23 Aralık 2017 Cumartesi

1 Puana Sevinirken Kaçan 3 Puana Üzülmek

Son haftalarda rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe ilk yarının son maçını da kazanıp ikinci yarı zorlu ilk 6 hafta önce devre arasına moralle girmek istiyordu. Rakip Konyaspor da Avrupa Ligi'nin verdiği yorgunlukla ilk yarıyı düşme potası civarlarında geçirdi. Maça dair ilginç bir yorum okudum, "Aykut Kocaman'ın takımını izlemekten daha sıkıcı bir şey varsa o da Aykut Kocaman'ın iki takımını izlemektir" diyordu. Konyaspor sezon başından bu yana kadro anlamında ciddi bir revizyon geçirdi ancak Aykut Kocaman'ın felsefesinin izleri halen duruyor, 11 kişi topun arkasına geçiyorlar her şeyden önce.

Kadro tercihi ilginçti Aykut Kocaman'ın, eksikler vardı ama sahada bu denli domino taşı etkisi yaratmak takımın kimyasını bozdu belki de. Josef kariyerinde muhtemelen ilk kez oynadığı stoperde, genç Oğuz Kaan ilk 11de, son haftaların formda ismi Mathieu Valbuena ise forvetteydi. Buna karşın stoper Yiğithan Güveli, ön libero Ozan Tufan, forvetler Roberto Soldado ve Jose Fernandao kulübedeydi. Bu da olası bir puan kaybında kadro tercihinin sorgulanması demekti, ki öyle de oldu.

Daha önce Kasımpaşa maçında forvette Giuliano - Alper ikilisiyle 4 gol bulan Aykut Kocaman bu sefer aradığını bulamadı. Üstelik 45 dakika kör dövüşü şeklinde geçen mücadeleye müdahale dahi etmedi. Giuliano ve Valbuena geriye çekilerek orta alanda bolca pas yapmaya yardımcı oldular ancak koca ilk yarı boyunca ceza sahasında topa sadece 6 kere dokunabildi.

Çöpe giden ilk yarıdan sonra ikinci yarıda bir satranç hamlesi geldi Aykut Kocaman'dan. 1 oyuncu değişikliği ile 6 oyuncunun yeri değişti. Soldado forvete, Valbuena sol açığa, Aatıf sağ açığa, Dirar sağ beke, Isla stopere, Josef ön liberoya kaydı. Çift yönlü oyunculara sahip olmak avantaj elbet ancak takımın dengeleriyle bu denli oynamak ne derece doğru tartışılır açıkçası. İkinci yarıda oyuna daha hakim bir Fenerbahçe var gibiydi. Ta ki 5-6 haftadır peşimizi bırakmış olan bireysel hatalar zinciri oyuna dönene kadar. Zincirin son halkası Mauricio Isla oldu ve hatalı bir geri pasla 1-0 mağlup duruma düştük. Golden önce oynanan 54 dakika gol bulacağımıza dair pek umut vermemişti ve açıkçası maçı kaybettiğimizi düşündüm.

Sahadaki oyun beni yanıltmadı ancak duran topta geçen haftaki Valbuena - Mehmet Topal işbirliği bize yeniden gol kazandırdı. Golden sonra Konyaspor iyice kabuğuna çekilirken Fenerbahçe iştahlandı. O iştah son 10 dakika içerisinde 3 net gol pozisyonuna dönüştü ancak birinde kale direğini, ikisinde kaleci Serkan Kırıntılı'yı geçmek mümkün olmadı ve iki takım da sahadan bir puanla ayrıldı.

Volkan Demirel : (6/10) Golde kabahati yok, ancak çıkarmak için hamle yapsa notu bir tık yüksek olurdu. Hamlesiz kaldığı gibi top ağlarla buluştuğu anda Isla'ya el kol hareketlerine başlaması bir kaptana yakışmıyor.

Mauricio Isla : (3/10) Sakatlık sonrası kendine gelemedi. Şener'in cezası sayesinde formasına kavuştuğu maçta hatalı pasıyla 2 puanın kaybına neden oldu. Bekte oynadığı süre boyunca da kanat akınlarına hiç katılmadı.

Josef Souza : (6/10) Transfermarkt kayıtlarına göre kariyerinde ilk kez stoper oynadı ve son derece başarılıydı. İkinci yarıda ön liberoya geçti ancak vasatı aşamadı.

Luis Neto : (5/10) Savunmada kritik bir hata yapmadı ancak neden haftalardır kulübede olduğunu kanıtlar bir performans sergiledi. Belki de aklı ailesi ile geçireceği Noel tatilindeydi.

Hasan Ali Kaldırım : (4/10) Haftalardır alıştığımız İsmail Köybaşı performansı sonrası kötünün daha kötüsü nasıl oluru gösterdi bizlere. Hücumda önünde oynayan kanat oyuncusu dışında pas yapmıyor, ona attığı da pas değil, ateş adeta.

Mehmet Topal : (8/10) Bu hafta da takımını ipten aldı. Pas kalitesi yine beklenenin çok altında ancak mücadelesi gayet iyiydi.

Oğuz Kağan Güçtekin : (4/10) Kariyerinde ilk kez 11de Fenerbahçe forması giydi ve heyecanı oyununa yansıdı. Top dağıtımında gereken kaliteyi ve sakinliği sağlayamadı.

Nabil Dirar : (4/10) Haftalardır kötü performans gösteriyor ancak alternatifsizlik ve bolca mücadele etmesi nedeniyle kadroda yer buluyor. Devre arasında iyi bir tatil sonrası iyi bir Dirar olarak döner umarım. Yoksa bu haliyle 2017 model Mehmet Topuz olarak kaybolup gidecek.

Aatıf Chahechouhe : (4/10) O da Dirar'ın sol kanat versiyonu. Koşuyor görünüyor ama icraat sıfır. Maçın yarısını sağ kanatta geçirdi, bilmiyorum belki taktik icabıdır ancak top kaliteli ayaklarla buluştuğu zaman hareketlenmek yerine izlemeyi tercih ediyor.

Mathieu Valbuena : (7/10) Günün en çok isteyen ismiydi ancak dar alanda oynayan savunma karşısında kayboldu. Asisti ile bir puanı getiren isimlerden oldu.

Giuliano : (6/10) Son haftaların yıldızı bugün kayıptı. Forvetsiz oynamak onun da oyununu olumsuz etkiledi. Noel sonrası toparlanır tahmin ediyorum.

Roberto Soldado : (5/10) Oyuna girdikten sonra hareketlilik getirmesini bekledim ancak neden yedek kaldığını daha iyi anladım. O da kafası Noel'de olanlardan sanırım. Soldado kalitesindeki golcünün gol yapacağı iki pozisyonu harcadı.

Alper Potuk : (7/10) Son haftalardan farklı olarak oyuna girip fark yaratmayı başardı. Magazin dünyasından futbol dünyasına dönüş yapmış görünüyor, devre arasında arayı kapatır umarım.

Jose Fernandao : (5/10) Korkunç maç eksiği var, takımdan ve futboldan tamamen kopmuş görünüyor.  Etkin olduğu ceza sahasında bile iş yapamaz, direği geçemez hale gelmiş. Bu haliyle devre arası gönderilecek isimlerden olur.

Aykut Kocaman : (5/10) Kumar bu sefer tutmadı Aykut Kocaman. Forvetsiz çıkman bir yana, koca 45 dakikayı izlemen ve değiştirmek için çabada bulunmaman nedeniyle bugün 1 puanla ayrıldık sahadan. 90+da gelecek bir golle 3 puan da olabilirdi bu ama 3 puan alsaydık bile sahadaki kötü futbol gerçeği değişmeyecekti.

Özetle; Fenerbahçe bir günlüğüne de olsa liderlik koltuğuna oturdu, son kez bu koltukta oturduğunda tarih 30 Kasım 2015'ti. Haftalardır vasat futbol ile galibiyet serisi yakalayan takım bugün pilav yiyemedi. Duran topla gelen bir puana şükür derken uzatma dakikalarında kaçan iki puana üzülmeye başladık. İlk yarıyı beklentimin 7 puan altında kapattık, bu süreçte Başakşehir, Osmanlı ve Kayseri maçlarında son dakikada kaybedilen 5 puan ve Konyaspor maçında son dakikada kazanılamayan 2 puan olarak yansıdı puan hanemize. İkinci yarıda zorlu bir 6 hafta ile başlayacağız ve bizim açımızdan ligin kaderi az çok belli olacak. Devre arasını iyi geçirip ikinci yarı kaldığımız yerden devam ederiz umarım.

18 Aralık 2017 Pazartesi

Şampiyon Olacağız, Öyle Gözüküyor

Başlıktaki söz Aykut Kocaman'a ait.
Söylediği tarih 21 Ağustos 2017, 2-2 biten Trabzonspor maçı sonrası..
Söylediği tarihte toplamış olduğu puan durumu 2 maçta 2 puan..
Söylediği tarihte puan durumundaki yeri 13. sıra..

Benzer sözleri 2013 - 14 sezonunun ilk haftasında Ersun Yanal sarf etti. 2-0 önde olduğu maçı son 10 dakikada yediği gollerle 3-2 kaybetti ve maçtan sonra basın toplantısında BİZ ŞAMPİYON OLACAĞIZ dedi hiç çekinmeden. Aykut Kocaman ise bir alt perdeden konuştu. Şampiyon olacağız diyordu ağzı ama belki onun da mantığı kabul etmiyordu ki cümlesini öyle gözüküyor gibi düşük özgüven dolu bir şekilde tamamlıyordu.

Tek demeci bu değil Aykut Kocaman'ın. 16 Ekim 2017 tarihinde puan farkı suni dedi. Rakibi Galatasaray 8 maçta 22 puanla muazzam bir başlangıç yapmışken Fenerbahçe 14 puanla 5. sıradaydı. Aradan geçen 63 günde suni puan farkı eriyip gitti ve Fenerbahçe bu sezon ilk kez Galatasaray'ın önüne geçti. Önüne geçmek işin minimal boyutu aslında, hangi hafta kovulacağı gündemin en mühim konusu olan Aykut Kocaman sağlam temellerle koltuğunda otururken muazzam başlangıcı yapan Igor Tudor bugün kovuldu!

Ligin dibine demir atmış Karabükspor zor günler geçiriyor. Hafta içinde hocasını gönderdi, 5 yabancısı maç kadrosuna alınmadı. Tüm bu unsurlar maçı daha da önemli hale getiriyordu. Ligin sonuncusunu evinde farklı mağlup etmesi beklenen Fenerbahçe ise beklentilere yanıt vermekte zorlandı. Kazanan 11 bozulmaz felsefesi bugün ilk yarıda işe yaramadı. Rakibin tek stratejisi mümkün olduğunca birbirlerine yakın oynayarak Fenerbahçe'nin kaliteli ayaklarına alan bırakmamak ve yakaladıkları toplar ile Yatabare'yi hızlı hücuma çıkarmaktı. İlk adımda başarılı oldular da, Fenerbahçe'nin ileri çıkmayan çift ön liberosuna Aatıf ve Dirar'ın tutukluğu eklenince her şey Giuliano'ya kaldı.

Ikinci yarı ise satranç hamlesi niteliğinde bir değişiklik geldi, Şener kenara gelirken beklendiği üzere Valbuena oyundaydı. Ama kenarda Isla varken, dahası Şener sahanın kötülerinden değilken bu değişiklik daha da enteresan hale geliyordu. Bu değişikliği okumak için kulübeye bakmak gerek. Kocaman'ın elinde mücadeleyi seven 2 kanat oyuncusu vardı, ikisi de sahadaydı. Valbuena ve Giuliano'yu kanatta oynatarak etkinliklerini ve takımın savunma verimliliğini düşürmek Aykut Kocaman'ın işine gelmediği için kanat oyuncusu hamle şansını saklı tutmak adına Dirar'ı sağ beke çekti. Oyuna giren Valbuena ise hem asisti hem de muhteşem golüyle galibiyeti getiren isim oldu.

