26 Aralık 2016 Pazartesi

Lanetin Devamı Akyazı'ya

Trabzon'un İstanbul'un büyük takımlarıyla olan rekabetinde Fenerbahçe her zaman bir adım öne çıkar. Gerek Trabzonspor'un şampiyonluk kazandığı yıllarda Fenerbahçe ile çekişmesi, gerek 95-96 sezonu, gerekse 2010-11 sezonu bu rekabetin önemli mihenk taşları. 95-96 sezonuna kadar dengeli giden bir rekabet varken o sezonki şampiyonluğun kaybını hazmedemeyen Trabzon camiası Fenerbahçe'den nefret etmeye başladı. İşin üzücü yanı bu nefret Trabzonspor'un futboluna da yansıdı ve 2001 yılından bu yana Trabzonspor Fenerbahçe'ye karşı sadece 2 galibiyet alırken tam 21 maçtan mağlubiyetle ayrıldı.

2010-11 sezonundan sonra iş çığrından çıktı, haklı veya haksızı konuşmayı uygun bulmuyorum. İki tarafın da temiz olduğu söylenemez. Trabzonspor bu sezondan itibaren futbolu bıraktı, özellikle Fenerbahçe maçlarını bir savaş haline çevirdi. Sahaya çıkan futbolcular da futbol oynamak yerine sinir harbine girince Trabzon deplasmanı Fenerbahçe için "çantada keklik" haline geldi.

Hüseyin Avni Aker stadına veda maçında işler son 20 seneye oranla farklı başlamıştı. Fenerbahçe ciddi eksiklerle sahadayken Trabzonspor maça istekli bir şekilde başlayan taraftı. Öyle ki ilk 25 dakika top göstermedi Fenerbahçe'ye. Galibiyet için sihirli bir değnek arayan Fenerbahçe'nin imdadına Yusuf Erdoğan'ın refleksi yetişti. Josef'in ikinci vuruşu gol olmuş olsa da hakem penaltı düdüğünü çalmıştı ve kurallar gereği kırmızı kartı haklı bir şekilde çıkardı. Maç o dakikadan sonra koptu, Trabzonspor ikinci gole kadar direnir gibi görünse de fişi Jeremain Lens'in asistinde Moussa Sow'un golüyle çekti. İkinci yarıda sahada maç bitse de gitsek diye dolaşan futbolcular vardı sadece, bir de Jeremain Lens'in farkı arttıran golü.

İşlerin ilk kez bu kadar iyi gittiği bir maçı bu şekilde kaybetmek Trabzonspor için işlerin Akyazı Stadı'nda da devam edeceğinin işareti. Bu maçta olduğu gibi Fenerbahçe nefretini bir kenara bırakarak sahaya futbol oynamak için çıkmaları gerekiyor. Geçmişte yaşanan her ne varsa önümüzdeki maçları etkilememeli. Tribünleri dolduran 20bin Trabzonspor taraftarı bugün galibiyet görmek için son kez Avni Aker'e gelmişti ancak 25. dakikadan sonra umutlarını yitirdiler. Trabzonspor toparlanmak için önce yönetimi değiştirerek doğru adım attı, işe yaramaz bir adam yerine düzgün bir başkan getirdiler. Ellerindeki teknik adam bana göre Türkiye'nin önde gelenlerinden biri, futbolcu kalitesi anlamında zaafları var, transfer politikasını gözden geçirmeliler.

Fenerbahçe bolca eksiğine rağmen zor başlayan bir deplasmanda 3 golle galip geldi ve devre arasına moralli girdi. İlk 3 haftada kaybedilen 8 puanı ilk yarı sonunda 5 puana indirebildik, ikinci yarı çok daha iyi çalışmamız gerekecek. 3 sezondur devre arası transferi yapmıyoruz, bu sezon nasıl bir politika izleyeceğiz merak ediyorum. Jeremain Lens ayarında 2 transfer daha yaparsak Dick Advocaat sezon sonu bu takımı zirveye taşır inancındayım.

Volkan Demirel : (8/10) Gol gelene kadar Trabzon daha etkin görünse de kalede tehlike yaşamadı. Golle beraber rakibin en etkili silahı devre dışı kalınca o da rahat bir maç çıkardı.

