Sezon başında Fenerbahçe zorlu bir finansal fair-play döneminden geçerken tartışmalı bir transfere imza atarak 33 yaşındaki Mathieu Valbuena'yı kadrosuna dahil etti. Kadro kalitesinin son 25 senenin dibinde olduğu durumda Valbuena takımın beyni konumuna yükseldi bir anda. Savaştı, mücadele etti, sahanın en çok isteyeni hep o oldu. Goller attı, asistler yaptı, takımına puanlar kazandırdı. Derken savunmaya yeterince yardım etmediği gerekçesiyle yedek kalmaya başladı. Buna rağmen oyuna girdiği anlarda hep elinden geleni sahaya yansıtmaya çalıştı.
Bu sezon 4'ü Avrupa, 5'i Kupa, 24'ü Lig olmak üzere 33 maçta forma giydi Valbuena. Bu karşılaşmaların 22 tanesinde ilk 11 başladı. İlk 11 başladığı karşılaşmalarda 4 gol 13 asiste imza attı. Yedek kulübesinde geçtikten sonraki rakamlara da değinelim. Oyuna sonradan girdiği 11 maçta 2 gol 4 asiste imza attı. Türkiye ligi için ortalamanın üzerinde bir yedek performansı olduğunu dile getirelim yeri gelmişken. Valbuena'nın ligde 9 asisti var, bunların 6 tanesi Fenerbahçe'nin bulduğu ilk golün asisti. Dahası Valbuena ligdeki 5 gol 9 asisti ile Fenerbahçe'ye doğrudan 11 puan kazandırdı.
Bugünkü Osmanlıspor maçı da yukarıdaki istatistiklerin son halkası oldu. Pozisyonunun 3. adamı olduğunu öğrendiğimiz Valbuena çöpe giden ilk yarının ardından oyuna dahil oldu. Oyuna dahil olana kadar sahada futbol namına bahsetmeye değer bir şey yoktu. Özet geçeyim, Hasan Ali 4 isabetsiz korner kullandı, rakip kaleci Karcemarskas yere yatmadan ilk yarıyı tamamladı. Valbuena oyuna girdikten sonra kullandığı ilk korner tehlike yarattı, ikincisi gol oldu. Bu tür oyuncuların sahada var olması bile yeter bazen, ne kadar koştuğu ya da koşmadığı değildir mühim olan.
Gol atmayı bırakın rakip sahaya geçmeye mecali olmayan Osmanlıspor'un gücü fazlasına yetmeyecekti zaten. Şu haldeki rakibe karşı bile oyun düzenini değiştirmeden çıkan Aykut Kocaman'ı eleştirmek gerek. Rakip Barcelona da olsa, Osmanlıspor da olsa aynı dizilişi kullanıyoruz. Bu düz mantalitenin olumsuz bir sonucu da oyuncuları köreltiyor. Geçtiğimiz sezonlarda Josef'i topla ileri dribbling halinde görürken bu sene neredeyse hiç göremiyoruz. Bugün topla buluştuğu 79 kerenin 78'inin 2. bölgede gerçekleştiğini de ekleyelim.
Velhasıl, şampiyonluğun zaten kaf dağının ardında olduğu bir sezonda giderek haftaları eritiyoruz. Rakiplerin puan kaybı için duaya çıksak da son dönemece girdiğimiz bu haftalarda puan kaybı beklediğimiz düzeyde olmayacaktır. Bize düşen ligi galibiyetlerle bitirip en azından 2. sırayı kovalamak.
Volkan Demirel : (8/10) Yere yatmadan maçı bitirdi. Kaleyi bulan tek şut 89. dakikada cılız bir plaseydi.
