14 Nisan 2018 Cumartesi

Volkan Demirel > Thievy Bifouma

Maçı özetlemek için güzel denklem..
Kalecin iyiyse (günündeyse) 1 puan alırsın, forvetin de iyiyse (günündeyse) sahadan 3 puanla ayrılırsın. 
Bugün Volkan Demirel'in günüydü.
Her ne kadar 4 maçlık gol yememe serisi 90+'da bozulmuş olsa da takımın aldığı 3 puanda rolü büyüktü.

Fenerbahçe tarafında maça hikaye olacak bir konu yok pek.
İdeal 11'le sahaya çıktık, ilk 20 dakika rakibin kontra atak gücünü ensemizde hissettik.
25'ten sonra 15 dakika kadar oyuna ağırlığımızı koyduk ve 2 gol bulduk.
Akabinde kabuğumuza çekildik ve maçın bitmesini beklemeye başladık.
33'te gelen ikinci golden sonra rakip ceza sahasında sadece 8 kere topa dokunabildik.
60'ta rakibin en yetenekli silahı Robinho oyuna girince tehlike çanları yeniden çalmaya başladı.
Neyse ki Sivasspor'u ateşleyecek gol 90+'da geldi ve son dakikaları kan ter içinde geçirmedik.

Sivasspor'da Samet Aybaba'nın neden Robinho'yu yedek bıraktığı merak konusu. Mantıklı bir açıklama yapmıştır / yapacaktır eminim. Robinho'nun sahada olmadığı ilk 57 dakika Sivasspor rakip ceza sahasında 4 kere topla buluşmuşken son 35 dakikada 14 kere ceza sahasında topla buluşması önemli bir istatistik.

Maç başlığına dönersek; bugün Volkan'ın günüydü dedik. Kritik kurtarışlara imza attı.
Rakip hücum hattındaki Thievy Bifouma ise rakibin hem en kötüsü hem de en iyisiydi.
Topu aldığı zaman süratlenme konusunda ligde 1 numara olabilir.
Yine adam eksiltme meziyetleri de üst düzey.
Ancak son pas ya da son vuruş konusunda ciddi zaafı var.
Bugünkü maçta ciddi anlamda Volkan Şen'i izlediğimi düşündürdü bana.

Volkan Demirel : (9/10) Maçın yıldızlarından biri. Çıkardığı toplar, gerektiğinde libero gibi yaptığı hamleler. Bugün gol yemesine rağmen alınan 3 puanda ciddi pay sahibi.

Şener Özbayraklı : (8/10) Maçın iyilerinden. Bu kadar çok bindirme yaptığı bir maç hatırlamıyorum. İkinci golde kale alanı içinde bulunması bile başlı başına bir artı.

Roman Neustadter : (5/10) Günün en kötülerinden. Karşısındaki Bifouma'yı maçın yıldızı yapmak istedi ancak Volkan engel oldu.

Martin Skrtel : (6/10) Kone ve Bifouma gibi tarzı kendisine ters gelen santraforlar karşısında bocalıyor. Bugün gördüğü sarı kart tecrübesine yakışmadı.

Hasan Ali Kaldırım : (7/10) Genelde 6 veriyorum Hasan Ali'ye, bugün 7 vereyim de ortalaması yükselsin. Şaka bir yana savunmadan top çıkarırken isabet oranı geçmişe oranla yüksekti.

Nabil Dirar : (7/10) Sağ kanadı çok iyi kullanıyor. Sadece sağ kanat değil, aynı zamanda sağ iç mevkiini de iyi kapatıyor. Gollerde doğrudan olmasa da oyuna ağırlık koyduğumuz iyi futbol dakikalarında payı var.

Mehmet Topal : (7/10) Adını pek duyamadık bu maçta, saklandı biraz sanki.

Josef Souza : (5/10) İleri çıkma talimatı almış gibi oynuyor. Topla 59 kere buluşmuş ancak bunların sadece 3 tanesini rakip kaleye doğru olumlu pas olarak kullanabilmiş. Sezon başındaki Josef'i özlüyorum.

Aatıf Chahechouhe : (8/10) Skor tabelasını değiştiren golü atan oyuncuya 8 vermeyeceğiz de kime vereceğiz? Golde olması gereken yerdeydi, olması gereken kontrolü yapamadı ancak şans ondan yanaydı ve top ağlarla buluştu. Sezonun kalanında böyle katkı vermeye devam etmesini diliyorum.

