17 Şubat 2018 Cumartesi

Net Galibiyet

Geçen hafta lideri kendi evinde devirerek rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe kritik fikstürde yoluna "eh işte" modunda devam ediyordu. Alanyaspor maçından 1 hafta sonra oynanacak Beşiktaş karşılaşması ise Alanyaspor maçına verilmesi gereken önemi acaba verecek miyiz diye endişelendiriyordu. Zira denizi geçip okyanusta boğulmayı seven bir takımımız var.

İçeride 17 maçta hedeflenen en az 15 galibiyetten en rahatını bu maça yazardım ben olsam. Rakip 1.5 sezondur takımı sırtlayan golcüsünü kaybetmiş, küme düşmeden sezonu tamamlamaya çalışan bir halde. Öte yandan ligin en açık oynayan takımlarından biri Alanyaspor, dolayısıyla maçlarında bol sayıda gol oluyor, hatta bu konuda ligin lideri. Dolayısıyla rakibin ilk hatasında cezayı kesecek hücum hattımıza güveniyordum.

Volkan Demirel'in beklenmedik rahatsızlığının yanı sıra sezon başından bu yana en fazla süre alan 3. futbolcu olan Nabil Dirar'ın yedek kulübesinde olması da şaşırtıcıydı. Geçen hafta forma şansı bulamayan Mathieu Valbuena sahadaydı, yedek kulübesinde yedek santrafor ve stoper bulunmuyordu. İşin ilginç yanı deplasmanda lig lideriyle oynarken de, evimizde ligin 16.'sı ile oynarken de çift ön liberolu düzenle sahaya çıkıyoruz.

Maça tutuk başladı Fenerbahçe, daha doğrusu Alanyaspor 11 kişiyle topun arkasına geçince Fenerbahçe oynayacak alan bulamadı. (Ama maç sonrası Aykut Kocaman Alanyaspor'un oyunu "oynatmamaya" çalıştığından bahsetmedi.) İlk 20 dakika tehlike hunisine bile giremedi Fenerbahçe ancak sol kanatta oynayan Valbuena'nın sağ tarafa deplase olduğu ilk pozisyonda Giuliano ile paslaşması sonucu maestro klasına yakışır bir gole imza attı. Golde istatistik tahtasına adı yazılan Giuliano ve Valbuena'nın yanı sıra takdiri hak eden bir isim de Mauricio Isla'ydı. Sağ kanatta akını başlattıktan sonra koşusuna devam etti ancak golü topla buluşan Giuliano yaptı. Golden sonra Fenerbahçe rahatlayarak pas yapmaya başladı. Üzerinden çok zaman geçmeden yine Isla'nın marifetiyle başlayan akında Giuliano Aatıf'ın koşu yoluna bıraktı topu. İçeride ofsaytta olan Fernandao golü yapmakta zorlanmadı.

27 dakikada gelen 2 golle maç bitmişti aslında. Buna karşın Alanyaspor oyun disiplininden pek taviz vermedi. İkinci yarının başındaki değişiklik de işe yaramadı, oyun zaten Fenerbahçe'nin alışık olduğu şekilde akıyordu. 60. dakikada ceza sahası ön çizgisi üzerinde yapılan faul sonucu kazanılan penaltıyı maestro Giuliano kaleciyi (ve beni) ters köşeye göndererek maçın skorunu ilan etti. Fenerbahçe'nin kaleyi bulan 4 şutunun 4'ünün de çizgiyi geçtiğini ancak 3'ünün gol değeri kazandığını da belirtelim.

Carlos Kameni : (8/10) Maçın başında kritik 2 kurtarışa imza attıktan sonra rahat bir maç çıkardı, uzun süredir yedek bekliyor olmasına rağmen maç formunu kaybetmediğini gösterdi.

Mauricio Isla : (9/10) Geçen hafta olduğu gibi bu hafta da maçın gizli kahramanlarından. Bir zamanlar CSKA Moskova'da oynayan Yuri Zhirkov sol bek oyun kurucu olarak oynardı. Isla oyun kurma görevini üstlenmese de savunmadan top çıkarma konusunda ülkenin en önde gelenlerinden biri. 