Şener Özbayraklı : (7/10) Savunmada görevini eksiksiz yerine getirdi, hücumda önünde oynayan Lens fazlasıyla ileriye dönük oynayınca pek ileri çıkmadı.

Simon Kjaer : (8/10) Partneri Martin Skrtel'in yokluğunda savunmanın maçı gol yemeden bitirmiş olmasında payı büyük.

Roman Neustadter : (7/10) Stoper yokluğunda iyi işler yapıyor ancak kesinlikle ilk 11 oyuncusu değil. Bizi zorlayacak bir santrafor olsa 11 kişilik bir rakibe karşı zorlanırdık.

İsmail Köybaşı : (5/10) İlk 25 dakikanın en kötüsü. Öyle ki karşısındaki Yusuf Erdoğan maçın yıldızı olmak üzereydi ancak kırmızı kart maçın gidişatını bozdu. Hasan Ali'yi böylesine arayacağımızı düşünmezdim.

Mehmet Topal : (7/10) Sarı kartı gördükten sonra rakibin kırmızı için bir süre üzerine oynadığı oyuncu oldu ancak gelen gol sayesinde o da rahatladı ve temiz bir şekilde maçı tamamladı.

Josef de Souza : (9/10) Orta sahada kilidi çözen isim oldu. Kornerden gelen topa kafayı vurdu ve penaltı ile kırmızı karta sebebiyet vererek galibiyetin mimarı oldu.

Alper Potuk : (6/10) Orta sahada yokları oynadı, maç boyu pek hatırda kalan bir hareketi olmadı. Galip gelemesek eleştirilecek isimlerin başında gelecekti.

Jeremain Lens : (10/10) Eksiklerle çıktığımız maçta gol umudumuzdu, istenileni yaptı ve 1 gol, 1 asist ve 1 asist pasıyla maçı tamamladı. Formunu bulmuşken devre arası gelmese iyiydi, bıraktığı yerden devam eder umarım.

Jose Fernandao : (8/10) Geçen hafta oyuna girip gol atmış olmanın ödülünü ilk 11de yer alarak aldı ancak gol gelene kadar topa sadece 9 kere dokunabilmişti, bunların sadece 2si ceza sahası civarındaydı. Gelen gol onun da şansı oldu ve eleştiriden uzak rahat bir maç çıkardı.

Moussa Sow : (9/10) Son haftalardaki formuyla iyi ki geri gelmiş dedirtti bize. Bu maçı da 1 gol, 1 asistle tamamladı. Üçüncü gol öncesi pası tam yerindeydi. Maç 0-0 devam ederken voleye yatıp topu ıskalamak yerine ayakta kalıp kontrol etmeliydi.

Ozan Tufan : (7/10) Son 20 dakika sakatlık sonrası form kazanmak için oyuna girdi ancak maç zaten kafa olarak bitmiş olduğundan etkili ya da etkisiz olduğunu söylemek güç.

Aatıf Chahechohue : (7/10) Beşiktaş maçındaki form kaybı onu ilk 11'in dışına itti, yoksa bu maçta kadroda yer alabilirdi. Şimdilik yedek kulübesindeki koz olarak devam edecek.

Salih Uçan : (6/10) Sezon başında övgülerle başlayan Salih bugün ancak son dakikalarda oyuna girebiliyor. Maalesef ileri gitmeyi pek başaramadı bu sezon da, ikinci yarıda kiralanma ihtimali kuvvetli.

Dick Advocaat : (8/10) Eksiklerle çıktığı maçta şansın da yardımıyla 3 puanı aldı zor bir deplasmandan. İlk 3 hafta sonrası iyi bir toparlanma sürecine girdi. Arada tek tük aksilikler yaşasa da zirveye elinden geldiğince yaklaştı. İkinci yarıya Adanaspor ve Başakşehir galibiyetleriyle başlarsak zirveye bir adım daha atmış oluruz. Şimdi sorumluluğu iyi transferler bulmakta ancak finansal fair-play ve devre arası olması nedeniyle işi kolay değil.

Özetle; Trabzon lanetine bir sene daha eklendi. 2012'den bu yana Fenerbahçe'ye gol dahi atamayan Trabzonspor belki galibiyete ilk kez bu kadar yakındı ancak Yusuf Erdoğan'ın acemiliği buna engel oldu. Bu galibiyetle Fenerbahçe devre arasına moralli girdi, Trabzonspor ise orta sıralarda tamamlayacağı bir sezonda bir maçı daha bitirdi.