Giuliano Victor de Paula : (5/10) Henüz 40. saniyede golü bulacaktı neredeyse ancak kalan 90 dakika boyunca sahada gezinip durdu. Kalan 6+1 maç kendisinin de Dünya Kupası kaderini belirleyecek, bunun farkındadır umarım.

Roberto Soldado : (8/10) Zorlu bir Anadolu deplasmanında bir forvetten beklenecek düzeyde bir performans sergiledi. Top indirdi, arkadaşlarına yardımcı oldu, faul aldı. Kaçırdığı gol klasına yakışmadı ancak ikinci goldeki asist öncesi desteği ve sonrasında yerini alıp gol pozisyonunu hazırlaması son derece önemliydi.

Jose Fernandao : (6/10) Etkisizdi, Soldado'yu hem kart cezasından korumak hem dinlendirmek için oyuna giriyor ancak kafası maçta değil gibi.

Mehmet Ekici : (5/10) Sol açık mevkiinde 2. alternatif olan Mehmet, 4. alternatif olan Valbuena'nın bu pozisyona düşmesine neden olan bir hata yaptı. Bakalım onun kaderi de Valbuena'ya benzeyecek mi?

Aykut Kocaman : (7/10) İstediğini aldığı için puanı yüksek ancak takımın sergilediği futbol beklentilerin altındaydı. Volkan gününde olmasa takım bugün şampiyonluk yarışına havlu atacaktı. Rakibin Robinho hamlesine kabuğuna çekilerek yanıt verdi, maç 5 dakika daha uzasa işimiz zordu.

Özetle; zor deplasmandan Volkan Demirel sayesinde 3 puanla döndü Fenerbahçe. Bu haftayı da 4. kapatacak olmamız garanti. Sezonu daha yüksek bir sırada tamamlayacaksak, rakiplerin önümüzdeki 2 haftada puanlar kaybetmeleri şart. Son düzlükte herkes bir şekilde galibiyet alacaktır.

8 Nisan 2018 Pazar

28 Numaralı Bücür

20 yılı aşkın süredir futbolu ve Fenerbahçe'yi yakınen takip ediyorum. Futbolu takip eden kişilerin elbette birinci önceliği şampiyonluk, ardından seyir zevki geliyor. Yani sahada iyi futbol olmasa bile puanları toplayıp şampiyon olmak önemli. Peki ya çöpe giden ilk yarılar yüzünden seyir zevkinden mahrum kalan taraftar? 

Sezon başında Fenerbahçe zorlu bir finansal fair-play döneminden geçerken tartışmalı bir transfere imza atarak 33 yaşındaki Mathieu Valbuena'yı kadrosuna dahil etti. Kadro kalitesinin son 25 senenin dibinde olduğu durumda Valbuena takımın beyni konumuna yükseldi bir anda. Savaştı, mücadele etti, sahanın en çok isteyeni hep o oldu. Goller attı, asistler yaptı, takımına puanlar kazandırdı. Derken savunmaya yeterince yardım etmediği gerekçesiyle yedek kalmaya başladı. Buna rağmen oyuna girdiği anlarda hep elinden geleni sahaya yansıtmaya çalıştı.

Bu sezon 4'ü Avrupa, 5'i Kupa, 24'ü Lig olmak üzere 33 maçta forma giydi Valbuena. Bu karşılaşmaların 22 tanesinde ilk 11 başladı. İlk 11 başladığı karşılaşmalarda 4 gol 13 asiste imza attı. Yedek kulübesinde geçtikten sonraki rakamlara da değinelim. Oyuna sonradan girdiği 11 maçta 2 gol 4 asiste imza attı. Türkiye ligi için ortalamanın üzerinde bir yedek performansı olduğunu dile getirelim yeri gelmişken. Valbuena'nın ligde 9 asisti var, bunların 6 tanesi Fenerbahçe'nin bulduğu ilk golün asisti. Dahası Valbuena ligdeki 5 gol 9 asisti ile Fenerbahçe'ye doğrudan 11 puan kazandırdı. 

Bugünkü Osmanlıspor maçı da yukarıdaki istatistiklerin son halkası oldu. Pozisyonunun 3. adamı olduğunu öğrendiğimiz Valbuena çöpe giden ilk yarının ardından oyuna dahil oldu. Oyuna dahil olana kadar sahada futbol namına bahsetmeye değer bir şey yoktu. Özet geçeyim, Hasan Ali 4 isabetsiz korner kullandı, rakip kaleci Karcemarskas yere yatmadan ilk yarıyı tamamladı. Valbuena oyuna girdikten sonra kullandığı ilk korner tehlike yarattı, ikincisi gol oldu. Bu tür oyuncuların sahada var olması bile yeter bazen, ne kadar koştuğu ya da koşmadığı değildir mühim olan.