Roman Neustadter : (8/10) Hücum gücü zayıf olan rakip karşısında rahat bir maç çıkardı.

Luis Neto : (7/10) Ufak tefek sakarlıkları olsa da rahat galibiyet almamızda payı var.

Hasan Ali Kaldırım : (5/10) Hücuma hiç katkı yapmadığı gibi son derece gereksiz bir kart görerek derbide cezalı duruma düştü. Acilen IQ testi yapılmalı.

Aatıf Chahechouhe : (6/10) Bal yapmayan arımız bugün sağ kanatta oynadı ancak değişen bir şey yok.  Usain Bolt kadroda olsa Aatıf'ın oynama şansı yok eminim.

Mehmet Topal : (8/10) Son haftalarda hücuma daha çok katılan ön libero görevinde Mehmet Topal'ı görüyoruz. Pasları halen beklenen kalitede değil belki ama bugün katıldığı atakta direkten dönen top şanssızlığıydı.

Josef Souza : (7/10) Kesiciliği iyi ama muhtemelen verilen görev gereği 3. bölgeye hiç girmiyor neredeyse. Bugün üçüncü bölgede iki kere topla buluştu ve birinde takımına penaltı kazandırdı.

Mathieu Valbuena : (7/10) Bir kaç haftadır yedek kaldıktan sonra ilk 11de sahaya çıkmanın hırsı ve hevesi vardı üzerinde. Ancak bu hırs gereğinden fazla topla oynamasına ve top kaybı yapmasına neden oldu. Yine de kilidi açan golde büyük pay sahibiydi. Derbide kesik yemesi muhtemel.

Giuliano Victor de Paula : (10/10) Takımın 3 gol bulduğu karşılaşmayı 2 gol 1 asist pasıyla tamamladı. Daha ne yapsın?

Jose Fernandao : (8/10) Forvet sıkıntısı çektiğimiz şu dönemde tam zamanında formuna kavuştu. Derbide kendisine büyük iş düşecek.

Alper Potuk : (6/10) Son yarım saat oynadı ancak etkili olduğunu söylemek zor.

Nabil Dirar : (6/10) Maç bitsin de gidelim moduna geçildikten sonra oyuna girdi. Oynama arzusu vardı ancak sahadaki 21 adam da hakemin son düdüğünü beklediği için etkili olamadı.

Eljif Elmas : (6/10) Topa dokunmadan maç bitti, keşke Aykut Kocaman oyun koptuktan sonra oyuna alsaydı da biraz daha izleseydik genç yeteneğimizi.

Aykut Kocaman : (8/10) Ligin zayıf takımlarından birini evinde mağlup etmeyi başardı ve rakibin 3 puan önünde koltuğunu sağlamlaştırdı. Önümüzdeki 2 kritik Beşiktaş maçında yenilmemeyi başarırsa o zaman tünelin ucunda ışık yanmaya başlar ufaktan.

Özetle; aralarında siklet farkı olan iki takımın mücadelesini Fenerbahçe net bir skorla kazanmayı başardı. Tabii siklet farkı her zaman belirleyici olmuyor, daha önce Fenerbahçe'nin bu tür rakiplere ne puanlar verdiğini gördük. Bugün galibiyet önemliydi zira Vodafone Park'a 3 puanlık avantajla çıkmak anlamına geliyordu. Derbi kritik hale geldi, mağlubiyet halinde skorun bile büyük önemi var. Öncelikli hedef yenilmemek tabii ki, Aykut Kocaman'ın takımı sahaya 3 sonucun 2'sinin kendisine yaradığı bir maça çıkacak. Umarım geçen sezon olduğu gibi dağın fare doğurduğu bir müsabaka olmaz.

11 Şubat 2018 Pazar

Bir Akıl Onbir Akıldan Üstündür!