Volkan Demirel : (8/10) Kadıköy'de 288 gün  aradan sonra gol yemeden maçı tamamladı. Kendisini zorlayacak bir hücum hattı yoktu rakibin.

Şener Özbayraklı : (7/10) Vasat bir ilk yarının ardından yerini Valbuena'ya bıraktı. Performansı aşağı yönde seyrediyor, arkasında Isla'nın beklediğini unutmasın.

Roman Neustadter : (8/10) Topu iyi yönlendirmesi nedeniyle savunmada kaptığı formayı bırakmadan devam ediyordu ancak soğuk Konya deplasmanı yerine "christmas cezası" daha cazip geldi sanki.

Martin Skrtel : (6/10) Savunmada gereksiz bir sarı kart görerek "christmas cezalısı" durumuna düştü. Geçen seneye oranla performansı alt perdede seyrediyor.

İsmail Köybaşı : (6/10) Tutuk bir günündeydi, ortaları isabetsiz, müdahaleleri tutarsızdı. Gereksiz sarı kartını görerek görevini tamamladı.

Mehmet Topal : (5/10) Maçı 1 gol 1 asist ile tamamlayan oyuncu nasıl olur da maçın en kötüsü olur? Bal gibi de olur, bakınız Mehmet Topal. Selçuk Şahin'den bu yana ön liberoda bu kadar saçma pas hatası yapılan bir maç hatırlamıyorum. Gole alkış ancak gol dışındaki 89 dakikaya koca bir yazık.

Josef Souza : (6/10) Sezona yüksek form ile girmenin bedelini ödüyor sanırım. Çift ön libero düzenine geçtiğimizden bu yana bariz düşüş içerisinde. Mücadelesine hiç lafım yok ancak hücuma katkısı yok düzeyinde.

Nabil Dirar : (5/10) O da ilk yarının kötülerindendi ancak farklı mevkilerde oynayabilmesi kendisine bir 45 dakika daha hediye etti. Kanatta oynayan oyuncuların yaratıcılığı ve hareketliliği hücum seviyemize doğrudan etki ettiği için böyle bir günde galibiyete ulaşmak sevindirici.

Giuliano : (8/10) Son haftaların formda ismi bugün kompakt savunma arasında yeteneklerini sergileyemedi. Kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda ise topun hakimiyetini tam olarak sağlayamadığı için golle buluşamadı. Kanatta oynadığı veya pozisyon gerektirdiği zaman savunmaya katkısı ve özverisi muhteşem.

Aatıf Chahechouhe : (6/10) Bir diğer verimsiz de Aatıf. Çok koşanlar sıralamasında önde olduğu için ilk 11de ancak koşuların çoğu verimsiz. Bugün yaptığı bazı top kontrolleri akıl almaz düzeydeydi. Bugünkü performans sonrası formasını asıl sahibine teslim edecek gibi görünüyor.

Roberto Soldado : (7/10) İspanyol golcümüz bugün aradığı gole kavuşmak için çok çabaladı. Forvette topla buluşamayınca kanatlara deplase oldu bolca ancak kapalı savunma karşısında takım olarak pozisyon bulamayınca o da etkisiz göründü.

Mathieu Valbuena : (9/10) Küçük dev adam teknik direktöre formamı bana geri ver dedi adeta. Oyuna girdikten sonra muazzam bir baskı sonrası kornerden yaptığı asist, kaleciyi zorladığı şut ve nihayetinde örümcek ağlarını temizlediği gol. Daha ne yapsın ki, şunları yaptıktan sonra koşmasan da olur Valbuena.

Mauricio Isla : (6/10) Sakatlık sonrası formunu henüz yakalayamadı. Bu hafta Şener'in cezası sonrası ilk 11e dönecek muhtemelen ancak asıl formunu devre arası sonrası bekliyorum.

Jose Fernandao : (6/10) Dev adam halen dev ancak çok ağır. Hareket etmekte zorlanıyor gibi. Omuz darbesiyle yıktığı rakibi yerden kalkıp topu yeniden alacaktı neredeyse. Orta sahadan kaleyi denemesi de golcü içgüdüsüydü.

Aykut Kocaman : (8/10) Kazanan her daim haklıdır. Kazanan kadroyu bozmayarak iyi işler çıkardı. Puan durumunda Rıza Çalımbay ile beraber onun adının yanında 5 maçta 5 galibiyet yazıyor. Eşofmana dönüş sonrası oyunculardan verim almaya da başladı. Sivas maçında Soldado, bu maçta Valbuena oyuna girip maçı çeviren isimler oldular. Sıra Van Persie'ye de gelir mi acaba? Yok yok, gelmesin, ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza bey.

Özetle; Fenerbahçe ilk yarının ilk yarısında 10 puan kaybettikten sonra 3 haftada 9 puan alınabilecek ancak 3 beraberlikle tamamlanan serisini 5 haftada 5 galibiyet ile sürdürüyor. Şampiyon oluruz veya olamayız ancak sezon başında kaliteli transferler yapan Başakşehir, 2 sene üst üste şampiyon olan Beşiktaş ve lige 7 galibiyet ile giriş yapan Galatasaray'ın arasından sıyrılıp bu noktaya gelmek şampiyonluk yolunun ilk adımı bence. İlk yarının son maçında Konyaspor'u yenip devre arasına moralle girmek önemli. Dümen sende Aykut Kocaman, gemi sana emanet. Yolun şampiyonluk yolu olsun!

9 Aralık 2017 Cumartesi

Sek Sek Sekerek

Anadolu deplasmanları zordur zira şampiyonluğun sırrı bu deplasmanları kazanmaktır. Aykut Kocaman'ın son sezonunda Fenerbahçe ilk yarı boyunca sadece 1 deplasman galibiyeti alabilmişti, hal böyle olunca sezon sonu 9 puan fark yemişti. 14 yabancı kuralı bazı Anadolu kulüplerine yaradı. Her ne kadar yerli oyuncu yetiştirip fahiş fiyatlara satamıyor olsalar da ucuz ve kaliteli yabancılarla iyi futbol oynamaya başladılar Bursa, Kayseri, Göztepe gibi kulüpler.

4 haftalık galibiyet serisiyle güzel bir ivme yakalayan Fenerbahçe haftanın açılış maçında Bursaspor karşısındaydı. Bursa evinde oynadığı 7 maçın 5ini kazanmış, üstelik bu maçların 4ünde 3 ve daha fazla gol atmış, deplasman bir kat daha zor hale geldi mi? 7 haftalık yenilmezlik serisinin verdiği motivasyon, tribünlerdeki 40bin kişi eklenince puan kaybı o kadar da kötü değil gibi gelmeye başlamıştı maç öncesinde.

Aykut Kocaman galip takımı bozmadan sahaya sürmüştü zorunlu Alper - Janssen değişikliği dışında. Takdir ediyorum bu anlayışı, yedek kulübesi güçleniyor ama sahaya çıkanlar zaman zaman kulübedekiler aratıyor. Kazandığı sürece göze batmıyor ancak ilk puan kaybında Isla, Valbuena ve Neto neden yedek diye ensesine çökmeyi bekleyen kargalar var.

Maç o kadar tutuk başladı ki ilk 15 dakika 1 saat sürdü gibi geldi. Pozisyon yok, daha da ötesi Fenerbahçe rakip ceza sahası içinde topla buluşamamış koca 45 dakika boyunca. Devre sonunda Janssen sakatlanıp yerini Soldado'ya bırakınca umutlar bir tık daha azaldı. Kanatlardaki Aatıf ve Dirar da tutuk olunca bütün gol umudumuz Giuliano'nun sihirli ayaklarına kalmıştı. O da son dönemde yükselen formu nedeniyle sürekli markaj altındaydı ve bir türlü etkili olamadı.

İkinci yarıda işler aynı şekilde devam ederken Soldado tecrübesini konuşturdu ve iyi pozisyon alarak Fenerbahçe'nin rakip ceza sahasında 4. kere topla buluştuğu anda takımına penaltı kazandırdı. Giuliano temiz bir vuruşla topu ağlara gönderdi ve kalan 25 dakikanın kaderi belli oldu. Normalde bu süreyi bizi kanser edecek 4 pozisyon ve ağlarımızda gördüğümüz bir golle tamamlardık ancak 87'deki bir şut haricinde endişeye mahal vermeden tamamladık. Maçın sonlarına doğru farkı arttıracak bir kaç pozisyon yakalasak da iyi savunma ile bunları aramadan maçı bitirebildik.

Volkan Demirel : (8/10) Kalesinde güven verdi, kaleyi bulan 2 şutta da başarılıydı.

Şener Özbayraklı : (6/10) Geçtiğimiz haftaki formu yoktu, hücuma fazla destek veremedi ancak rakibin etkili sol beki Aziz Behich'i durdurmak konusunda görevini yaptı. Kaptırdığı bir top maçın başında gol yememize sebep olacaktı az kalsın.

Roman Neustadter : (7/10) Etliye sütlüye dokunmadan tamamladı maçı. Hata da yapmadı, oyuna ciddi bir katkısı da olmadı.

Martin Skrtel : (6/10) Gereksiz bir sarı kart gördü rakip kaleciye engel olduğu için. Savunmada görevini yerine getirdi, hava toplarında geçit vermedi.

İsmail Köybaşı : (6/10) O da günün etkisizleri arasındaydı. Bir kaç kere yaptığı bindirmeleri isabetsiz ortalarla sonlandırdı.

Mehmet Topal : (5/10) Çok sayıda top kaybı yaptı, oynadığı topların %90'ı yana ve geriyeydi.

Josef Souza : (6/10) Orta sahada mücadele eder göründü ancak hücuma hiç katılmadı.

Nabil Dirar : (6/10) Takımı ileri taşıyan sayılı oyunculardan biri ancak bugün tutuk günündeydi, kritik top kayıpları yaptı. Hücumda genel olarak etkisizdi ancak penaltı pozisyonunda ortayı yaparak artı puan kazandı.

Giuliano : (9/10) İki zorlu deplasmanda iki golle bize 6 puan getirdi tek başına. Formunun zirvesinde bu aralar, muazzam oynuyor nazar değmesin. Geçici olarak ikinciliği getirdi, sıra liderlikte!

Aatıf Chahechouhe : (6/10) Bal yapmayan arı modunda devam ediyor. Valbuena'dan fazla mücadele ettiği için sahada ancak Valbuena'nın yarısı kadar katkı vermiyor.

Vincent Janssen : (5/10) İlk yarı boyunca görev aldı ancak etkisizdi. Sakatlığı ciddi değildir umarım.

Roberto Soldado : (8/10) Maçın tek golünün kahramanı. Ancak performansı 45 dakikadan fazlasına yetmiyor. İyi bir yedek olarak devam edecek bu aralar.

Mathieu Valbuena : (7/10) Golü bulduktan sonra top tutarak takımı rahatlatmak adına oyuna girdi ve görevini başarıyla yerine getirdi. Ancak kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaçırdığı gol kendisine yakışmadı.

Oğuz Kağan Güçtekin : (?) Topa değmeden maç bitti.

Aykut Kocaman : (8/10) 4te 4 ile zirveye iyiden iyiye ortak oldu. Çaktırmadan gelip devre arasına lider girebilir. İçeride oynattığı futbol göze hoş geliyor ancak deplasmandaki kısır futbola henüz çare bulamadı. Kazandığımız sürece sorun yok ama Giuliano'nun omzundaki yükü azaltması gerek yavaş yavaş.

Özetle; zor bir deplasmandan daha 3 puanla döndü Fenerbahçe. Hakem hakkında çok şey yazılıp çizildi ancak %100 haklı penaltıyla geldi gol. Suni puan farkı iyice eridi, artık geçici olarak ikinci sıradayız. Kalan iki maçtan da 6 puanla ayrılırsak ilk yarıda üzerimize düşen görevi tamamlamış olacağız. Sonrası devre arasında yapılacak transferlerle şekillenecek. Sek sek sekerek devam Fenerbahçe!!