Gol atmayı bırakın rakip sahaya geçmeye mecali olmayan Osmanlıspor'un gücü fazlasına yetmeyecekti zaten. Şu haldeki rakibe karşı bile oyun düzenini değiştirmeden çıkan Aykut Kocaman'ı eleştirmek gerek. Rakip Barcelona da olsa, Osmanlıspor da olsa aynı dizilişi kullanıyoruz. Bu düz mantalitenin olumsuz bir sonucu da oyuncuları köreltiyor. Geçtiğimiz sezonlarda Josef'i topla ileri dribbling halinde görürken bu sene neredeyse hiç göremiyoruz. Bugün topla buluştuğu 79 kerenin 78'inin 2. bölgede gerçekleştiğini de ekleyelim. 

Velhasıl, şampiyonluğun zaten kaf dağının ardında olduğu bir sezonda giderek haftaları eritiyoruz. Rakiplerin puan kaybı için duaya çıksak da son dönemece girdiğimiz bu haftalarda puan kaybı beklediğimiz düzeyde olmayacaktır. Bize düşen ligi galibiyetlerle bitirip en azından 2. sırayı kovalamak.

Volkan Demirel : (8/10) Yere yatmadan maçı bitirdi. Kaleyi bulan tek şut 89. dakikada cılız bir plaseydi.

Şener Özbayraklı : (5/10) Bir futbolcu aynı hatayı kaç kere yapabilir? Adı Şener'se 5 kere yapabildiğini gösterdi bugün. İlk rakibini ekarte ettikten sonra ikinci rakibine karşı hızına güvenip topu ayağından açtı ve hepsinde de rakibe kaptırdı. Bugün bolca yaptığı bindirmelerini bu tür anlamsız top kayıplarıyla ve isabetsiz ortalarla bitirmese maçın yıldızlarından olabilirdi.

Roman Neustadter : (7/10) Zayıf rakip karşısında görev düşmedi, hatasız şekilde maçı tamamladı.

Martin Skrtel : (8/10) Savunmadan ciddi gol katkısı verdiği bir sezon yaşıyoruz. İşin ilginci bu sezon attığı 4 golün 3ünde direkt asisti, birinde asist öncesi ortayı Valbuena yaptı.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Hep vasat, tam vasat, süper vasat.

Nabil Dirar : (7/10) Sağ kanadı iyi kullandı ama beklediğimiz ortaları yapamadı maalesef. 

Mehmet Topal : (8/10) Orta sahada basmadık yer bırakmadı. Savunma yönü de, hücum yönü de her zamanki performansı düzeyindeydi. 

Josef Souza : (6/10) Bugün kafası maçta değil gibiydi, çok sayıda top kaptırdı. Asla risk almadan oynuyor, bu yüzden paslarının %80i geriye ve yana oluyor.

Alper Potuk : (5/10) Aatıf'ın yokluğundan eline geçen fırsatı iyi kullanamadı, ilk yarı sonunda kemendi yedi.

Giuliano : (8/10) Vasatı aşmadığı bir 45 dakika izledikten sonra ikinci yarıda biraz daha hareketlendi. Topla oynamaya yatkın oyuncularla çevrili olduğu zaman daha etkili oluyor. Keşke bir maçlığına bile olsa arkasında Mehmet Ekici, solunda Valbuena, önünde Soldado ile izleme fırsatı yakalayabilsek.

Roberto Soldado : (8/10) Son haftaların formda oyuncusu Soldado bugün rakip ceza sahasında çok etkili görünmese de önce golüyle sonra direğe takılan şık aşırtmasıyla hafızalarda yer etti. 

Mathieu Valbuena : (8/10) Duran toplardaki etkinliği oyun içinde pek yoktu. Topla fazla oynamak istediği için bir kaç kere top kaptırdı. Her ne olursa olsun sahada mutlaka yer alması gereken isimlerin başında geliyor.

Jose Fernandao : (5/10) Küçük de olsa gol averajı ihtimalinin lehimize sonuçlanması için ihtiyacımız olan golleri bugün atamadı. Alnının ortasına yapılan 2 ortada kaleyi bulamamış olması üzücü.