Geçen haftaki puan kaybı sonrası bu haftaki Başakşehir karşılaşması sezonun en kritik maçı haline gelmişti. Mağlubiyet halinde oluşacak 8 puan fark kapanmazdı gerçekten. Kaldı ki Başakşehir kendi evinde 31 maçtır yenilmiyor, 4 büyüklere karşı ise son 18 karşılaşmada sahadan puanla ayrılmış bir takımdı. Tabii bu istatistikleri yakalayan takımdan Epureano, Emre Belözoğlu ve Mossoro gibi iskelet üzerinde oynayan oyuncuların bu hafta eksik olduğunu da söylemek gerek.

Fenerbahçe'nin bu seneki yıldızı Giuliano 2 haftada yaşanan 4 puan kaybın ardından sahaya dönüyordu. Kalan kadro ise yeteneksizliğin kitabını yazmaya yakın bir 10 kişiden oluşuyordu maalesef. Ligde 0 gol 0 asistle oynayan Chahechouhe sahadayken Valbuena ise alışık olduğumuz üzere yedek kulübesindeydi. Maçtan önce eşime skor tahminini sordum, 2 gol atarız dedi. Peki kaç kaç biter dedim. Onu Volkan Demirel'in performansı belirler dedi, ben de 2 gol atarsak bu maçı alırız dedim.

Göztepe maçında olduğu gibi maça golle başlıyorduk adeta,  Giuliano'nun vuruşu direğin yanından auta gitti henüz ikinci dakika içerisinde. Savunma planımız belliydi ama hücumda ne yaptığımızı anlamak pek mümkün değildi. Başakşehir mümkün olduğunca pas yaparak Fenerbahçe'yi üzerine çekmeye çalışıyordu. Tabii kritik eksikler olduğu için bu pas trafiği zaman zaman pas hatalarına, pas hataları da Fenerbahçe adına gol pozisyonlarına yol açıyordu. Baskı ile kazanılan top sonucu kaleye topu 3 kere göndermeye çalıştıysak da 3 direğin arasından geçirmeyi başaramadık.

Yine kazanılan bir top sonrası Giuliano ara pasıyla Fernandao'yu hareketlendirmeye çalıştı. Kötü bir pas atmasına rağmen Attamah'ın topuğundan seken top Fernandao'nun önüne düştü ve Fernandao da usta bir gol vuruşuyla fileleri havalandırdı. İlk yarı boyunca Başakşehir en etkili silahı Edin Visca pek topla buluşamadı, atakları istediği gibi sonuçlandıramadı. Bunda en büyük faktör karşısında oynayan savunma odaklı Hasan Ali ve ona yardıma gelen Aatıf ve Josef'in alan daraltmasıydı.

İkinci yarıda Başakşehir risk aldığı an topu ikinci kez filelerinde gördü. Savunmada yapılan pas trafiğinde Giuliano'nun akıllı bir pas arası yapmasıyla hücum Isla'nın ortası ve Fernandao'nun kafasıyla son buldu. Mauricio Isla'nın bu akında sadece Fenerbahçe değil, Türkiye'de oynayan tüm beklere bindirme ve adrese teslim orta dersi verdiğini de ifade edelim.

İkinci golden sonra Fenerbahçe oyunu tamamen kendi alanında kabul etti ve rakibin açıklarını kovalamaya başladı. Savunma ve orta alanın birbirine yakın oynaması sonucu rakibe boş alan bırakmayarak ciddi gol tehlikeleri yaşamadan maçı 2-0 galibiyetle bitirmeyi başardılar. Maç 1-0'ken hakemin Neto'nun eline çarpan topta penaltı yerine ofsayta hükmetmesi büyük ve skora etki edebilecek düzeyde bir hataydı.

Volkan Demirel : (8/10) Kalesine gelen cılız toplarda olması gereken yerdeydi. Chedjou'nun ilk yarının sonundaki kafa vuruşunu iyi çıkardı.

Mauricio Isla : (9/10) Maçın gizli kahramanı. Sakatlığından sonra ilk kez yüksek verimli performanslarından birini sergiledi. İkinci goldeki asisti ve sağ kanatta kurduğu pas üçgenleri ile iyi bir sağ bekin takımına nasıl maç kazandıracağını gösterdi.

Roman Neustadter : (7/10) Takım gol yemediğine göre stoperlerin performansı iyi demektir ancak Neustadter vasat bir günündeydi. Adebayor orta sahaya yaklaşık duvar olurken onu takip etmeyip izlemeyi tercih etti.