19 Aralık 2016 Pazartesi

Volkan Demirel 3 - 0 Gençlerbirliği

Üniversitede çok sevdiğim bir antrenörüm vardı futbol takımında. Derdi ki; kalecin günündeyse 1 puan cepte demektir, üzerine forvetin de günündeyse 3 puanı alırsın. Bugün aynen onun söylediği gibi bir gündü ama Volkan Demirel öyle bir performans gösterdi ki tek başına 3 puanın sahibi oldu.

Beşiktaş ve Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada soğuk pazartesi akşamında rakip dirençli Gençlerbirliği'ydi. Maç zaten zor geçecekken üzerine maçın başında Robin van Persie sakatlanınca işler bir kat daha zorlaştı. Yetmezmiş gibi sezonun yıldızı Jeremain Lens en kötü maçını oynuyordu bugün. Kağıt üzerinde en doğru kadro sahada olsa da oyun olarak rakip Gençlerbirliği çok üstündü. İlk yarıda tehlikeli pozisyonları yakalayan yine onlardı ancak golü bulan Fenerbahçe oldu. Jeremain Lens'in sağ kanattan getirdiği topta attığı milimetrik pası Moussa Sow gole çevirdi.

İlk yarının sonunda gelen gol Dick Advocaat'ın elini rahatlattı. Maçın başında Robin van Persie'nin sakatlığı nedeniyle yapılan ilk değişiklikten sonra berabere geçen ve oyun kalitesi olarak bekleneni veremeyen ilk yarı sonrasında oyuna müdahale etmesi gerekirdi ve elindeki opsiyonlar devre arasında azalacaktı. Gelen gol Fenerbahçe'ye geriye çekilerek direnme gücü verirken Gençlerbirliği'nin hücum iştahını arttırdı. İkinci yarıda Volkan Demirel sezon başından bu yana yaptığı toplam kurtarış kadar top kurtardı ve maçın adamı oldu. Son dakikalarda iki kontraatakta gelen Moussa Sow ve Jose Fernandao golleri ise maçı olduğundan çok farklı gösterdi.

Gençlerbirliği'ni tebrik etmek gerek, sezon başından bu yana Manchester United, Monaco, Feyenoord, Beşiktaş, Galatasaray gibi takımların yapamadığını yapıp baskılı oynadılar ve tam 9 gol pozisyonu yakaladılar. Şanssızlıkları kaleci Volkan Demirel'in bugün gol yememek için sahaya çıkmış olmasıydı. Maçtan sonra Ümit Özat da pısırık oyunla 1 puan almaktansa açık oynayıp 3 puan almayı çabalamayı tercih edeceğini söyledi. Yalnız devre arasında yaptığı Rantie - Landel değişikliğine anlam veremedim.

Volkan Demirel : (10/10) Maçın kahramanı. Uzun zamandır bu kadar iyi bir kaleci performansı izlediğimi hatırlamıyorum. Maçın başında 2 pozisyonda gereksiz yere kalesini terk edip tehlikeye neden oldu ama bugünkü performansına gölge düşürmedi.

Şener Özbayraklı : (8/10) Van der Wiel'in resmen kadro dışı bırakılmasıyla mevkiinin tek sahibi oldu. Bugün iyi bir performans sergiledi. Önünde oynayan Jeremain Lens tutuk bir günündeydi ancak Şener ekstra performansla onun açığını da kapadı.

Simon Kjaer : (6/10) Vasat bir günündeydi, takımın gol yemediği bir günde aldığı not şaşırtıcı olabilir ancak sezon başından beri en iyi savunduğumuz bölgenin bugün bu kadar pozisyona maruz kalmasında payı var.

Martin Skrtel : (6/10) O da bugün alınan üç puan için Volkan Demirel'e teşekkür borçlu. Böyle bir günde dahi gol yemeyen bir savunmamız olması işin sevindirici yanı. Trabzon deplasmanında cezalı duruma düştü, Noel cezası değildir umarım.

Hasan Ali Kaldırım : (7/10) Sol kanatta ileri geri çalıştı. Kapasitesinden fazlasını beklemek yanlış. Olduğu kadar oynuyor zaten. Volkan Şen'in verimsiz olması nedeniyle hücumda o da etkisiz göründü.

Mehmet Topal : (5/10) Orta sahanın çapası bugün kötü günündeydi. Göbekten çok sayıda gol pozisyonu verdik, hava toplarında etkisiz kaldı.

Josef de Souza : (6/10) Orta sahanın mücadele yükü yine onun omuzlarındaydı. Savunmada görevini yerine getirdi ancak hücuma neredeyse hiç katkı vermedi. Hal böyle olunca ileride hiç çoğalamadık.

Jeremain Lens : (7/10) Günü iki asistle kapattığı için puanını yüksek verdim yoksa asistleri harici olumlu hareketi olmadan maçı tamamladı neredeyse. Bugünlük böyle olsun, haftaya alıştığımız Lens'i bekleriz.

Alper Potuk : (6/10) Geçen haftalarda sergilediği iyi performanstan uzaktı bugün. Orta alanda topu ayağında tutup takımın ileri çıkmasını sağlayamadı. Forvete yakın oynayamadığı için o bölge çok boş kaldı.

Volkan Şen : (5/10) Günün kötülerindendi, rakip sağ bek Ahmet Oğuz bütün ikili mücadelelerde üstün geldi. Devre arasında Aatıf hamlesini beklerdim ancak Advocaat iyi sabretti kendisine.

Robin van Persie : (5/10) Topa 3 kere, rakibe hiç dokunmadan oyundan çıktı. Sakatlığı neydi anlayamadım.

Moussa Sow : (9/10) Günün ikinci kahramanı. Attığı ilk golü Robin van Persie atamazdı sanırım, pozisyonda golü kokladı adeta. "Düzgün" gollerine alışık değiliz, bugün iki tane daha atarak gol krallığında 6 gole yükseldi.

Ozan Tufan : (7/10) Direnci kırılan orta sahayı ayakta tutmak için oyuna girdi. Eski formuna ulaşmak için devre arası çok işine yarayacak. Üçüncü goldeki asisti güzeldi ve moral verdi.

Jose Fernandao : (7/10) Gençlerbirliği'nin yüklendiği dakikalarda topu ileride tutmak için oyuna girdi. Sakatlığını tamamen atlatmış olacak ki üçüncü golde güzel bir verkaç sonrası gol vuruşuyla istatistik tablosuna adını yazdırdı.

Dick Advocaat : (7/10) Sahaya sürdüğü kadro doğruydu ancak rakip karşısında bu kadar ezilen takıma bir çare bulamadı. Golü bulduktan sonra rakip baskıyı iyice arttırdı, neyse ki Volkan Demirel imdada yetişti ve galibiyette büyük pay sahibi oldu.

Özetle; toplam 13 gol pozisyonunun olduğu maçı 3-0 Fenerbahçe kazandı ve maçın kahramanı Volkan Demirel oldu. Şu cümle maçın ne kadar değişik olduğunu özetliyor. Özeti izleyen biri gol vuruşlarına kadar olan kısımları izlese maçı Gençlerbirliği'nin farklı kazandığını düşünebilir. Sezon başından bu yana ilk kez kalecisiyle kazandı Fenerbahçe. Volkan Demirel'in özgüven tazelemesi adına da iyi bir karşılaşma oldu. Önümüzdeki Trabzon, Adana ve Başakşehir maçlarından 9 puanla ayrılırsak zirveye iyice yaklaşırız. Geçen hafta elimizdeki tek mağlubiyet kozunu kullandık, uzun bir galibiyet serisi yakalamamız gerekiyor artık.

9 Aralık 2016 Cuma

Futbol : 0 Sowaşata : 1

UEFA Avrupa Ligi'nde 2016'nın son haftasında Rotterdam deplasmanında Feyenoord ile mücadele etti. Öyle bir maçtı ki maçın başında skorbord 0-0 gösterse de maç Fenerbahçe lehine 1-0 başlıyordu. Zorya maçında 3 farkı yakalayıp genel averajı lehimize çevirme şansımız varken bunu beceremeyip Manchester United'ın attığı 2. golle avantajı yakalamıştık. 1-0 yenilsek bile tur cepteydi, liderlik UEFA Avrupa Ligi gruplarında büyük anlam ifade etmiyor bence. Şampiyonlar liginden gelen takımların iki gruba dağılması nedeniyle lider olmak dezavantaj bile olabiliyor.

Sahaya çıkan 11 Fenerbahçe'nin ideal 11'i oldu artık. Ancak Advocaat'ın Miroslav Stoch'u kadroya almamasına anlam veremedim. Fenerbahçe teoride 1-0 önde başlayınca rahat rahat top çevirdi. Feyenoord da buna izin verdi, kısıtlı hücum gücüyle etkili olmaya çalıştıysa da skor üretemediler. Maç sakin sakin devam ederken Moussa Sow uyanıklığının ödülünü aldı ve kısa düşen geri pasını klasik bir Sowaşata'yla gole çevirdi. Golü bulduktan sonra Feyenoord da oyundan düştü. Volkan'ı 3 kere zorladılar ancak gününde kalecimiz gole izin vermedi.

Fenerbahçe ise maçı önemsememekten midir, yoksa dönemsel yorgunluk mudur bilmiyorum, oyun olarak ortaya hiç bir şey koymadan maçı kazandı. Feyenoord'un gücü kısıtlı diyoruz, bizdeki kaliteli ayaklar ise maçı boş geçtiler. Koca maç kaleye üç şut gönderebilmişiz, biri gol, diğer ikisi etkisiz vuruşlar. Hücum hattında forma bulan 5 oyuncunun (yedekler dahil) kaleye gönderdiği toplam şut sayısı 2. Galip gelmek zorunda olduğumuz bir karşılaşma olsa işler daha farklı olurdu belki ama bu şekilde kalitesiz futbol izlemek çok sıkıcı.

Maçla ilgili enteresan bir grafik aslında Fenerbahçe'nin ne kadar durgun olduğunu gösteriyor. Futbolcuların maç boyunca bulundukları ortalama pozisyon tablosu aşağıda. Yerlerine bu kadar bağlı, bu kadar hareketsiz bir tablo daha gördüğümü hatırlamıyorum. Öte yandan blokları iyi kurduğumuzu ve koruduğumuzu da ifade ediyor bu tablo. Savunmayı kaleye ortalama uzaklıkta kurmuş olsak da yardımlaşma anlamında zayıf kaldık bugün.



Volkan Demirel : (8/10) Kaleye gelen 3 topu da başarıyla kurtardı. Özellikle maç 0-0'ken çıkardığı kafa vuruşu kritikti.

Şener Özbayraklı : (5/10) Karşısında oynayan sol açık karşısında etkisiz kaldı. Gole ihtiyaç olmaması nedeniyle fazla bindirme de yapmadı.

Simon Kjaer : (6/10) Mücadeleye pek katkı vermeden maçı tamamladı. Dikkat çeken bir hareketini hatırlamıyorum.

Martin Skrtel : (7/10) Savunmadaki müdaheleleri yerindeydi. Gördüğü sarı kart gereksizdi ve cezalı duruma düştü. Umarım ilk maçta yokluğunu aramayız.

Hasan Ali Kaldırım : (7/10) Savunmada görevini yerine getirdi. Hücuma da elinden geldiğince destek verdi.

Mehmet Topal : (6/10) Geriye fazlasıyla yardım etti ancak hücumda aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Üzerinde baskı yokken rahatlıkla atabileceği 2-3 pası hatalı kullandı.

Josef de Souza : (8/10) Yüksek formu devam ediyor. Bugün de kritik müdahelelerde onun imzası vardı.

Alper Potuk : (7/10) Topu ileri taşıma görevini başarıyla yerine getirdi ancak bitirici pasları halen eksik. Oynadığı pozisyon biraz daha pas kalitesi ve yaratıcılık gerektiriyor. Bu konuda çalışması lazım.

Jeremain Lens : (7/10) Sakatlık sonrası ilk maçını oynadı ve sakatlanmadan tamamlaması sevindirici. Maç oynadıkça formunu bulacaktır. Bu maça iyi başladı ancak golden sonra ortalarda pek görünmedi.

Robin van Persie : (6/10) Etkisiz bir günündeydi ancak elimizde santrafor oynayabilecek Fernandao ve Emenike'ye oranla çok daha iyi. Gol öncesi ve bir kaç pozisyondaki oyun görüşü ve tek pasları bile kalite kokuyordu.

Moussa Sow : (9/10) Gruplardan çıkmamızın baş mimarı. Attığı iki rövaşata golüyle takıma hayat verdi Manchester United ve Feyenoord maçlarında. Kanat savunmasına katkısı da tartışılmaz.

