Ancak maçın ilk 15 dakikasında Janssen özlem duyduğumuz forvet performansını gösterdi ve semeresini de takipçiliği sayesinde 17. dakikada golle buluşarak aldı. Bu gol aynı zamanda sezonun 9. resmi maçında forvet oyuncularımızın attığı ilk goldü. Golden sonra Fenerbahçe alıştığımız rölanti oyununa dönerken savunmanın rakip paslaşmaları fazla rahat bırakması sonucu golü kalesinde gördü. İşler yeniden mi karışıyor derken sahneye Valbuena çıktı ve şık bir golle Fenerbahçe'yi yeniden öne geçirdi. Bu gol Alanyaspor'u da moral olarak çökertti ikinci yarı öncesi.

İkinci yarıda oyunun hakimi Fenerbahçe'ydi, Alanyaspor neredeyse hiç tedirgin edemedi. Janssen'in bireysel çabası sonrası kaptığı topla yaptırdığı penaltı Niang'dan bu yana fazlasıyla özlediğimiz forvet performansına güzel bir örnekti. Penaltıdan gelen gol sonrası maç iyice koptu, son dakikalarda Valbuena'nın golü ise skoru belirledi.

Carlos Kameni : (7/10) Yediği golde yapacak bir şeyi yoktu, çıkarsa ekstra iş yapmış olurdu. Golden başka bir pozisyon dışında yere bile yatmadı neredeyse.

Mauricio Isla : (8/10) Günün iyilerindendi, özellikle ikinci goldeki asisti nokta atışıydı. Maçın sonlarındaki asisti ise hakem hatası sonucu güme gitti.

Roman Neustadter : (6/10) Stoper olmak için fazla yumuşak, vasat bir yedekten öteye gidemeyecek maalesef.

Luis Neto : (8/10) Kemik gibi stoper derler ya, bu adam da ondan. Forveti oyundan soğutan kesiciliği bir yana, ayağına fazlasıyla hakim ve savunmadan çok olumlu şekilde top çıkarıyor. Skrtel ile performansı daha da yükselecek umuyorum.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) "Kaptan" Hasan Ali bugün de ne aktı, ne koktu. Bir pozisyonda 3 metre top sürmeye kalktı ancak kaptırarak beni çok güldürdü.

Nabil Dirar : (7/10) Sağ kanatta yeterince etkin olmayınca yeni düzende sağ içte yer buldu kendisine, aslında çok daha efektif olduğu söylenebilir bu mevkiide. Sakatlığı ne durumda bilmiyorum, dönüşte Mehmet Ekici ile forma rekabetine girecek.

Josef Souza : (8/10) Mehmet Topal olmayınca etkinliğinin  yükseldiği bariz şekilde görülüyor artık. Bugün sarı kart görünce, Beşiktaş maçını da düşünerek müdahalelerde çekinik kaldı ancak mücadelede geri kalmadı.

Ozan Tufan : (6/10) 8 numara oynamaya giderek alışıyor ancak yaptığı basit pas hataları adamı kalpten götürecek cinsten. Kilolarına dair yoğun eleştiriler sonrası daha fit hale gelmiş gibi ancak burada durmamalı, kendini geliştirmeye devam etmeli.

Giuliano : (7/10) Halen adaptasyon döneminde, her geçen hafta üzerine koyuyor. Özellikle tek pasları hücumda kilit rol oynayabiliyor. Penaltı atışında Alex soğukkanlılığı ile kalecinin köşesini belli etmesini bekledi ve kaleciyi ters köşeye yatırdı.

Mathieu Valbuena : (10/10) Ne denir ki bu bücüre, 10 vermeyip kaç vereceksin. Takım 4 gol atmış, üçünde doğrudan imzası var. Örümcek ağlarını temizlemesini kaleci Haydar aynı güzellikte bir kurtarışla engelledi.

Vincent Janssen : (8/10) Geldiğinin ertesi günü ilk maçına çıkan Janssen bu kez ilk 11de sahadaydı ve neden sahada olması gerektiğini gösterdi. Forvet sıralamasında ilk sıraya kafadan giriş yaptı ve bir aksilik olmazsa burada devam edecek gibi. Elimizdeki en komple forvet oyuncusu, tek başına yarattığı penaltı ise galibiyete önemli katkı yaptı.

Mehmet Ekici : (6/10) Sezonun ilk hazırlık maçında attığı iki golden sonra sakatlanan Mehmet 2.5 ay sonra dönebildi sahalara. Sakatlık sonrası maç eksikliği göze çarptı. Aykut Kocaman kendisini muhtemelen son yarım saatte kullanmayı düşünürken sakatlık sonrası 30da oyuna girdi ancak kondisyonu 75e kadar yetti. Frikik ve korner atışlarında topun başına daha çok geçer umarım. Sağ iç pozisyonun ideal oyuncusu olabilir.

Alper Potuk : (6/10) O da sakatlık sonrası düşük performans ve tedirginlikle dönenlerden. Buna rağmen son dakikalarda asistini yaptı. Fenerbahçe'nin bol pas yapan orta sahasında pas trafiğini bozma potansiyeli taşıyor ancak dribbling yeteneği sayesinde statik oyunu bir anda ileri taşıyabilir.

Roberto Soldado : (?) Şimdilik formayı Janssen'e kaptırmış gibi, içeride oynadığımız maçlarda çift forvetin halkalarından biri olabilir. Tabii Aykut Kocaman çift forvete cesaret edebilirse.

Aykut Kocaman : (7/10) Sahaya sürdüğü kadro doğrularla beraber yanlışları da barındırıyordu. Valbuena'nın devre arasından hemen önce gelen golü sonrası rahat bir ikinci yarı geçirdi. Fenerbahçe'nin öne geçtiği hiç bir maçta tedirginlik yaşamaması lazım. Bugün skor 3-1'ken Kameni'nin sarı kart gördüğünü düşünürsek halen mental yönden eksiklik yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Özetle; ayağa bolca pas, baskıyı kısa paslarla kırmak, Janssen, Valbuena ve Neto iyi. Alan geçişleri, oyunu hızlandırma, kanat akınları vasat. Genel olarak Türk oyuncular ve kalemizi yine gole kapatamamamız kötü. İyilerin sayısı gün geçtikçe artıyor ancak yaşadığımız puan kayıpları kredimizi bitirdi. Peş peşe gelecek galibiyetlere ihtiyacımız var, aksi takdirde şampiyonlar ligi müziğini bir kaç sene daha beklemek zorunda kalacağız.