3 Aralık 2017 Pazar

Adı Giuliano, 27 yaşında, arkadaşları ona Bay GOL diyor

Futbolcu adına manşet atmayı sevmem, zira futbol takım oyunudur. Maçı kazanan da, kaybeden de takımdır. Ancak maça damga vurmanın ötesinde tek başına takımı sırtlayan bir oyuncu istisnayı hak ediyor. Tam adı Giuliano Victor de Paula. Brezilyalılardan alışık olduğumuz Souza'sı eksik. Eksik ama öyle bir top oynuyor ki, şiir gibi dediklerinden..

Rakiplerin birbiriyle oynadığı derbi haftasında kazanmaktan başka çare yoktu. Alınacak galibiyetle suni puan farkı kağıt üzerinde 3e, pratikte 0a inecekti. Fakat önemli eksikler ve rakip Kasımpaşa'nın yükselen formu tedirgin ediyordu bir yandan. Hafta boyu forvette kimin oynayacağı konuşuldu, cezalı Janssen, sakat Fernandao ve Soldado varken forma Robin van Persie'ye gidecek gibiydi. Ama Aykut Kocaman herkesi şaşırtarak 4-6-0 görünümlü 4-4-2 ile çıktı sahaya. Kazanan kadrodan Janssen yerine Alper vardı sadece.

Yurtdışında yaşadığım dönemde maçları malum linkler üzerinden izliyordum ve yayının geriden gelmesine alışmıştım. Ancak bugün hayatımda ilk kez stadda izlediğim bir maçın geriden geldiğine şahit oldum. Adeta Ersun'un, Zico'nun Fenerbahçe'si sahadaydı. Özellikle ilk yarım saatte rakibi boğan, çıkmasına izin vermeyen, Volkan'ın neredeyse kadraja girmediği bir Fenerbahçe izledik. Sadece sahadaki futbol değil, tribünlerdeki 35bin kişi de geçmişten gelmiş gibiydi. Golü de bulunca değmeyin keyfime dedim. Volkan yere yatmadan devre bitiyor derken frikikte barajdan seken topu kalemizde gördük ve devre 1-1 tamamlandı.

Geçmiş maçlarda gördüğümüz üzere golü yedikten sonra tepki vermekte güçlük çekiyoruz, hele ki yedek kulübesinde etkili bir santrafor olmadığını düşününce işler iyice sarpa saracak gibiydi. Hiç öyle olmadı, ikinci yarıda da yayın geçmişten gelmeye devam etti. Hızlı başladığımız ikinci yarıda da golü çabuk bulduk ve rahat futbolla oyun kontrolünü elimizde tutarak 4 golle 3 puana uzandık.

Volkan Demirel : (8/10) Görevini yerine getirdi, golde yapacak bir şeyi yoktu.

Şener Özbayraklı : (8/10) Isla sakatlıktan dönünce formayı geri verir diyordum ama bugün yaptığı 13 bindirme ile formayı bırakmayacağım dedi. Yediğimiz ilk gol öncesi yaptığı hata olmasa macin en iyilerin

Roman Neustadter : (9/10) Yerini gün geçtikçe sağlamlaştırıyor. Savunmada hatasız oynadığı gibi takipçiliği sayesinde kilidi açan golü attı.

Martin Skrtel : (8/10) Hemen her maç kalemizde gol görüyoruz ama yediğimizden fazlasını atan hücum hattına çok şey borçlu tüm savunma hattımız. Göze batan bir hatası olmasa da gol yemeyen bir savunma görmek istiyorum artık.

İsmail Köybaşı : (7/10) Sol açıkta Valbuena'nın olmaması sayesinde formayı kapan İsmail orta karar performansına devam ediyor. Hücuma katkısı fena değil ama bir kaç haftadır takımı yakabilecek pas hataları, top kayıpları yapıyor. Bunlar yarın bir gün canımızı yakabilir.

Mehmet Topal : (7/10) Ozan'ın yükselen performansına karşın 3 haftadır formasını yeniden alan Mehmet Topal eski günlerinden uzakta, takımın zayıf halkalarından birisi maalesef. Savunma anlamında hocanın istediklerini yerine getiriyor olsa da ileriye yardımı yetersiz.

Josef Souza : (7/10) Tek ön libero oynadığı maçlarda maçın yıldızı olurken çift ön liberoda kayboluyor. Hücumu neredeyse hiç düşünmedi.

Nabil Dirar : (9/10) Forvetsiz sahaya çıktığımız karşılaşmada topu nasıl ileri taşıyacağız diye düşünürken Dirar bugün bütün yükü üzerine aldı adeta. Sağ kanatta Şener ve Giuliano ile kurduğu üçgenler sayesinde 2 asistle maçın yıldızlarından biri oldu.

Giuliano : (10/10) Yazının ve maçın  kahramanı. Nasıl olmasın ki? 2 gol, 47 isabetli pas, hatta 87. dakikada rakip sağ beki kovalamak.. Forvet arkasına koy oynar, sol açığa geç dersin oynar, gol bölgelerine girer, attıkça takımı sırtlar götürür. Helal olsun sana Giuliano. 2018 Rusya seni bekliyor.

Aatıf Chahechouhe : (7/10) Bir başka zayıf halka da Aatıf. Kanat oyuncusundan beklenen savunma katkısını fazlasıyla veriyor, ama işin hücum yanı pek öyle değil. Çok koşuyor gibi görünse de verimliliği çok düşük.

Alper Potuk : (8/10) Bu sezon ileri uçta oynayan oyuncularımızdan skor katkısı kısıtlı düzeyde ancak arkadaki üçlüyü iyi besliyor. Alper de forvet arkası oynadığı maçlarda 5 gol buldu bu sezon lig ve kupada, forvette oynadığı bu maçta da golü bulabilirdi ancak şans ve golcülük becerisi yanında değildi.

Mathieu Valbuena : (8/10) Takımın en çok isteyen oyuncusu hep Valbuena. Girdikten sonra 2 gole katkıda bulunacağını düşünüyordum ama 1 gol atmakla yetindi. Haftaya kendisini sol açıkta görmeyi diliyorum.

Mauricio Isla : (7/10) Sakatlık sonrası kısa da olsa forma şansı bulması olumluydu. Haftaya yerini alır ve bıraktığı yerden devam eder umarım.

Oğuz Kağan Güçtekin : (7/10) Takımın geleceği bu çocuk, sezon boyu şans verip kazanmak gerek.

Aykut Kocaman : (9/10) Forvet tercihi tartışılır olsa da kazandığı için sonuna kadar haklı. Rakibi iyi analiz etmiş, kanatlardaki üçgenlerle boş alanlar yakalayıp goller buldu. Gerekeni yapacağım dedikten sonra 4te 4 ile devam ediyor. Bir kaç galibiyet daha alırsa liderlik koltuğuna oturur.

Özetle; Giuliano gibi bir futbolcun varsa yediğin golden korkma! Doğru pozisyonda oynayınca kalitesini sahaya yansıttı ve takımı yeniden zirveye ortak hale getirdi. Stadyumdaki 35bin taraftarın desteğini arkasına aldıkça bu takım daha da yukarı gider. Yeter ki okyanusları geçerken derede boğulmayalım!

26 Kasım 2017 Pazar

Atan ve Tutan

Fenerbahçe bu sene ne çektiyse atan ve tutandan çekti. Sezon başı atamayan yüzünden Avrupa'dan elendi, sezonun devamında tutamayan yüzünden son dakikalarda 5 puan kaybetti. Tabii olayı 2 oyuncuya bağlamak doğru değil, golü atan da takım, golü yiyen de.. 

Kayseri ve Osmanlıspor maçlarının son dakikalarında kaybedilen 4 puandan sonra yazı yazma işini askıya almıştım, geçen haftaki galibiyeti yeterli görmeyip Antalya deplasmanını bekleyeyim dedim kendi kendime. Bugün elde ettiğimiz galibiyetten sonra yazmamak olmaz. Aykut Kocaman puan farkı suni dedikten sonra 6 puan kaybetti, rakiplerden Galatasaray 8 puan kaybederken Beşiktaş 11 puanla zirve yarışında ağır yara aldı. Haklıydı Aykut Kocaman, ama beklenmedik puan kayıpları hesapları karıştırdı. Zirvenin 2 puan gerisinde olmamız gerekirken 6 puan geriden vasat bir 13 hafta ile ilk yarının sonuna yaklaşıyoruz.

Önümüzdeki hafta derbi var, o yüzden bugün kazanıp derbi öncesi elimizi rahatlatmak önemliydi. Rakip Antalyaspor kaliteli ayaklara sahip hücum hattıyla içeride etkili bir takımdı. Bizde ise kritik eksikler dikkat çekiyordu. Kaleye bolca şut atarak başladık, sanki Aykut Kocaman nereden görürseniz vurun demişti, özellikle de Janssen'e. Buna karşılık savunmada ciddi açık vermiyorduk çift ön liberolu sistem sayesinde. 

Devre arasına 0-0 gireceğiz galiba derken Giuliano ne kadar zeki bir futbolcu olduğunu ve kendi hareketleri kadar rakibini iyi analiz ettiğini gösterdi. Sağ kanatta aldığı topla önce Diego'dan şık bir çalımla sıyrıldı. 4 savunmacıya karşı 2 hücum oyuncusuyla çıktığımız kontra atakta Vincent Janssen ile yaptığı verkaç sonucu muazzam bir vücut çalımı ile yine Diego'dan sıyrıldı. Aslında sıyrıldığı anda golü atmıştı, ki ben de o anda gol dedim tahmin edeceğiniz üzere :) Direk dibine şık vuruşu Giuliano'nun neden Brezilya milli takımında oynadığını gösterir nitelikteydi.

Golden sonraki uzatma dakikaları ikinci yarının bir özeti gibiydi. Antalyaspor yüklendi, Fenerbahçe bocaladı ama Volkan kalesinde devleşti. Öne geçtikten sonra puan kaybettiğimiz maçlar gözümün önüne geldi maç boyu ama Volkan bugün gol yemeyeceğim diyerek sahaya çıkmıştı adeta. Özellikle Etoo ve Nasri'nin vuruşlarında tam olması gereken yerdeydi. Valbuena sakatlıktan çıktığı için kondisyon durumunu en iyi Aykut Kocaman bilir tabii ancak oyuna daha erken dahil olsa ileride daha çok top tutmamızı sağlayabilirdi. Aynı şekilde Mehmet Ekici de buna katkı sağlayabilirdi ancak Roberto Soldado'nun beklenmedik sakatlığı planları değiştirdi. Önümüzdeki hafta Vincent Janssen'in cezalı, Roberto Soldado'nun sakat olması sonucu Robin van Persie'ye gün doğdu. Önce hafta içinde Adana Demirspor'a karşı, sonra hafta sonunda Kasımpaşa'ya karşı gol yükünü çekmesini bekleyeceğiz.

Volkan Demirel : (9/10) Bugün tutan klasmanında maçın adamıydı. Yedekten döndükten sonra performansı giderek iyileşiyor.

Şener Özbayraklı : (6/10) Mauricio Isla ile arasında dağlar kadar fark var. Sağ kanatta ne yapacağını kendi de bilmeden oynuyor. Bugün savunmadaki hataları, hücumdaki etkisizliği ile yedeklikten öteye gidemez.

Roman Neustadter : (8/10) İlginç bir şekilde Neto yedek kulübesindeyken sahadaydı bugün. Aykut Kocaman kendisinin topla oyununa güveniyor sanırım. Bugün savunma anlamında da ciddi bir hata yapmadan tamamladı maçı.

Martin Skrtel : (8/10) Eto'o'yu durdurma konusunda etkiliydi. Zaten Eto'o'yu durdurmak Antalya'yı durdurmak demek olduğu için savunma hattının işini kolaylaştırdı. Rakibin uzun oynadığı tüm topları rahatlıkla uzaklaştırdı.

İsmail Köybaşı : (6/10) Maça iyi başladı, Janssen'e güzel de bir asist yaptı ama Janssen pozisyonu harcadı. Sol beke Isla kalitesinde bir bek lazım, Hasan Ali ve İsmail ancak yedek olabilirler.