Eljif Elmas : (?) Topa dokunmadan maç bitti. Neden oyuna girdiğini sormak lazım Aykut Kocaman'a.

Aykut Kocaman : (6/10) Bugün takımı kazandı becerikli ayaklar sayesinde ama kendisi sınıfı zor geçti. İlk 45 dakikayı çöpe attıktan sonra ikinci yarı yapması gerekeni yaptı, belki de maçtaki tek doğrusu buydu. Takımın hiç bir alternatif senaryosunun olmaması ciddi bir handikap, ana planımız işe yaramadığı durumda gol pozisyonuna giremiyor ve ne yapacağımızı şaşırıyoruz.

Özetle; yarışta bir hafta daha geride kaldı, tabii geride kalan her hafta öndeki takımlar için bir avantaj, geriden gelen içinse hayal kırıklıklarına eklenen bir halka daha oluyor. Becerikli ayaklar kulübede iş yapamıyor, bunu görmek için "filozof" olmaya gerek yok sanırım. Yıllar evvel 900lü hatlarda at yarışı ile ilgili olanın bir reklam sözü vardı; at koşar, baht kazanır. Biz de Fenerbahçe'ye uyarlayalım bunu. Aatıf - Dirar koşar, Giuliano - Valbuena puan kazandırır. At gözlüğünü çıkar artık Aykut Kocaman.

2 Nisan 2018 Pazartesi

Güneşimi Kaybettim, Günlerime Doğman Gerek

Her şeyden geçtim ama bir senden vazgeçemem,
Dokunulmazımsın benim, yüreğime hükmedemem.
Güneşimi kaybettim, günlerime doğman gerek,
Yaşama tutunmam için, şampiyon olman gerek!

Bayılıyorum bu tezahürata, o kadar büyük anlamlar yüklü ki..
Şampiyonluk yaşama tutunma dalı taraftar için. Hele takımın son 15 sezonun 13ünde son 3 haftaya şampiyonluk ihtimaliyle girdiğini düşününce şampiyonluktan uzaklaşmak tam bir kabus Fenerbahçe taraftarı için.

Güneşini kaybetti Fenerbahçe taraftarı.. Bir yanda 20 yıllık saltanatı yıkma mücadelesi şeklinde geçen başkanlık mücadelesi, diğer yanda lig tarihinde görmediğimiz şekilde 3 takıma karşı birden verilen şampiyonluk mücadelesi ve belki de en önemlisi kapanması gereken 6 puan fark..

Şampiyonluk yolunda beklenmedik puan kayıpları 4. sıraya demir atmamıza neden oldu. Liderin 6 puan gerisinde olsak da ikili averajın eşit olması nedeniyle lig tarihinde uzunca bir aradan sonra genel averajın önem kazandığı bir seneyi yaşayabiliriz. Tabii işin o noktaya gelmesi minicik bir ihtimal olsa da kazanabildiğimiz maçları farklı kazanmak bu ihtimalin yaşanması halinde zirveye bizim ulaşmamızı sağlayabilir. Fenerbahçeli futbolcular bunun ne kadar farkında diye merak ediyordum, bugün sağ olsunlar gösterdiler.

Lige verilen aranın ardından 3 rakip de haftayı zorlanarak da olsa galibiyetlerle açınca şampiyonluk ihtimali bir hafta daha azalmıştı. 8 maçta 8 galibiyet alsak bile çok sayıda değişkene bağlı olduğu için beklemekten başka çare yok gibi görünüyor. Kalan fikstürün zorlu maçlarından biriydi Kayseri. Aykut Kocaman son haftalarda alıştığı 11i bozmadan sahaya sürdü.

Bu sezon maç sonu demeçlerinde Aykut Kocaman'dan duymaya alışık olduğumuz bir cümle var : kalemize gelen ilk top gol oldu. Bugün işler tersine döndü ve Kayseri kalesini bulan ilk 2 top gol oldu ve 12. dakikada Fenerbahçe 2-0 öne geçti. Teoride maç o dakikada bitmişti, pratikte de 2-0 bitmesini beklerdim ancak futbolcuların hırsı sayesinde 3 gol daha bulmayı başardı Fenerbahçe. Hücum performansının iyi olmasının yanı sıra Kayseri'nin etkili olacağı sol kanat ortalarını ve duran topları son derece iyi kontrol etti. Durum böyle olunca Kayserispor sahada hiç varlık gösteremedi ve maç 5-0 sona erdi.

Volkan Demirel : (8/10) Kariyerinin en rahat maçlarından birini oynadı. Bir kaç kere yere yatsa da şutların hiç biri kaleyi bulmuyordu. Sezonun sonu yaklaştıkça formu yükselmeye başladı.

Şener Özbayraklı : (9/10) Maçın gizli kahramanlarından. Sayamayacağım kadar çok bindirme yaptı ve bunları iyi ortalarla / paslarla sonlandırdı. Golü attığı pozisyonda pas vermesi gerekirken şansı sayesinde top ağlarla buluştu.

Roman Neustadter : (8/10) Rahat bir maç çıkardı. Olumlu ya da olumsuz anlamda dişe dokunur bir hareketi yoktu.

Martin Skrtel : (8/10) Savunmadaki hava toplarının tümünü aldı. Hatasız oynadı.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Takımın performansını yukarı çektiği şu maçta bile vasat olmayı başarabildiği için kendisini tebrik ediyorum.

Nabil Dirar : (8/10) Gerek Şener'e yardımı, gerekse hücumda yarattığı üçgenler sayesinde galibiyette önemli pay sahibi oldu.

Mehmet Topal : (9/10) Attığı muhteşem pasla galibiyetin mimarı oldu. Rahatlayan orta sahada pas trafiğini rahatça yönetti.

Josef Souza : (7/10) Milli maç arası yaramış göründü ancak yine de sezon başında izlediğim Josef'ten henüz çok uzakta. İleriye oynarken asla risk almıyor ve bu da olası hızlı hücumları ve tehlikeleri doğmadan öldürüyor.

Aatıf Chahechouhe : (8/10) Aatıf'ın kötü performansını yazmaya alıştıktan sonra iyi oynaması manidar. Neyse o böyle oynamaya devam etsin, ben laflarımı yemeye razıyım.

Giuliano Victor de Paula : (7/10) Maçın sonlarına doğru 4 golün atıldığı maçta skora katkısı yok diyecektim ki maçın son golünü yaratarak beni haksız çıkardı. Tabii bu tür golleri maç berabere giderken atmasını tercih ederim. Kalan haftalarda onun iyi performansına ihtiyacımız olacak.

Roberto Soldado : (10/10) 2 maçta attığı 5 gol var Sivas ve Kayseri'ye karşı. Hatta kupada attığı gollerle beraber bu sezon attığı 8 golün tamamı buram buram golcülük kokuyor. Bugün attığı ilk golde muazzam kontrolü ile golü atmıştı zaten, ikinci golünde ise kötü vuruşuna rağmen takipçiliği ve temiz son vuruşuyla 3 puanı getiren adam oldu.

Alper Potuk : (6/10) Aykut Kocaman onun Türkiye'nin en iyi forveti olabileceğini söylüyor. Sanırım Winning Eleven 1 oynarken aklına geldi bu. Roberto Carlos'u sürati nedeniyle forvete koyardık ve savunma oyuncuları yetişemezdi. Alper'in forvet oynayabileceğini düşünen başka bir futbol adamı varsa kendisiyle bu konuda fikir alışverişinde bulunmayı çok isterim.

Oğuz Kağan Güçtekin : (7/10) Rahatlamış maçta pas trafiğinin çarklarından biri olmayı başardı. Sağ köşeye bıraktığı plasede topun biraz daha dibine girse Premier League golü atacaktı. Sağlam adımlarla geliyor.

Jose Fernandao : (6/10) Etkili olabilecek bir süre boyunca oyunda kalmadığı için yorum yapmak güç.

Aykut Kocaman : (8/10) 9 puan (hatta ikili averaj nedeniyle 10puan) gerideki oyuncuları zor bir deplasmanda şampiyonluğa inandırmak zor iş. Bu hafta görevini başarıyla yerine getirdiğini söyleyerek hakkını teslim edelim. Kalan 7 maçta galibiyetler kadar şansa da ihtiyacı olacak.

Özetle, 9 puan geriye düşmüş takım şampiyonluk uzak görünse de halen inancını kaybetmediğini gösterdi. Tabii inanmak ve galip gelmek o kaybolan güneşin yeniden doğacağını garanti etmiyor. Aklı selim Fenerbahçe taraftarı olarak iki güneşe ihtiyacımız var; biri 20 Mayıs Pazar günü lig bitiminde, diğeri 3 Haziran'da sandıkta. Ya o güneş doğarsa?..