Volkan Şen : (5/10) Hücuma hareketlilik kazandırmak için oyuna girdi ancak çok top kaybetti. Üzerine bir de hakemle didişip sarı kart gördü. Yedek kaldığı zaman hep aynı verimsiz performansı sergiliyor, şaşırtmıyor.

Emmanuel Emenike : (5/10) Klasik bir yedek Emenike performansı izledik. Top kaybetti, pas atamadı, pres yapmadı. Ama sözleşmesindeki maç başı tutarı kazandı.

Roman Neustadter : (6/10) Mehmet Topal'ın yerine biraz da zaman geçirmek için oyuna girdi. UEFA'daki ilk maçta ona iş düşecek, dilerim hızlı ve etkili santraforlar olmaz karşısında.

Dick Advocaat : (6/10) Stoch tercihini yadırgadım, kadroda bulunması gerekirdi. Oyuncu değişikliklerinde geç kaldı. Van Persie ve Lens daha erken oyundan çıkabilirdi ancak yerlerine giren Volkan Şen ve Emmanuel Emenike o kadar çok pas hatası yaptı ki neden geç değiştirdiğine hak verdim.

Özetle; senelerdir olduğu gibi yine gruplardan geçmeyi başardık, hem de lider olarak. Oynadığımız futbol pek iç açıcı değil, ocak transferinde takıma takviye gerekiyor mutlaka. Advocaat bu çalışmalara başlamıştır umarım. Ligde kalan 3 maçı da kazanıp devre arasına moralli bir şekilde girersek devre arası takviyeleriyle bir anda liderliği dahi yakalayabiliriz. İlk kez katıldığı Avrupa Ligi'nde büyük başarı göstererek grubunu lider tamamlayan Osmanlıspor'a da ayrıca tebrikler.

3 Aralık 2016 Cumartesi

Dağ Fare Doğurdu

Derbi heyecanı başkadır. Hafta başında başlar, maç günü sabahında zirve yapar. Maç saati gelince kalp artık düzensiz atar hale gelir. Bu dönemde farklı heyecanlar içinde olduğum için derbi heyecanını eskisi gibi hissetmedim. Uzakta olmanın etkisi de vardı belki, maçı sabah 8de uyanıp izledim. Fenerbahçe'yi izlemek her zaman güzel ve keyifli ancak bu büyük maçın özeti : Dağ fare doğurdu.

Fenerbahçe yükselen performansıyla son 7 maçta 7 galibiyetle sahaya çıkarken Beşiktaş Avrupa'nın yenilgisiz iki takımından biri olarak geliyordu Kadıköy'e. Ülkenin iyi futbol oynayan iki takımı arasında geçen mücadele ise büyük beklentilerle başlarken koca bir hayal kırıklığı ile son buluyordu. Mücadelesi bol ancak kalitesi oldukça düşük bir derbi oldu. Kalite olmayınca gol pozisyonu dahi yaşanmadan sona erdi karşılaşma, iki kaleci yere dahi yatmadılar neredeyse zira isabetli şut sayısı sıfırdı.

Advocaat sahaya galip ve formda kadrosunu bozmadan sürdü ve doğrusunu yaptı. Savunma ve orta alan arasındaki bölgeyi öyle güzel kapattı ki o bölgede ne Oğuzhan ne de Tolgay ilk yarı boyunca topla buluşamadı. Bu baskı Beşiktaş'ın topu ileri taşımasını da zorlaştırdı. İlk yarıda Beşiktaşlı futbolcular ceza sahası içinde 2 kere topla buluşabildiler. Savunmada işler iyi giderken hücumda tekliyordu Fenerbahçe, Aatıf ve Sow kenarlarda etkili olamadılar. Alper'in orta sahaya daha çok yardım etmesi nedeniyle Van Persie de stoperler arasında yalnız kaldı. İkinci yarıda Aatıf - Volkan Şen değişikliği sol kanada bir kaç dakikalık hareketlilik getirse de Volkan Şen beklenen etkiyi yaratamadı.

Sonuç olarak Başakşehir'e yarayan bir maç oldu ve iki rakibi de 1 puanla kapattı haftayı. Fenerbahçe baskılı oynamış gibi görünse de pozisyon bulamadı. Hücum etkinliği ile bilinen Beşiktaş topu rakip kaleye gönderemedi. Bu kadar kısır futbolda iki takım da duran toplara bel bağlamıştı ancak onda da tehlike yaratamadılar.