Mehmet Topal : (7/10) Son haftalardaki ayrılacak yönündeki söylentilere karşın formasını kapan Mehmet Topal bugün de çift ön liberonun parçası olarak sahadaydı. Kesiciliği yine iyiydi ancak topu oyuna sokması giderek kötüleşiyor.

Josef Souza : (6/10) Sistemin 4-3-2-1'den 4-2-3-1'e dönmesi sonrası performansı düşüşte. Tek ön libero oynarken yakaladığı etkinliği çift ön liberoda sağlayamıyor. Takım kazandıkça sistem değişikliği olası görünmediği için performansı böyle devam edecek gibi.

Nabil Dirar : (7/10) O da sistem değişikliğinden olumsuz etkilenenlerden. Sağ açık oynayınca topla daha az buluşuyor ve etkinliği düşüyor. Yine de golden öncesi pası ve hızlı hücumu başlatması olumluydu.

Giuliano : (9/10) Maça çok kötü başlayıp bolca top kaybı yapmasına rağmen zekası ve bitiriciliğinin ürünü olan bir golle takımına bu kritik haftada 3 puanı getirdi. Valbuena ve Janssen ile kurduğu üçgenler önümüzdeki hafta da devam eder umarım.

Aatıf Chahechouhe : (5/10) Maçın en etkisizlerindendi. Fenerbahçe kalibresinde değil maalesef. Maçın başında yakaladığı 2 pozisyonda pas vermesi gerekirken şutu tercih ederek bunu gösterdi.

Vincent Janssen : (8/10) Gol bulamamış olmasına rağmen takımın iyilerindendi bugün. Sadece önü kapalıyken attığı şutların öncesinde bir çalım denese daha net şut açıları yakalayabilir diye düşünüyorum. Önümüzdeki hafta eksikliğini aramayız umarım.

Roberto Soldado : (?) Oyuna girmesiyle çıkması bir oldu. Oynadığı 9 dakika içerisinde 4 kere topla buluşmuş, geçen sene Robin van Persie'nin bu rakamı 45 dakikada yakalayamadığı maçlar olduğunu hatırlatalım. Sakatlığı ciddi değildir umarım, kendisinin golcülüğüne ihtiyacımız olacak.

Mathieu Valbuena : (7/10) Bücürün dönmesi takım adına sevindirici. Maçın sonlarında Josef'in bencilliği olmasa bir gol de bulabilirdi. Önümüzdeki hafta sol kanatta yerini alacaktır.

Alper Potuk : (?) Laf olsun diye oyuna dahil oldu, şu aralar kafası futboldan başka şeylerle meşgul görünüyor zaten.

Aykut Kocaman : (8/10) Kazanan takımı bozmayarak doğru bir iş yaptı. Rakibi bu kez iyi analiz etmişti ancak Volkan'ın üst düzey performansı olmasa bir Osmanlı kabusu daha yaşayabilirdik. Golü erken bulduğumuz zaman hep bu sıkıntıyı yaşıyoruz, golü bulamazsak (ki bu sezon pek yaşamadık) bu sefer ayrı dertler başlıyor. Bir ortası yok yani bu işin. Takıma 1-0'ın nasıl oynanacağını öğretmesi gerek.

Özetle; Giuliano attı, Volkan tuttu, Fenerbahçe 3 puanı aldı. Futbol olarak sahada halen beklenen işler yok belki ama rakibi iyi durdurduğumuz bir gündü. Skor odaklı futbol ile 1-0'ı yakaladıktan sonra hadi maç bitsin diye bekliyoruz. Taraftarın beklediği 2-3-4 gol beklentisi ile sahadaki futbol örtüşmüyor. Çekirge bugün sıçradı ancak Osmanlı ve Kayseri maçlarında olduğu gibi yol kazaları da yaşanabilir. Önümüzdeki hafta önce derbiden çıkacak sonucu görüp sonra Kasımpaşa galibiyeti ile ligde hedeflediğimiz noktalara biraz daha yaklaşabiliriz.

22 Ekim 2017 Pazar

Futbolu Gol Atan Kazanır

Yıllar evvel bir maç önü.. Spiker yakaladığı oyuncuyla röportaj yapıyor. Sıra Hami Mandıralı'da, ağzından o muhteşem sözcükler dökülüyor : "Futbolu gol atan kazanır!" 2 yaşından büyük tüm futbol camiasının dalga mı geçiyorsun diyeceği bu sözün ardında büyük bir felsefe gizli aslında. Kazanmak için gol yememek yetmez diyor, gol de atmak lazım. Bu laf sevgili mesai komşum Levent ile aramızda gırgır konusudur, ancak bu sezon önemi bir başka. Sezon başından bu yana oynanan 80 maçta ilk kez bir mücadele golsüz sonuçlandı. Ligimiz adına bir rekor bu muhtemelen, seyir zevki yüksek bir lig yaşıyoruz bu sene gerçekten.

Maç öncesi durumlara bakıldığında daha önce pek rastlamadığımız bir tablo vardı. Galatasaray lige süper giriş yapmış ve açık ara ligde liderdi. Fenerbahçe ise 8 puan geride, oyununu halen tutturamamış bir takım görüntüsündeydi. Neredeyse tüm istatistikler Galatasaray galibiyetine işaret ediyordu, hatta İddaa bile Galatasaray galibiyetine verdiği oranı düşürmüştü. Maçtan 1 saat önce açıklanan kadrolarda 2 sürpriz vardı, kalan 10 oyuncuyu herkes ezbere sayıyordu zaten. Galatasaray cephesinde Denayer'in merkezde oynadığı üçlü savunma, Fenerbahçe cephesinde ise cezası biten Skrtel yerine görev yapan Neustadter sürpriz sayılacak cinstendi. Aykut Kocaman maç öncesi stoper tercihini Neustadter'in yükselen formuna bağlıyordu.

Beklendiği üzere maça hızlı başlayan Galatasaray oldu ve 40 dakika boyunca Fenerbahçe sahasını abluka altına aldı. Bir pozisyonda Gomis'in bireysel becerisi ile gole yaklaştı ancak maçın en iyisi Kameni gole izin vermedi. İlk yarının sonlarında Fenerbahçe iki pozisyonda gole yaklaştı ancak Giuliano ve Janssen topu filelere gönderemedi. Fenerbahçe ilk yarı boyunca oyunu kendi sahasında kabullendi ve kontra ataklarla gol aradı. Duran toplarda ise Galatasaray savunması hiç izin vermedi. Tudor'un kadro tercihi ise Serdar Aziz'in sakatlığı ile bozuldu ve yerine giren Latovlevici ile 4-2-3-1'e dönmek zorunda kaldı. (Maç sonrası basın toplantısında maça tek bir düzenle hazırlandığını söyleyerek sakatlık sonrası takımın durağanlaştığını ifade etti ve eksi puanı da hak etti.)

İkinci yarıda maç nispeten ortadaydı, Galatasaray ilk yarıda gol bulmak için enerjisinin çoğunu harcayınca Fenerbahçe daha fazla alan bulmaya başladı. İşler Aykut Kocaman'ın istediği gibi gidiyordu aslında. Maç sonunda aradaki puan farkının 11-8-5 olma durumları arasında 5 ideal görünse de 8 de kabul edilebilir seviyeydi. Belhanda'nın penaltı koparmak için kendini Kameni'ye takmasıyla Galatasaray 10 kişi kalınca son 15 dakika oyun tamamen Fenerbahçe hakimiyetine geçti ancak Valbuena'nın kenarda olması Galatasaray'ın lehine oldu ve maç golsüz sona erdi.

Bu sonuçla Fenerbahçe 23 Nisan 2017'deki Galatasaray maçından bu yana süre gelen gol yeme serisini bu maçta bozdu. Galatasaray ise 24 Mayıs 2015'ten bu yana derbilerde gol atamama ve kazanamama istatistiğini sürdürdü. Tartışmalı bir kaç pozisyonu değerlendirecek olursak Janssen'in maçın başında Serdar Aziz'den top çaldığı pozisyon fauldü ancak 2 sene önce derbide benzer pozisyonda Emenike'ye çalınmayan penaltı ve Chedjou'ya çıkmayan kırmızı kartla aynı pozisyondu. İki takım adına da kafalardan sekip ele gelen toplarda penaltı çalınmaması doğruydu. Denayer'in hızlı hücumda Janssen'e yaptığı faul sarı yerine kırmızı kart olmalıydı. Hasan Ali'nin pozisyonunda elin pozisyonu doğaldı, yan hakem de pozisyonu böyle yorumladığı için kafasına su şişesi yedi.

Carlos Kameni : (9/10) Maçın yıldızı. Evet, iki net pozisyonu çıkaran kaleci maçın yıldızı oluyor. Kalenin artık kendine ait olduğunu hissedince özgüveni de arttı ve Gomis ve Tolga'nın pozisyonlarında kalesini bu sezon ilk kez gole kapattı.

Mauricio Isla : (6/10) Deplasmanda oynanan derbi olması nedeniyle savunma performansı daha ön plandaydı, rakip 10 kişi kaldıktan sonra bindirmeler yapsa bile tehlike yaratamadı.

Roman Neustadter : (5/10) Sürpriz bir şekilde kadroda yer buldu. Gomis'in pozisyonunda olmayacak bir çalım yedi ancak Kameni onu kurtardı.

Luis Neto : (6/10) Kesiciliği iyiydi ancak ilk zamanlama hatasında sarı kartı gördü. İşin kötü yanı maç içinde bu tarz harekeleri yapmaya çok müsait bir oyuncu, neyse ki bugün sahada kalabildi.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Onun da temel görevi geri dönüşü zayıf olan Valbuena'nın arkasını kapatmaktı. Hücum bindirmeleri her zamanki gibi etkisizdi.

Nabil Dirar : (5/10) Orta sahanın en çok koşanlarındandı ancak orta üçlüde göstermesi gereken kaliteyi gösteremedi ve hücumda etkisiz kaldı.

Josef Souza : (7/10) Ön liberonun yeni hakimi yine iyi bir maç çıkardı. Gomis'e asist yapması muhtemel forvet arkası oyuncularını iyi kilitledi.

Ozan Tufan : (5/10) Mental olarak maça kendini hazırlayamamış gibiydi. İlk yarı çok tutuktu, ikinci yarı daha fazla mücadele etti ama mevcut çizgisinin altındaydı.

Giuliano : (4/10) O da maç içinde kaybolup gitti. Tabii deplasmanda oynanan derbide büyük işler yapmasını beklemek de doğru değil ancak Janssen ile yaptığı bir verkaç dışında sahada yok gibiydi.

Mathieu Valbuena : (5/10) Süper bücür yine çok aradı, uğraştı ancak takımını gole taşıyamadı. Duran toplarda daha iyi ortalar yapmasını beklerdim.

Vincent Janssen : (3/10) Fenerbahçe adına iki net pozisyona giren forvet oyuncusu maalesef ikisinde de kaleyi bulamadı. Hal böyle olunca 1 puandan fazlası hayaldi.

Roberto Soldado : (5/10) Son 20 dakika oyunda olmasına rağmen topla tehlikeli bölgede hiç buluşamadı.

Alper Potuk : (3/10) Kenardan gelince çok etkisiz kalıyor, kendini maça mental olarak hazırlayamamasına bağlıyorum.

Aykut Kocaman : (7/10) Fenerbahçe son 15 dakikada golü bulsa yazının başlığı "Aykut Kocaman'ın Hayali" olacaktı ancak gol gelmeyince işler değişti. Sahaya sürdüğü kadro bir eksikle doğruydu, Janssen tercihinde haklıydı. Kırmızı karttan sonra değişikliği daha erken yapabilirdi. Gomis'i durdurmak üzerine kurduğu sistem iyi işledi ancak hücum verimliliği galibiyet için yeterli değildi.