Şener Özbayraklı : (5/10) Bir futbolcu aynı hatayı kaç kere yapabilir? Adı Şener'se 5 kere yapabildiğini gösterdi bugün. İlk rakibini ekarte ettikten sonra ikinci rakibine karşı hızına güvenip topu ayağından açtı ve hepsinde de rakibe kaptırdı. Bugün bolca yaptığı bindirmelerini bu tür anlamsız top kayıplarıyla ve isabetsiz ortalarla bitirmese maçın yıldızlarından olabilirdi.
Roman Neustadter : (7/10) Zayıf rakip karşısında görev düşmedi, hatasız şekilde maçı tamamladı.
Martin Skrtel : (8/10) Savunmadan ciddi gol katkısı verdiği bir sezon yaşıyoruz. İşin ilginci bu sezon attığı 4 golün 3ünde direkt asisti, birinde asist öncesi ortayı Valbuena yaptı.
Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Hep vasat, tam vasat, süper vasat.
Nabil Dirar : (7/10) Sağ kanadı iyi kullandı ama beklediğimiz ortaları yapamadı maalesef.
Mehmet Topal : (8/10) Orta sahada basmadık yer bırakmadı. Savunma yönü de, hücum yönü de her zamanki performansı düzeyindeydi.
Josef Souza : (6/10) Bugün kafası maçta değil gibiydi, çok sayıda top kaptırdı. Asla risk almadan oynuyor, bu yüzden paslarının %80i geriye ve yana oluyor.
Alper Potuk : (5/10) Aatıf'ın yokluğundan eline geçen fırsatı iyi kullanamadı, ilk yarı sonunda kemendi yedi.
Giuliano : (8/10) Vasatı aşmadığı bir 45 dakika izledikten sonra ikinci yarıda biraz daha hareketlendi. Topla oynamaya yatkın oyuncularla çevrili olduğu zaman daha etkili oluyor. Keşke bir maçlığına bile olsa arkasında Mehmet Ekici, solunda Valbuena, önünde Soldado ile izleme fırsatı yakalayabilsek.
Roberto Soldado : (8/10) Son haftaların formda oyuncusu Soldado bugün rakip ceza sahasında çok etkili görünmese de önce golüyle sonra direğe takılan şık aşırtmasıyla hafızalarda yer etti.
Mathieu Valbuena : (8/10) Duran toplardaki etkinliği oyun içinde pek yoktu. Topla fazla oynamak istediği için bir kaç kere top kaptırdı. Her ne olursa olsun sahada mutlaka yer alması gereken isimlerin başında geliyor.
Jose Fernandao : (5/10) Küçük de olsa gol averajı ihtimalinin lehimize sonuçlanması için ihtiyacımız olan golleri bugün atamadı. Alnının ortasına yapılan 2 ortada kaleyi bulamamış olması üzücü.
Eljif Elmas : (?) Topa dokunmadan maç bitti. Neden oyuna girdiğini sormak lazım Aykut Kocaman'a.
Aykut Kocaman : (6/10) Bugün takımı kazandı becerikli ayaklar sayesinde ama kendisi sınıfı zor geçti. İlk 45 dakikayı çöpe attıktan sonra ikinci yarı yapması gerekeni yaptı, belki de maçtaki tek doğrusu buydu. Takımın hiç bir alternatif senaryosunun olmaması ciddi bir handikap, ana planımız işe yaramadığı durumda gol pozisyonuna giremiyor ve ne yapacağımızı şaşırıyoruz.
Özetle; yarışta bir hafta daha geride kaldı, tabii geride kalan her hafta öndeki takımlar için bir avantaj, geriden gelen içinse hayal kırıklıklarına eklenen bir halka daha oluyor. Becerikli ayaklar kulübede iş yapamıyor, bunu görmek için "filozof" olmaya gerek yok sanırım. Yıllar evvel 900lü hatlarda at yarışı ile ilgili olanın bir reklam sözü vardı; at koşar, baht kazanır. Biz de Fenerbahçe'ye uyarlayalım bunu. Aatıf - Dirar koşar, Giuliano - Valbuena puan kazandırır. At gözlüğünü çıkar artık Aykut Kocaman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder