Geçen haftaki puan kaybı sonrası bu haftaki Başakşehir karşılaşması sezonun en kritik maçı haline gelmişti. Mağlubiyet halinde oluşacak 8 puan fark kapanmazdı gerçekten. Kaldı ki Başakşehir kendi evinde 31 maçtır yenilmiyor, 4 büyüklere karşı ise son 18 karşılaşmada sahadan puanla ayrılmış bir takımdı. Tabii bu istatistikleri yakalayan takımdan Epureano, Emre Belözoğlu ve Mossoro gibi iskelet üzerinde oynayan oyuncuların bu hafta eksik olduğunu da söylemek gerek.
Fenerbahçe'nin bu seneki yıldızı Giuliano 2 haftada yaşanan 4 puan kaybın ardından sahaya dönüyordu. Kalan kadro ise yeteneksizliğin kitabını yazmaya yakın bir 10 kişiden oluşuyordu maalesef. Ligde 0 gol 0 asistle oynayan Chahechouhe sahadayken Valbuena ise alışık olduğumuz üzere yedek kulübesindeydi. Maçtan önce eşime skor tahminini sordum, 2 gol atarız dedi. Peki kaç kaç biter dedim. Onu Volkan Demirel'in performansı belirler dedi, ben de 2 gol atarsak bu maçı alırız dedim.
Göztepe maçında olduğu gibi maça golle başlıyorduk adeta, Giuliano'nun vuruşu direğin yanından auta gitti henüz ikinci dakika içerisinde. Savunma planımız belliydi ama hücumda ne yaptığımızı anlamak pek mümkün değildi. Başakşehir mümkün olduğunca pas yaparak Fenerbahçe'yi üzerine çekmeye çalışıyordu. Tabii kritik eksikler olduğu için bu pas trafiği zaman zaman pas hatalarına, pas hataları da Fenerbahçe adına gol pozisyonlarına yol açıyordu. Baskı ile kazanılan top sonucu kaleye topu 3 kere göndermeye çalıştıysak da 3 direğin arasından geçirmeyi başaramadık.
Yine kazanılan bir top sonrası Giuliano ara pasıyla Fernandao'yu hareketlendirmeye çalıştı. Kötü bir pas atmasına rağmen Attamah'ın topuğundan seken top Fernandao'nun önüne düştü ve Fernandao da usta bir gol vuruşuyla fileleri havalandırdı. İlk yarı boyunca Başakşehir en etkili silahı Edin Visca pek topla buluşamadı, atakları istediği gibi sonuçlandıramadı. Bunda en büyük faktör karşısında oynayan savunma odaklı Hasan Ali ve ona yardıma gelen Aatıf ve Josef'in alan daraltmasıydı.
İkinci yarıda Başakşehir risk aldığı an topu ikinci kez filelerinde gördü. Savunmada yapılan pas trafiğinde Giuliano'nun akıllı bir pas arası yapmasıyla hücum Isla'nın ortası ve Fernandao'nun kafasıyla son buldu. Mauricio Isla'nın bu akında sadece Fenerbahçe değil, Türkiye'de oynayan tüm beklere bindirme ve adrese teslim orta dersi verdiğini de ifade edelim.
İkinci golden sonra Fenerbahçe oyunu tamamen kendi alanında kabul etti ve rakibin açıklarını kovalamaya başladı. Savunma ve orta alanın birbirine yakın oynaması sonucu rakibe boş alan bırakmayarak ciddi gol tehlikeleri yaşamadan maçı 2-0 galibiyetle bitirmeyi başardılar. Maç 1-0'ken hakemin Neto'nun eline çarpan topta penaltı yerine ofsayta hükmetmesi büyük ve skora etki edebilecek düzeyde bir hataydı.
Volkan Demirel : (8/10) Kalesine gelen cılız toplarda olması gereken yerdeydi. Chedjou'nun ilk yarının sonundaki kafa vuruşunu iyi çıkardı.
Mauricio Isla : (9/10) Maçın gizli kahramanı. Sakatlığından sonra ilk kez yüksek verimli performanslarından birini sergiledi. İkinci goldeki asisti ve sağ kanatta kurduğu pas üçgenleri ile iyi bir sağ bekin takımına nasıl maç kazandıracağını gösterdi.
Roman Neustadter : (7/10) Takım gol yemediğine göre stoperlerin performansı iyi demektir ancak Neustadter vasat bir günündeydi. Adebayor orta sahaya yaklaşık duvar olurken onu takip etmeyip izlemeyi tercih etti.
Luis Neto : (6/10) Geldiğinden bu yana ciddi bir düşüş içinde. İyi stoper diyorduk ama sakat olmadığı zaman saatli bomba olduğunu gösterdi bize. Skor 0-0'ken ıska geçtiği top pahalıya mal olabilirdi.
Hasan Ali Kaldırım : (7/10) Bugün öncelikli görevi Edin Visca'yı durdurmaktı ve bunu başarıyla yerine getirdi. Hücuma neredeyse hiç çıkmadı.
Nabil Dirar : (6/10) Son haftaların tartışılan ismi bugün yine vasatı aşamadı. Top kayıpları ve Isla ile sanki ilk kez oynuyormuşçasına verdiği kötü paslar ilginçti.
Mehmet Topal : (7/10) Başakşehir'in hemen her yan topunda stoperlerin arasında kademedeydi. Ön liberoda mücadelenin önemli bir kısmını üstlendi ancak aynı başarıyı ileriye oynamak konusunda gösteremiyor.
Josef Souza : (6/10) Bugün tutuktu, topu kaptığı anlarda bile fişek gibi ileri fırlama imkanı varken dönüp topu beklere verdi.
Aatıf Chahechouhe : (5/10) Galip takımın en kötüsüydü. Sol açık oynadığı için savunması değil, hücum yönü beni ilgilendiriyor öncelikle ve 16 maça çıkmış bir oyuncunun henüz hiç skor katkısı yapmamış olması fazlasıyla manidar, ne kadar koşarsa koşsun.
Giuliano : (8/10) Ah o çıkan omuz yok mu, bizim 4 puanımıza mal oldu belki de. Neyse bıraktığı yerden devam etmeye çalıştı yıldızımız ama etrafındaki beceriksizlerle ancak bu kadar olurdu. İkinci goldeki topu kapma uyanıklığı zekanın ürünüydü.
Jose Fernandao : (9/10) İki golle maçın kahramanı olmayı başardı. İlk goldeki golcü vuruşu, ikinci golde ofsayta düşmeden kafayla golü yapması özlediğimiz Fernandao gollerinden esintilerdi. Soldado'nun yetersiz kondisyonu nedeniyle sezonun geri kalanında kendisinden epeyce faydalanacağız gibi. Vamos!
Alper Potuk : (7/10) Eldeki tek sağlam santrafor Fernandao'yu dinlendirmek için oyuna girdi ve ileri uçta gol kovaladı. Girebildiği tek pozisyonu da penaltı beklentisiyle bitirmesi şaşırtmadı.
Serhat Kot : (5/10) Vakit geçirmek için oyuna girdi ancak onda da tutması gereken adamı iki kere bırakıp iki tehlikeli akına sebep oldu. Kafa olarak maça hazır değildi.
Aykut Kocaman : (7/10) Organize bir hücum planı olmadan bugün ligin evinde namağlup liderini devirmeyi başardı ve zirvenin iki puan gerisine oturttu gemiyi. Kat etmesi gereken çok yol var, özellikle kısır oyuncularla iyi bir hücum futbolu oynaması mümkün değil. Eldekilerle bir şeyler yapmaya çalışıyor ama elde daha iyisi varken vasatları kullanması tepki çekiyor. Önümüzdeki 2 hafta kritik maçları alabilirse veya en azından Beşiktaş'a yenilmezse doğru yolda ilerlemeye devam edebilir.
Özetle; tek bir oyuncu değişikliği sahadaki futbol IQ'sunu 50 birim yukarı çekebilir mi? O oyuncu Giuliano victor de paula veya emre belözoğlu ise çeker. Bugün iki pozisyonda olması gereken yerde olan ve arkadaşlarını doğru pozisyonda topla buluşturan giuliano galibiyetin de mimarı oldu. Emre ise geçen haftaki küfür sonrası tribünde ahlar vahlar içindeydi eminim. Futbol böyledir, bir akıl bazen onbir akılın toplamından daha üstündür. Önemli olan o aklı kullanmayı bilmektir.
Elinize sağlık
YanıtlaSil