Luis Neto : (6/10) Geldiğinden bu yana ciddi bir düşüş içinde. İyi stoper diyorduk ama sakat olmadığı zaman saatli bomba olduğunu gösterdi bize. Skor 0-0'ken ıska geçtiği top pahalıya mal olabilirdi.

Hasan Ali Kaldırım : (7/10) Bugün öncelikli görevi Edin Visca'yı durdurmaktı ve bunu başarıyla yerine getirdi. Hücuma neredeyse hiç çıkmadı.

Nabil Dirar : (6/10) Son haftaların tartışılan ismi bugün yine vasatı aşamadı. Top kayıpları ve Isla ile sanki ilk kez oynuyormuşçasına verdiği kötü paslar ilginçti.

Mehmet Topal : (7/10) Başakşehir'in hemen her yan topunda stoperlerin arasında kademedeydi. Ön liberoda mücadelenin önemli bir kısmını üstlendi ancak aynı başarıyı ileriye oynamak konusunda gösteremiyor.

Josef Souza : (6/10) Bugün tutuktu, topu kaptığı anlarda bile fişek gibi ileri fırlama imkanı varken dönüp topu beklere verdi.

Aatıf Chahechouhe : (5/10) Galip takımın en kötüsüydü. Sol açık oynadığı için savunması değil, hücum yönü beni ilgilendiriyor öncelikle ve 16 maça çıkmış bir oyuncunun henüz hiç skor katkısı yapmamış olması fazlasıyla manidar, ne kadar koşarsa koşsun.

Giuliano : (8/10) Ah o çıkan omuz yok mu, bizim 4 puanımıza mal oldu belki de. Neyse bıraktığı yerden devam etmeye çalıştı yıldızımız ama etrafındaki beceriksizlerle ancak bu kadar olurdu. İkinci goldeki topu kapma uyanıklığı zekanın ürünüydü.

Jose Fernandao : (9/10) İki golle maçın kahramanı olmayı başardı. İlk goldeki golcü vuruşu, ikinci golde ofsayta düşmeden kafayla golü yapması özlediğimiz Fernandao gollerinden esintilerdi. Soldado'nun yetersiz kondisyonu nedeniyle sezonun geri kalanında kendisinden epeyce faydalanacağız gibi. Vamos!

Alper Potuk : (7/10) Eldeki tek sağlam santrafor Fernandao'yu dinlendirmek için oyuna girdi ve ileri uçta gol kovaladı. Girebildiği tek pozisyonu da penaltı beklentisiyle bitirmesi şaşırtmadı.

Serhat Kot : (5/10) Vakit geçirmek için oyuna girdi ancak onda da tutması gereken adamı iki kere bırakıp iki tehlikeli akına sebep oldu. Kafa olarak maça hazır değildi.

Aykut Kocaman : (7/10) Organize bir hücum planı olmadan bugün ligin evinde namağlup liderini devirmeyi başardı ve zirvenin iki puan gerisine oturttu gemiyi. Kat etmesi gereken çok yol var, özellikle kısır oyuncularla iyi bir hücum futbolu oynaması mümkün değil. Eldekilerle bir şeyler yapmaya çalışıyor ama elde daha iyisi varken vasatları kullanması tepki çekiyor. Önümüzdeki 2 hafta kritik maçları alabilirse veya en azından Beşiktaş'a yenilmezse doğru yolda ilerlemeye devam edebilir.

Özetle; tek bir oyuncu değişikliği sahadaki futbol IQ'sunu 50 birim yukarı çekebilir mi? O oyuncu Giuliano victor de paula veya emre belözoğlu ise çeker. Bugün iki pozisyonda olması gereken yerde olan ve arkadaşlarını doğru pozisyonda topla buluşturan giuliano galibiyetin de mimarı oldu. Emre ise geçen haftaki küfür sonrası tribünde ahlar vahlar içindeydi eminim. Futbol böyledir, bir akıl bazen onbir akılın toplamından daha üstündür. Önemli olan o aklı kullanmayı bilmektir.