Özetle; bir derbi daha fare doğurdu. Galatasaray ilk kez gol atamazken, Fenerbahçe ilk kez gol yemedi. Gol çıkmayan derbinin kazananı (eğer yarın kazanırsa) Beşiktaş oldu. Bu maçla Fenerbahçe ligin üst yarısında yer alan takımlarla maçlarının büyük kısmını tamamlarken Galatasaray zorlu serisine fireyle başladı. Tolunay Kafkas hocalık yapmadığına göre ligin ilk 0-0 biten maçının Aykut Kocaman'ın takımından gelmesi şaşırtıcı değil. Haftaya iki takım da kaldığı yerden devam eder diye düşünüyorum.

15 Ekim 2017 Pazar

Sınava Hazırlık

Milli maç arasında yaşadığımız hüzün sonrası lige dönüş maçında rakip Malatyaspor'du. Evkur'muş, Yeni'ymiş, sevmiyorum böyle ön ekleri. Maalesef endüstriyel futbolun hayatımıza kattığı yeniliklerden biri ama onlar benim için hep Malatyaspor. Lig arasına girmeden önce Galatasaray rahat pozisyonda liderliği almıştı, üzerine bu hafta Beşiktaş mağlup olunca en yakın rakiple fark 6, ezeli rakiplerleyse 8-11 puana çıkmıştı. Bu yüzden önümüzdeki haftaki derbi öncesi galibiyet şarttı Fenerbahçe için.

Aykut Kocaman forvet tercihi dışında eldekilerin en iyisiyle sahadaydı. Skrtel ve Mehmet Ekici sakatlıkları nedeniyle kadroda yoktu. İlginç tercih ise milli ara öncesi aranan kan denilen Vincent Janssen yedekken Roberto Soldado ilk 11'deydi. Maç öncesi Aykut Kocaman milli maç arasında iyi çalışan Soldado'yu ödüllendirdiğini söylüyordu.

Maçı üç bölümde değerlendirmek lazım :

1 - Fişek gibi girilen ve 2 gol bulunan ilk 10 dakika
2 - Gol arama arzusunun devam ettiği ve farkın üçe çıktığı 55 dakika
3 - Golü yedikten sonra aman kaza çıkmasın diye geçen 25 dakika

Birinci bölümü son 15 senede bir kaç kere gördüm sadece. Fenerbahçe maça böyle hızlı başlamaz, topu alır, rakibi tartar, yavaş yavaş yüklenir. Zira geride kalan 7 maçta sadece bir kere ilk 15 dakika içinde gol bulabilmişiz. Bu maç ise bildiklerimizi unutturdu. Coşku ve ileride baskıyla başladık ve hızlı bir akın sonucu ceza sahası içinde 5 Fenerbahçeli varken golü Ozan Tufan'la bulduk. İlk gol yetmemiş olacak ki 74 saniye sonra bir kez daha topu kapıp savunmayı eksik yakaladık ve Giuliano ile farkı ikiye çıkardık.

İlk bölümün ardından Malatyaspor şoktan biraz olsun çıktı, bir kaç pozisyona girdi. Fenerbahçe ise oyunun hakimi olarak gol pozisyonlarına devam ediyordu. Yine organize gelişen bir hücum sonrası top Hasan Ali'nin önünde kaldı ve o da 16 Aralık 2012 tarihinden bu yana sadece yürümek için kullandığı muhteşem sağ ayağıyla muhteşem bir gol attı ve maç resmen sona erdi. İkinci bölümün sonunu ise Adem Büyük'ün solosuna eşlik eden üç Fenerbahçeli imza attı ve skor 3-1'e geldi.

Üçüncü bölümde ise Malatyaspor acaba bir gol daha bulur muyum derken Fenerbahçe oyunu rölantiye aldı, yedekler oyuna girdikçe hücum etkinliği ikinci plana düştü ve maç 3-1 sona erdi. Bu maçta mikrofon yine bizim evdeydi, ilk golde Dirar rakibinden sıyrılınca, ikinci golde ise Soldado topu kapınca gol geliyor dedim ve sağ olsun oyuncular beni haksız çıkarmadılar. Yanıldığım nokta, maç 2-0 olunca 6-0 biter şeklinde görüş beyan ettim ama Fernandao'nun boş kaleye kaçırdığı top ve direkten dönen 2 şut beni haksız çıkardı.

Carlos Kameni : (7/10) 14 maçtır gol yiyen Fenerbahçe'nin kalesini 4 maçtır koruyor ve rekorda o da pay sahibi oldu. Golde kabahati olmasa da yaptığı hatalı bir kaç çıkış notunu düşürdü. Yine de Volkan Demirel'in bir adım önünde.

Mauricio Isla : (8/10) Milli maç arası için 15.000 km yolculuktan sonra bıraktığı yerden devam etti. Pas hatası yapmadan neredeyse her topu ileri oynadı. Van der Wiel ve Şener'den sonra çölde bir vaha gibi.

Roman Neustadter : (7/10) Ayağına hakim olması en büyük özelliği. Mücadele konusunda stoperlerimiz arasında en son sırada ancak bugün rakip santrafor kaybolduğu için pas trafiğinde rahatlıkla görevini yaptı. Yediğimiz golde ise ayakta kalması gerekirdi.

Luis Neto : (8/10) Hatasız top oynadı ama böyle devam ederse Türkiye'de top oynatmazlar. Rakibe biraz ağır "tatlı-sert" müdahalelerde bulunuyor, deplasmanda hakemler gözünün yaşına bakmayıp kartı çıkarırlar.

Hasan Ali Kaldırım : (8/10) İstatistik tablosunda adı yazıyor uzun bir aradan sonra, olabilecek en iyi performansı bu zaten. Karşısında eskilerin depar uzmanı İssiar Dia varken geçit vermedi.

Josef Souza : (7/10) İlk 45 dakika muazzam bir kesicilik yaptı, ikinci yarıyı biraz daha rölantide geçirdi. Önümüzdeki hafta kendisine çok büyük iş düşecek.

Nabil Dirar : (8/10) Sakatlıktan sonra iyi bir dönüş yaptı, üç golün ikisinde pozisyonun içindeydi. Mehmet Ekici döndükten sonra ciddi bir rekabet olacak aralarında.

Ozan Tufan : (9/10) Maçın en iyilerindendi. Sadece açılış golünü attığı için değil, dakika henüz 17 iken ceza sahası içinden kaleyi bulan 3 isabetli şutu vardı. Zamanında çok kızmış olsak da ideal bir 8 numara olmaya doğru ilerliyor.

Giuliano : (9/10) Tek top uzmanı, rakibin golüne kadar çok etkiliydi ve özlem duyduğu golünü de buldu. Hücum hattının uyumu arttıkça çok daha keyifle izleyeceğiz tek toplarını.

Mathieu Valbuena : (8/10) Hücumun organizatörü bugün yine skora gereken katkıyı yaptı. Akıl dolu vuruşu direkte patladı. Hep arıyor, hiç bırakmıyor mücadeleyi. Önümüzdeki hafta hücum kadar savunmaya da katkı yapması gerekecek.

Roberto Soldado : (7/10) Takımın 3 gol bulduğu maçta ne gol ne asist yapmış olmasına rağmen çıkarken tribünler tarafından alkışlandı. Bunun en önemli sebebi üçüncü bölgedeki pas trafiğine yaptığı olumlu katkıydı. Halen ideal forvet oyuncusunu yakalayabilmiş değiliz, Soldado'nun şansı devam ediyor.

Jose Fernandao : (6/10) Sakatlıktan sonra sahalara döndü ancak form grafiği henüz yeterli değil. Girdiği tek pozisyonda da aklı golü attı ancak bedeni aynı şeyi yapamadı. Zamanla yedekten gelip gollerle katkı sağlayacak.

Vincent Janssen : (6/10) Milli maç arasından yedek olarak döndü şaşırtıcı şekilde. Performansını yükseltmesi lazım.

Şener Özbayraklı : (5/10) Topla buluştuğu akılda kalan tek pozisyonda ezbere orta yaparak topu kaleciye nişanladı. Başka söze ne hacet..

Aykut Kocaman : (8/10) Savunma oynatıyor denen Aykut Kocaman'ın takımı 14 maçtır gol yiyor, ligin en çok gol yiyen 10. takımı. Atılan gollerde ise en çok gol atan 2. takım konumunda. Hücum performansımız nazar değmesin dedirtecek cinsten. Böyle devam Aykut Hoca, aman dikkat! Haftaya galibiyeti alırsan bu ligi götürürsün, beraberlikte işini zora sokarsın, mağlubiyette ise havlunu atarsın.

Özetle; sezon öncesi karşısına 3 puan yazılan karşılaşmadan 3 golle 3 puanla ayrıldık. Asıl önemli olan gelecek hafta 3 puanı alabilmek. Kazanma azmini bu haftaki kadar yoğun bir şekilde sahaya yansıtırsak bir şansımız olabilir. Geçtiğimiz 8 haftadaki puan kayıplarını telafi etmenin ilk adımı deplasmanda Galatasaray'ı yenmekten geçiyor. Aykut Kocaman; asıl sınavın şimdi başlıyor.

29 Eylül 2017 Cuma

"Çatır Çatır" Mağlubiyet

Eylül ayının sondan bir önceki günündeyiz. Yani geçen sezon biteli 119, Aykut Kocaman göreve geleli 106, bu sezon başlayalı 48 gün olmuş. Transferler mayısta bitecek söylemlerinin üzerinden 154, Vardar hezimetinin üzerinden 36, "çatır çatır" Beşiktaş galibiyetinin üzerindense 6 gün geçmiş. Bunca zaman geçmiş ancak bu takım halen inişli çıkışlı grafiği bozup yükselişe geçememiş, bir hafta saman alevi, ertesi hafta hayal kırıklığına dönüşür olmuş.

Akhisar bu sezon lige iyi başlangıç yapan ekiplerden, iç sahada 3 maçta 3 galibiyeti cebe koymuşlar. Alışageldiğimiz Anadolu takımı zihniyetinden farklı olarak topa hakim olma, pas yapma ve sahaya yerleşme konusunda epey yol kat etmişler. (Tebrikler Okan Buruk!) Fenerbahçe için oldukça ters bir rakipti ve gerçekten de ters bir rakip olduğunu gösterdiler aldıkları 1-0'lık galibiyetle.

Beşiktaş maçında kritik oyuncularını kaybetti Aykut Kocaman. Geriden oyun kurabilen Neto ve orta sahanın dinamosu Josef cezalıydı. Skrtel'in durumu belirsizdi ancak maç öncesi ilk 11de olacağı açıklandı. Mehmet Topal ise Josef'in yerine ön liberodaydı. Maça alıştığımız düzenle bolca pas yaparak başladı Fenerbahçe, ilk 10 dakika daha etkin görünse de gol pozisyonlarından oldukça uzaktaydı. İlk yarının son 30 dakikası tam bir uyku moduydu, iki takım da bu sürede rakip kalede etkili olamadılar.

İkinci yarıda Akhisar santrafor değişikliğiyle başladı. Aykut Kocaman ise gidişattan memnun olacak ki bir değişiklik yapmadı. 60. dakikada orta sahada kaptırılan top, formsuz Skrtel'in rakibine fazla alan vermesi ve Kameni'nin hatalı pozisyonu ile birleşince Akhisar 1-0 öne geçti. Zaten 1-0 öne geçenin kazanacağı bir maçtı ve kazanan da Akhisar oldu. Golden sonra bir pozisyonda daha Kameni'yi zorladılar ancak fazlasını atmaya istekleri yoktu zaten. Fenerbahçe ise yediği gol sonrası kalan 30 dakikayı lehine çevirebilecek en ufak bir sinyal bile vermedi ve milli maç arasına moralsiz girdi.

Carlos Kameni : (3/10) Vasatın bir tık üzeri bir kaleci ancak Fenerbahçe için kalesi her daim emin ellerde (Engin, Rüştü, Volkan) olan bir takım için yeterli değil. Gol pozisyonunda hatalıydı, rakip Skrtel'in müdahale alanı içinde olduğundan dar açıdaki rakibe karşı çizgide kalmalıydı.

Mauricio Isla : (6/10) Günün başarısızları arasından sıyrılan tek isimdi. Kanadını iyi savundu, ters kademeye girdi, atak olgunlaştıran paslar verdi. Hücumda etkili olabilmesi için kısıtlı bireysel yeteneğine destek olmak amacıyla mutlaka yanına birinin yaklaşması gerekiyor.

Roman Neustadter : (5/10) İdare eder bir maç oynadı ama hepsi o kadar. Hata yaptı mı, hayır! Ama Fenerbahçe stoperinin sadece hatasız oynaması bir başarı kriteri olmamalı.

Martin Skrtel : (2/10) Sakatlıktan formsuz döndü ve mağlubiyetin baş sorumlusu oldu. Gördüğü iki sarı kart da formsuzluğunun bedeliydi.

Hasan Ali Kaldırım : (4/10) Vasatın altı bir performansla maçı tamamladı. Hücumda Valbuena'ya verdiği destek sıfır düzeyinde. Bindirme yapınca Valbuena pası veriyor ancak henüz pozisyon alamadan top tekrar kendisine atılınca rakibin baskısı altında kalıyor. Hasan'ın hiç pozisyon almak ya da rakibi ekarte edecek şekilde topu kontrol etmek gibi dertleri yok tabii ki.

Mehmet Topal : (2/10) Olmuyor be Mehmet, yıllarca örümcek dedik, ön liberoların kralı dedik ama senin devrin dolmuş. Mecburiyetten oynadığın şu maçta bile takımın oyun kurma düzenini bozmayı başarıyorsun. Biz daha fazla ileri oynayan oyuncu ararken sen hala stoperlerin arasına gömülüyorsun. Golde topu kaptırarak pozisyonu başlatan oyuncu olduğunu da ekleyelim.

Mehmet Ekici : (5/10) Sağ iç mevkiine giderek ısınıyor ancak uzun süreli sakatlık sonrası kondisyon eksikliği var. Bunu gidermek için milli maç arasını verimli kullanır umarım. Maç içinde isabetli tek şutumuzun sahibi.

Ozan Tufan : (5/10) Beşiktaş maçındaki motive görüntüsünden sonra bu maçta saklanmayı tercih etti.

Giuliano : (3/10) Maçın başındaki şutunu görmesem bu maç neden oynamadı acaba diye sorardım. Geleli bir aya yakın süre oldu ve artık Valbuena gibi etkinliği hissettirmeli.

Mathieu Valbuena : (4/10) İlk 4 hafta takımın tek hücum opsiyonu olunca rakipler kendisine özel önlem almaya başladılar. Bu sebeple etkinliği azaldı, enerjisini daha verimli kullanmaya çalışmalı. Halen sahada olduğu zaman kazanmayı en çok isteyen oyuncu ancak en doğru kararları verdiğini söylemek zor. Duran topları Mehmet Ekici ile paylaşmaya başlamalı.

Vincent Janssen : (2/10) Son iki haftanın kahramanı bu hafta yokları oynadı. Oynadığı 72 dakikalık sürede ceza sahası içinde topla buluşamadı. Durum böyle olunca Fenerbahçe ceza sahasına giremedi ve tek gol şansı uzaktan şutlar ve duran toplar kaldı geriye.

Alper Potuk : (1/10) Kenarda oturduğu 65 dakika boyunca maçtan başka her şeyle ilgilendi sanırım zira oyuna girdikten sonra ciddi bir konsantrasyon kaybı içindeydi. Ayağına aldığı topları basit şekilde kaptırdı ve tartışmalı sayılacak bir kırmızı kartla oyundan atıldı. Kulübede olsa bile maçı yaşamayı öğrenmeli.

Roberto Soldado : (2/10) Rakibe anlamsız iki faul yapmak dışında bir kafa topunu indirdi oynadığı 25 dakika içerisinde. Tek forvet oynarken kendisinden fazlasını beklemek anlamsız zaten. Asıl soru mağlup durumdayken neden sadece 7 dakika çift forvet oynadığımız.

Aatıf Chahechouhe : (3/10) Maçı yaşamayan isimlerden biri daha. Girer girmez kaptırdığı top az kalsın kalemizde gol oluyordu. Oynadığı 9 maçta 7 kere Akhisar filelerini havalandırmış olması güzel bir raslantıdan öteye gitmedi.

Aykut Kocaman : (1/10) Evet hocam, sana bugün 1 puan veriyorum. Neden mi?
- İlk 45 dakika boyuncu sıkıcı futbolu değiştirmek adına en ufak bir hamle yapmadığın için
- Kalende golü gördükten sonra kalan 25 dakikada rakip kaleciyi bir kere yere yatıracak hücum planın olmadığı için
- Maçtan sonra mağlubiyeti hakeme bağlayıp kötü oyundan hiç bahsetmediğin için
- Bozuk zeminde pas yapacak oyuncuların etkisizliğini hesaplayamayıp Fernandao ile uzun top oynamayı denemediğin için
- Golü yedikten sonra 15 dakika boyunca yardımcılarınla beraber elin çenende oturduğun için
- 2 gole ihtiyacın olan dakikalarda sadece 7 dakika çift forvet oynamayı denediğin için
- Sahanın en kötüleri Giuliano ve Mehmet Topal'ı 90 dakika oyunda tuttuğun için

Liste uzar gider ancak bu takımın geleceğine dair iyi şeyler söyleyebilmek için önce senin bu hataları düzeltmen gerek hocam. Sen kenarda maçı yaşamazsan oyuncuların da sahada kaybolur gider. Takımına sahip çık hocam, hangi şart altında olursa olsun bu takımın sadece 1 isabetli şutla maç bitirmesine izin verme! Bu ligi "çatır çatır" kazanmak istiyorsan ne yapıp edip bu takımı rakip kaleye yakın oynat hocam.

23 Eylül 2017 Cumartesi

Konsantrasyon!

Futbolcular ikiye ayrılır; derbi oynamayı bilenler ve bilmeyenler. Ülkemizde büyük takımlar bir transfer yaptığı zaman ilk derbisinden önce gazeteler geldiği ülkede oynadığı derbilerden bahsederler. Amaç oyuncunun derbi atmosferini kaldırabildiğini göstermektir. Bu oyuncular konsantrasyon seviyelerinin yüksek olması nedeniyle maçı olması gerektiği gibi yaşarlar.

Bugün de konsantre futbolcusu çok olan kazandı. Son zamanlarda izlediğim en ilginç maç oldu, 5 kırmızı kart, 3 gol, 2 penaltı ve tribüne giden 1 teknik adam. Maçı çok sevdiğim eski bir Beşiktaşlı dostumla izledim. Deplasman tribünlerinin dolmasıyla 45bin kişi içindeki tek Beşiktaşlı olmaktan kurtuldu. Maçtan önce bir çok Beşiktaşlı gibi Leipzig maçının "daha" önemli olduğunu düşünüyordu ama Şenol Güneş aynı tongaya düşmeyip ideal 11ini sahaya sürmüştü.

Fenerbahçe ise Aykut Kocaman'ın yeni düzeni 4-3-2-1 ile sahadaydı. Sakat Skrtel yerine Neustadter, Dirar yerine ise Mehmet Ekici vardı. Valbuena'nın geri dönüşlerdeki etkisizliği bu taktiği zorunlu kılıyor ancak Fenerbahçe için biçilmiş kaftan görüntüsünde şimdilik. Maç takımların birbirini test etmesiyle başlarken Fenerbahçe ilk yan ortasında penaltıyı yakaladı. Adriano ve Gökhan Gönül'ün yokluğunda sağ bekte oynayan Gary Medela hava topu mücadelesinde Janssen'i indirdi ve Giuliano Fenerbahçe'yi 1-0 öne geçirdi.

Bu dakikadan sonra Fenerbahçe topun arkasına 8+2 kişiyle geçip kaptığı topları duvar olmaya çalışan Vincent Janssen'e atma taktiğiyle oynadı. Bu plan aynı zamanda Beşiktaş'ın çok formda olan ileri dörtlüsünü başarıyla kilitledi. Babel, Talisman, Cenk ve Quaresma topla her buluştukları anda baskıyla karşılaştılar. İlk rakipten sıyrıldıkları anda ikinci Fenerli basarak topu aldı. Hatta ilk yarının sonlarında "derbi oynamayı bilmeyen" Quaresma sarı kartı varken kaptırdığı topta rakibin bileğine bastı ve takımını 10 kişi bıraktı. Şaşırtıcı değildi bu ancak geçtiğimiz 5 haftada 3 kere kırmızı görmesi gerekirken 6. haftada ilk kırmızısıyla tanıştı.

Eksik kalan rakip karşısında 1-0 önde olan Fenerbahçe artık farka yürür derken Giuliano'nun gereksiz top kaybı sonrası ara pasına hareketlenen Cenk son adam Luis Neto tarafından indirilince sahadaki oyuncu sayıları eşitlendi. Bu kart aynı zamanda umutsuzluk sinyali veren Beşiktaş takımını ve taraftarını uyandırdı. İkinci yarı başlarken soru işareti iki hocanın eksilen bölgeleri nasıl kapatacağıydı. Şenol Güneş sağ kanada Talisca'yı çekerken Aykut Kocaman sürpriz sayılabilecek bir şekilde Giuliano yerine Mehmet Ekici'yi oyundan aldı. Sürprizin büyüğü ise takım sahaya dizilince ortaya çıktı. Stoperde Mehmet Topal değil, Josef Souza vardı. Bu dizilişi daha önce sahada hiç denemeyen Aykut Kocaman olası bir kötü sonuçta zor durumda kalabilirdi, iyi sonuç aldığına göre de hakkını vererek tebrik edelim.

İkinci yarı Fenerbahçe'nin bolca alan kapatıp hızlı akınlar aramasıyla geçerken Beşiktaş ikinci bölgede Oğuzhan - Atiba - Babel üçlüsüyle bolca pas yapsa da Caner'in isabetsiz kanat ortaları sonucu gole gidemedi. Medel'in hücuma katkısının yetersiz kalması nedeniyle Şenol Güneş (belki de ilk başta yapması gerektiği gibi) Atiba'yı sağ beke çekti. Fenerbahçe'nin bir hücumunda Janssen sırtına Tosic'i alıp kaleye yürümeye başladı ve pozisyon elle müdahale sonucu penaltıyla sonuçlandı.İkinci penaltıda Vincent Janssen topun başına geçti ve takımını rahatlattı. Pozisyonda sarı kartı olan Atiba elle müdahale sonucu ikinci sarıdan kırmızı görürken, Tosic'in rakibi formadan çekmek nedeniyle ikinci sarısının es geçildiğini düşünüyorum. Ali Palabıyık'ın Beşiktaş'ın ofsayt diye kesilen gol pozisyonu ve Cenk Tosun'un penaltı pozisyonlarında hatalı kararlar vererek Beşiktaş'ı da oyundan düşürdüğünü söyleyebiliriz.

Fenerbahçe'nin rahatlığı uzun sürmedi, zira 9 kişilik Beşiktaş Fenerbahçe ceza sahası içinde topa iki kez kafayla vurarak golü buldu. Bitime bir kaç dakika kala oyun yeniden hareketlendi ancak sayısal üstünlük sayesinde top bizde kalır ve maç böyle biter diye düşünüyordum, ancak İsmail'in sahada olduğunu unutmuşum. Santra ile beraber kendisine gelen ilk topu kötü kontrol eden ve üzerine rakibin bileğine basarak kırmızı kart gören İsmail Köybaşı takımını da ateşe attı. Neyse ki son dakikalar bir futbol mucizesine sahne olmadı ve deplasmanda Fenerbahçe galibiyeti gören son çocuklar liseye de başladılar.

Söze konsantrasyon diye başladık, başarılı olanlara da ayrı bir parantez açalım. İsla, Josef, Ozan ve Janssen bugün üst düzey bir konsantrasyon ile oynadılar.

Carlos Kameni : (8/10) Kalede güven verdi ancak önündeki 4+3 oyuncuya çok şey borçlu. Ayağına hakim olması geriden oyun kurmayı seven benim çok hoşuma gidiyor. Cenk Tosun'un kafası dışında iş düşmedi, onda da gerekeni yaptı.

Mauricio Isla : (9/10) Maçın görünmeyen kahramanlarından. Rakibin en formda silahı Ryan Babel'i başarıyla savundu. Dahası tehlikeli orta ustası Caner Erkin'e de yetişti.

Roman Neustadter : (7/10) İyi bir yedek, fazlasını beklemek doğru değil. Bugün görevini yerine getirdi, hava toplarında kritik hata yapmadı.

Luis Neto : (6/10) İyi stoperde, ayağı son derece düzgün. Kırmızı kart gördüğü pozisyonda yerini çabuk alabilmek için Cenk'in üzerine gitmek yerine Cenk'i çizgiye doğru baskılamaya çalışsa maçı kazanırken bu kadar zorlanmazdık.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Kapasite bu kadar, fazlasını beklemek doğru değil. Top ayağında iken rakibin üzerine gitmeye çekinen, gidince de saçma bir top kaybı yapan bir oyuncudan bahsediyoruz.

Mehmet Ekici : (8/10) Koşu mesafelerine bakmadım ancak ilk yarının en çok koşan 3 isminden biri olduğunu düşünüyorum. Koşmakla kalmadı, top çıkarırken savunmaya yardım etti, üstüne kilidi açan asisti yaptı. Neto'nun kırmızı kartı ona 45 dk oynama izni verdi, haftaya bıraktığı yerden devam etsin.

Josef Souza : (10/10) İlk yarı 6 numara nasıl oynanır dersi verdi, ikinci yarı stoper nasıl oynanırı öğretti. Konsantrasyonun sözlük anlamıydı bugün ve görevini tam anlamıyla yerine getirdi. Yeni düzen ona da yaradı.

Ozan Tufan : (9/10) Gizli kahramanların ikincisi de Ozan Tufan. 70 dakika boyunca iyi mücadele etti, kendisinden görmeye alışık olmadığımız şekilde 3 kere ceza sahası içinde gol pozisyonuna girdi. Şimdilik orta üçlüdeki yeri garanti.

Giuliano : (7/10) Beklentilerin gerisinde gibi görünüyor ancak oynadığımız sistem ona da yabancı muhtemelen, zaman içerisinde verimi artacak. Geriye iyi niyetiyle yardım ediyor ancak hücuma katkısı henüz Valbuena düzeyinde değil. Bu mevkiinin hakkı daha fazla ara pası ve uzaktan şut.

Mathieu Valbuena : (7/10) Süper bücür bugün tutuktu, daha doğrusu takımın en etkili silahı olarak durdurulacak ilk oyuncu konumundaydı. Özgüveniyle takımını rahatlattı ancak diri rakiplere karşı sol kanatta 60 dakikadan fazla oynaması zor.

Vincent Janssen : (9/10) Günün baş kahramanlarından. İlk golü yaptırdı, ikinci golü hem yaptırdı hem attı. Gol atmaktan öte özlediğimiz santrafor performansı sergiliyor. Gelip duvar oluyor, top saklıyor, rakibi sırtına alıp ileri gidiyor. Takımla uyumu arttıkça verimi yükselecek.

Mehmet Topal : (4/10) Oyuna girişiyle iyi işleyen ön libero mevkiini bozdu. Ayağına gelen çoğu topu rakibe attı, müdahaleleri yetersizdi. Görünen o ki bu sezon yedek kulübesinde bekleyecek, sakatlık sonrası dönemidir diye umuyorum ancak Topal'ın topu oyuna sokma yönü hep böyleydi. Kesiciliği de gerilerse sahada yeri kalmaz.

Alper Potuk : (5/10) Sol kanadı hareketlendirmek adına oyuna girdi ancak konsantrasyonu çok zayıftı. Oynadığı 30 dakika içinde ileri taşıdığı tek topta Ozan Tufan'ı gördü ancak Ozan'ın beceriksizliği / şanssızlığı sonrası asisti güme gitti. Sakatlık sonrası Ekici'nin yedeği olarak bekleyecek gibi görünüyor.

İsmail Köybaşı : (1/10) Ne denir ki sana İsmail, bir çuval inciri berbat ediyordun.

Aykut Kocaman : (9/10) Bravo Aykut Kocaman, kocaman bir bravo hem de. Öncelikle 2.5 senedir aynı mantalite ve birbirini ezberlemiş oyuncular ile oynayan Beşiktaş'ın oyununu çözmüş. İleri dörtlüye yaptığı baskıyla adım attırmadı. Kalesinde 2 duran top dışında büyük bir tehlike görmedi. Golü çabuk bulmasıyla işi kolaylaştı, ancak takımın hissettirdiği bir gole daha ihtiyaç olsa onu da atacağımız yönündeydi. İlk 4 hafta işe yaramayan 4-2-3-1 düzeninden vazgeçti ve 4-3-2-1'i hızlıca takıma adapte etti.  Yaptığı değişiklikler zorunluluktandı ancak oyunu elinde tutmayı başardı. Bravo Aykut Kocaman, böyle devam!

Özetle; derbiye daha iyi konsantre olan oyuncu sayısı Fenerbahçe'de daha fazla olunca galip gelen Fenerbahçe oldu. Bu galibiyetle deplasmanda Fenerbahçe galibiyeti görmemiş çocuklar seneye liseye başlayacak yaşa geldi. Hakemin hatalı bir kaç kararı doğrudan skora etki edebilirdi ancak bugün sahada kazanmayı daha çok isteyen Fenerbahçe'ydi. Galibiyete mecbur olan Fenerbahçe ligin zirvesine tırmanışını sürdürdü ve yarışın içinde kaldı, Beşiktaş ise Leipzig ve Trabzon maçları öncesi hem çok yoruldu hem de 3 kritik oyuncusunu kaybetti.

17 Eylül 2017 Pazar

İyiler, Vasatlar, Kötüler

Yazıya "takipçilerden" özür dileyerek başlayalım. Rezalet olarak nitelendirilebilecek maçlar serisi boyunca köşe yazılarından uzak durdum, açıkçası elim yazmaya gitmedi. Gitse de yazacak çok şey yoktu. Neyse, şimdilik yazılara dönme kararı aldım, umarım takımın performansı da artarak devam eder.

Kritik bir eşikteydi Fenerbahçe bu hafta. 4 haftada alınan 5 puandan sonra lige havlu atmak üzere olan Fenerbahçe bu hafta da puan kaybetse sezonu çöpe atacaktı. Zira rakipler bu sezona iyi kadrolarla, hem de çok formda biçimde başladılar. Galatasaray saldıran hücum hattıyla tek kulvarda ilerlemenin avantajını kullanırken, Beşiktaş deplasmanda Porto'yu devirerek gövde gösterisi yapıyordu adeta.

Sahaya çıkan 11'de yine "korkak" bir Fenerbahçe görüntüsü vardı. Kaybedilen Başakşehir maçının son yarım saatinde çift forvetli düzenin yanı sıra bu hafta içi antrenmanlarda çift forvet sinyallerine dair gelen haberler geçici bir hayalmiş meğer dedirtti. Kalede şaşırtıcı bir şekilde Kameni görev alırken savunmada mecburi Skrtel - Neustadter değişikliği harici ideal dörtlü sahadaydı.

Sahaya diziliş 4-2-3-1 gibi görünse de 4-3-2-1 gibi oynuyor Fenerbahçe. Bu sebeple Dirar iki haftadır sağ iç gibi oynuyor. Ortada Josef, sol içte ise Ozan oynuyor. Sol açıkta Valbuena, sağ açıkta Giuliano içeri kat ederek ilerideki Janssen'e yaklaşıyorlar ve beklerin önünü açıyorlar. Takım savunmaya geçtiğinde ise Valbuena ve Giuliano'nun savunmaya yardımlarının zayıf olması nedeniyle hücum yönüne göre orta üçlü o kanada doğru kayarak alan daraltmaya çalışıyor.

Fenerbahçe'nin yıllardır kronikleşen yalnızları oynayan forvet sıkıntısına gebe bir maç gibi görünüyordu maç öncesi. Ancak maçın ilk 15 dakikasında Janssen özlem duyduğumuz forvet performansını gösterdi ve semeresini de takipçiliği sayesinde 17. dakikada golle buluşarak aldı. Bu gol aynı zamanda sezonun 9. resmi maçında forvet oyuncularımızın attığı ilk goldü. Golden sonra Fenerbahçe alıştığımız rölanti oyununa dönerken savunmanın rakip paslaşmaları fazla rahat bırakması sonucu golü kalesinde gördü. İşler yeniden mi karışıyor derken sahneye Valbuena çıktı ve şık bir golle Fenerbahçe'yi yeniden öne geçirdi. Bu gol Alanyaspor'u da moral olarak çökertti ikinci yarı öncesi.

İkinci yarıda oyunun hakimi Fenerbahçe'ydi, Alanyaspor neredeyse hiç tedirgin edemedi. Janssen'in bireysel çabası sonrası kaptığı topla yaptırdığı penaltı Niang'dan bu yana fazlasıyla özlediğimiz forvet performansına güzel bir örnekti. Penaltıdan gelen gol sonrası maç iyice koptu, son dakikalarda Valbuena'nın golü ise skoru belirledi.

Carlos Kameni : (7/10) Yediği golde yapacak bir şeyi yoktu, çıkarsa ekstra iş yapmış olurdu. Golden başka bir pozisyon dışında yere bile yatmadı neredeyse.

Mauricio Isla : (8/10) Günün iyilerindendi, özellikle ikinci goldeki asisti nokta atışıydı. Maçın sonlarındaki asisti ise hakem hatası sonucu güme gitti.

Roman Neustadter : (6/10) Stoper olmak için fazla yumuşak, vasat bir yedekten öteye gidemeyecek maalesef.

Luis Neto : (8/10) Kemik gibi stoper derler ya, bu adam da ondan. Forveti oyundan soğutan kesiciliği bir yana, ayağına fazlasıyla hakim ve savunmadan çok olumlu şekilde top çıkarıyor. Skrtel ile performansı daha da yükselecek umuyorum.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) "Kaptan" Hasan Ali bugün de ne aktı, ne koktu. Bir pozisyonda 3 metre top sürmeye kalktı ancak kaptırarak beni çok güldürdü.

Nabil Dirar : (7/10) Sağ kanatta yeterince etkin olmayınca yeni düzende sağ içte yer buldu kendisine, aslında çok daha efektif olduğu söylenebilir bu mevkiide. Sakatlığı ne durumda bilmiyorum, dönüşte Mehmet Ekici ile forma rekabetine girecek.

Josef Souza : (8/10) Mehmet Topal olmayınca etkinliğinin  yükseldiği bariz şekilde görülüyor artık. Bugün sarı kart görünce, Beşiktaş maçını da düşünerek müdahalelerde çekinik kaldı ancak mücadelede geri kalmadı.

Ozan Tufan : (6/10) 8 numara oynamaya giderek alışıyor ancak yaptığı basit pas hataları adamı kalpten götürecek cinsten. Kilolarına dair yoğun eleştiriler sonrası daha fit hale gelmiş gibi ancak burada durmamalı, kendini geliştirmeye devam etmeli.

Giuliano : (7/10) Halen adaptasyon döneminde, her geçen hafta üzerine koyuyor. Özellikle tek pasları hücumda kilit rol oynayabiliyor. Penaltı atışında Alex soğukkanlılığı ile kalecinin köşesini belli etmesini bekledi ve kaleciyi ters köşeye yatırdı.

Mathieu Valbuena : (10/10) Ne denir ki bu bücüre, 10 vermeyip kaç vereceksin. Takım 4 gol atmış, üçünde doğrudan imzası var. Örümcek ağlarını temizlemesini kaleci Haydar aynı güzellikte bir kurtarışla engelledi.