Volkan Demirel : (7/10) Sezonun en rahat maçlarından birini oynadı. Son haftalarda hep aynı şeyi yazıyorum ancak önündeki savunma hattına çok şey borçlu. Son dakikada ceza sahası dışında karşıladığı top kritikti.

Şener Özbayraklı : (6/10) Kadrodaki yerini iyice sağlamlaştırdı. Savunmada hatasız oynadı, hücuma verdiği katkı diğer maçlara oranla biraz daha düşüktü.

Simon Kjaer : (6/10) Skrtel ile beraber rakip santrafor Cenk'i etkisiz hale getirmeyi başardı. Savunmadan çıkarken çok sayıda hatalı uzun top kullandı.

Martin Skrtel : (7/10) Savunmada iyi bir performans gösterdi ve rakibin hücum hattının etkisiz olması nedeniyle rahat bir maç geçirdi.

Hasan Ali Kaldırım : (8/10) Doping almış gibi oynuyordu bugün, kalitesi bildiğimiz Hasan Ali'ydi ancak performansı üst düzeydi. Skora katkı yapabilecek ortaları gönderemedi ceza sahasına.

Mehmet Topal : (7/10) Fenerbahçe orta sahasının rakibe üstünlük sağlamasında rolü büyüktü. Hücumda 2-3 kere kritik paslar attı ancak gole katkıda bulunamadı. Zaman zaman savunmanın ortasına çok gömüldü ve Josef'i yalnız bıraktı.

Josef de Souza :  (8/10) Son haftalardaki performansının aksine derbiye tutuk başladıysa da orta sahanın ayakta kalmasını sağladı. Alper'le beraber orta ikilide mücadele işini iyi yapıyorlar ancak teknik ve kalite anlamında yetersiz kalıyoruz bu ikiliyle.

Moussa Sow : (5/10) Geçen haftanın kahramanı ve Beşiktaş'a son dönemlerde en çok gol atan futbolcu olan Sow bugün çok tutuktu. Gol şansı nedeniyle 75 dakika oyunda kaldı ancak isteneni veremedi.

Alper Potuk : (8/10) Orta sahada çok koştu ve mücadele etti ancak oyuna kalite katmayı başaramadı. Top sürme ve faul alma konusunda ülkenin önde gelen isimlerinden ancak pas kalitesi için benzer şeyleri söylemek zor.

Aatıf Chahechohue : (6/10) Son haftaların formda ismi Aatıf bugün ilk yarıda görev aldı ve oldukça durgundu.

Robin van Persie : (6/10) Formda golcümüz bugün stoperler arasında kayboldu. Hücum organizasyonlarında ve duran toplarda hiç verimli olamadı.

Volkan Şen : (5/10) İkinci yarıda forma şansı buldu ancak ilk 5 dakika dışında etkili olamadı. Karşısında yakından tanıdığı Gökhan Gönül varken daha etkili olmasını beklerdim.

Jeremain Lens : (7/10) Sakatlıktan yeni çıktığı için ancak son 15 dakika forma şansı bulabildi, buna rağmen maçın en kilit paslarından birini verdi. Feyenoord karşısında ona ihtiyacımız olacak.

Dick Advocaat : (6/10) Sahaya sürdüğü kadro doğruydu ancak sıkışıp kalan oyuna daha erken müdahele edebilirdi. Oyuncu değişikliği yapmadan bile saha içi değişimlerle yapabileceği hamleler mevcuttu.

Özetle; beklenenin aksine çok kısır bir derbi oldu ve iki takım isabetli şut atamadan maçı bitirdi. İki hafta önceki Galatasaray derbisine benzer şekilde ortada futbol ve gol pozisyonu yoktu. Beşiktaş istediğini aldı, Fenerbahçe gol için çırpınmış gibi görünse de beraberliğe üzülmedi. Ülkenin en kaliteli maçları olarak adlandırılan iki derbideki futbol gerçekten hayal kırıklığı düzeyinde. Önümüzde puan tablosunun alt yarısında olan takımlarla yapacağımız 4 maç kaldı. Bu maçlardan alınacak 12 puan zirve yolunda büyük önem arz ediyor.