Vincent Janssen : (8/10) Geldiğinin ertesi günü ilk maçına çıkan Janssen bu kez ilk 11de sahadaydı ve neden sahada olması gerektiğini gösterdi. Forvet sıralamasında ilk sıraya kafadan giriş yaptı ve bir aksilik olmazsa burada devam edecek gibi. Elimizdeki en komple forvet oyuncusu, tek başına yarattığı penaltı ise galibiyete önemli katkı yaptı.

Mehmet Ekici : (6/10) Sezonun ilk hazırlık maçında attığı iki golden sonra sakatlanan Mehmet 2.5 ay sonra dönebildi sahalara. Sakatlık sonrası maç eksikliği göze çarptı. Aykut Kocaman kendisini muhtemelen son yarım saatte kullanmayı düşünürken sakatlık sonrası 30da oyuna girdi ancak kondisyonu 75e kadar yetti. Frikik ve korner atışlarında topun başına daha çok geçer umarım. Sağ iç pozisyonun ideal oyuncusu olabilir.

Alper Potuk : (6/10) O da sakatlık sonrası düşük performans ve tedirginlikle dönenlerden. Buna rağmen son dakikalarda asistini yaptı. Fenerbahçe'nin bol pas yapan orta sahasında pas trafiğini bozma potansiyeli taşıyor ancak dribbling yeteneği sayesinde statik oyunu bir anda ileri taşıyabilir.

Roberto Soldado : (?) Şimdilik formayı Janssen'e kaptırmış gibi, içeride oynadığımız maçlarda çift forvetin halkalarından biri olabilir. Tabii Aykut Kocaman çift forvete cesaret edebilirse.

Aykut Kocaman : (7/10) Sahaya sürdüğü kadro doğrularla beraber yanlışları da barındırıyordu. Valbuena'nın devre arasından hemen önce gelen golü sonrası rahat bir ikinci yarı geçirdi. Fenerbahçe'nin öne geçtiği hiç bir maçta tedirginlik yaşamaması lazım. Bugün skor 3-1'ken Kameni'nin sarı kart gördüğünü düşünürsek halen mental yönden eksiklik yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Özetle; ayağa bolca pas, baskıyı kısa paslarla kırmak, Janssen, Valbuena ve Neto iyi. Alan geçişleri, oyunu hızlandırma, kanat akınları vasat. Genel olarak Türk oyuncular ve kalemizi yine gole kapatamamamız kötü. İyilerin sayısı gün geçtikçe artıyor ancak yaşadığımız puan kayıpları kredimizi bitirdi. Peş peşe gelecek galibiyetlere ihtiyacımız var, aksi takdirde şampiyonlar ligi müziğini bir kaç sene daha beklemek zorunda kalacağız.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

Ikileyerek Devam

Alışkanlık haline geldi artık, 3 maçtır kalemizde 2 gol görüyoruz. Bu 3 maçın ikisinde biz de 2 gol bulduk da beraberliği kurtardık. Türkiye liglerinde 2 gol bulduğumuz çoğu maçı kazanırız aslında, mesele 2 gol yememekte.

Neden yiyoruz peki? Yediğimiz gollerin hemen hepsi bireysel hatalar, hata demişken öyle böyle hata değil, futbol okullarında ders olarak okutulacak cinsten hatalar. Volkan Demirel hücum hattının müthiş performansına nazire yaparcasına jeneriklik hatalar yapıyor ve sayesinde 4 puanı bıraktık bile.

Maçtan önce kadroyu görünce içim sızladı, Volkan kalede, Josef-Topal sahada, Giuliano ve Soldado kulübedeydi. Sağlamcı kadroyu tercih etmişti Aykut Kocaman, zaten kadro tercihinde günahı da sevabı da ona ait. Dakikalar 5'i gösterdiğinde Robin Van Persie'nin ayağına değen top ile Trabzonspor'un attığı gol sayısı eşitti. 36 yaşındaki Volkan Demirel savunmanın müdahale alanı içinde bulunan topa çıktı ve golü atmak Burak Yılmaz için zor olmadı. Sonrasında 40 dakikalık bir kör dövüşü izledik. Sahada kör yoktu ama dövüşen çoktu, oyun 5 kere durdu, hakem yaklaşık 20 kere düdük çaldı.

Fenerbahçe bu sezon gollerini ya duran toptan ya bireysel beceriyle buluyor demiştim geçen yazıda. 44 dakika icraatı olmayan Alper Potuk 45te muazzam bir gole imza attı ve devre arası öncesi planları değiştirdi. Bu arada Aykut Kocaman alışık olmadığımız şekilde 24. dakikada Giuliano ve Roberto Soldado'yu ısınmaya gönderdi. Devre arasında Giuliano formasıyla ısınmaya devam edince taraftar heyecanlandı. Bende ise Alper'in golü sonrası soru işareti vardı, zira normal şartlar Giuliano - Alper değişikliğini gerektirirdi. Oyuncular sahaya dönünce Robin Van Persie'nin sahada olmadığını gördük. İlk yarıda iki santra vuruşu dahil olmak üzere 6 kere topa dokunduğu için varlığı ile yokluğu belli değildi. Bu değişiklik sonrası benim birkaç maçın belli bölümü hariç olmak üzere ömrümde görmediğim şekilde 4-6-0 düzenine döndük. İleri uçta hareketli Alper stoperlerin arasında eriyip gitti ve Soldado girene kadar ne oynadığımız belli değildi.

Son yarım saatte Soldado hamlesi gelecekken yine saçma bir top kaybı sonrası Volkan Demirel geçen haftaki gibi rahatlıkla tutacağı topu içeri aldı. Bu sefer stoperlere kızmadı ama son 30 dakika boyunca topla her buluştuğunda yuhalandı. Soldado girerken Ersun Yanal ise maçı koruma moduna geçerek Yusuf yerine Onazi'yi aldı oyuna.

Tam maç ve 20 senelik seri gitti derken imdada penaltı yetişti be Fenerbahçe 2-2'yi yakaladı. Kalan 10 dakika rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe iki net gol pozisyonu buldu ama gol gelmeyince sahadan 1 puanla ayrılmaya razi oldu.

Trabzonspor'u kısaca değerlendirmek gerekirse Burak Yılmaz'ın sakatlığı sonrası gol yollarında zayıf kaldı. Erken gelen golden sonra oyunu soğutma amaçlı yerde yatmaları ise gereksizdi.

Volkan Demirel : (1/10) Puan kaybının tek sorumlusu, Aykut Kocaman kendisiyle devam edecek gibi ama Fenerbahçe'nin çıkarlarını düşünüyorsa eldivenleri kendisi teslim etmeli.

Mauricio Isla : (4/10) Beklediğimiz sağ bek performansını göremedik maalesef. İçeride oynadığımız maçlarda hücuma daha fazla destek olması lazım.

Roman Neustadter : (3/10) Günün sakarlarından biri de o. Olmayacak yerde kaptırdığı top Volkan sayesinde gol oldu.

Martin Skrtel : (4/10) Ilk golde Burak'ı kaçırması hataydı ancak hatanın daha büyüğü karşı altıpas içinde bomboş durumda kaçırdığı kafa vuruşuydu.

İsmail Köybaşı : (5/10) Günün vasatları arasındaydı. Hücuma iyi niyetle destek veriyor ancak bazı noktalarda topu Valbuena'ya atıp ne yapacağını seyrediyor.

Mehmet Topal : (5/10) Ben 4 verdim aslında ama klavye 5 yazdı. Vasatı aşamadı, takım arkadaşlarıyla çarpışıp durdu. Yusuf'u durdurmak konusunda fena değildi.

Josef Souza : (3/10) Sahaya Vardar maçından kalma bir sinirle çıkmıştı. Asabiyeti oyununa etki etti ve ilk yarı neredeyse olumlu top kullanamadı. İkinci yarıda vasatın altında devam etti.

Nabil Dirar : (4/10) Hücum organizasyonları onun ve Valbuena'nın ayağına bakıyor ancak Dirar bugün saklanmayı tercih etti.

Alper Potuk : (7/10) Ilk yarının ikinci en kötüsü olacakken bir anda kurtarıcı oldu. Attığı gol özgüven sağladı ve ikinci yarı çok daha etkiliydi. Giuliano'nun gelişi kesik yemesi anlamına geliyor ancak performansı şimdilik iyi.

Mathieu Valbuena : (7/10) Yine sahanın en çok arayanı oydu ancak Trabzon savunmasının bütün önlemi onu durdurmak üzerineydi. Akan oyunda sürekli kademeli savundular ve etkili olma fırsatı vermediler. Duran toplarda ise kafa vuruşları etkisizdi. Giderek takıma adapte oluyor, Giuliano gibi bir kaliteli oyuncuyla oynadıkça daha iyi işler yapacak.

Robin Van Persie : (1/10) 2 santra dahil 45 dakikada topa 6 kere değen adamdan futbolcu olmaz. Kafada bitmiş her şey, uzatmaya gerek yok. Yıllık garanti parasını alıp yatsın.

Giuliano : (5/10) Taraftarın özlediği 10, pardon 20 numara Giuliano ilk maçında doğal olarak bekleneni veremedi. Bir pozisyonda cepheden şut imkanı dışında tehlikeli noktalarda topla buluşamadı. Zamana ihtiyacı var, yerinde olsam 24 saatimi Valbuena ve Soldado ile geçiririm.

Roberto Soldado : (5/10) Tam bir kapalı kutu, Guiza da çıkabilir, Niang da. Kaçırdığı kafa vuruşu klasına yakışmadı.

Aatif Chahechouhe : (6/10) Geçen maçların aksine oyuna girdikten sonra hareketlilik kazandırdı ve hatta penaltı yaptırarak 1 puanı takıma getirdi.

Aykut Kocaman : (4/10) Geçen maçlardan ders almak yerine bildiğini okuyor. Uyumlu futbolcularla oynamak elbette önemli ancak Josef'in 90 dk vereceği katkı, Giuliano'nun yanında sıfır kalıyor. Çıkardığı kadro hatalı ancak değişiklikler doğruydu. Biz şampiyon olacağız demesi kolay ancak rakiplerin böyle dişli olduğu bir sezonda o lafı kolaylıkla yedirirler, aman dikkat!

Özetle ; ultra geç gelen transferler nedeniyle 2 puan daha bıraktık bu maçta. Aziz Yıldırım dört oyuncu alacağız diyordu ama son iki için akşam pazarı ucuzluğunu bekliyor herhalde. 3 maçta kalemize gelen 8 pozisyonun 6si gol oldu. İyi bir stoper almazsak gol yemeye devam edeceğiz gibi görünüyor. Gollerimiz yine duran top ve bireysel yetenek, ite kaka gidiyoruz ama beklemediğimiz anda gelecek bir tokat bizi zor durumda bırakır. Ben şimdiden diyeyim.

17 Ağustos 2017 Perşembe

Muazzam Hezimet

Bu maça başka nasıl bir başlık atılır ki? Muazzam bir hezimetle dönüyoruz İstanbul'a, hem de ne hezimet. İstanbul'da 3 atıp(!) eleyeceğiz belki ama şu mağlubiyet tarihimizde kara bir leke olarak duracak. Türkiye liglerinde oynasa 2. lig ile bölgesel amatör arasında bir seviyede oynayacak bir takıma 2-0 yenildi Fenerbahçe. Üstelik rakibin kaleyi bulan şut sayısı 1, hatta maç boyu top Kameni'nin eline 2 kere değmemiş bile olabilir.

Sezonun 4. resmi maçında yarım rotasyona başladı Aykut Kocaman ve ağzının payını aldı Mehmet Topal sayesinde. Stoperde oynadığı her maç muazzam hatalara sebep olan Mehmet Topal bugün de 2 gole imza attı. Göztepe maçının bekleri Isla ve İsmail kenardayken Şener ve Hasan Ali sahadaydı, Trabzon maçına saklandılar herhalde. Ön libero kabusumuz artarak devam etti. Hazırlık maçlarında göz boyayan Josef ve Ozan savunmanın önünde yerini almışlardı. Kanatlar yine sahadaki en yaratıcı ikili Valbuena ve Dirar'a aitti. İleri ikili ise gol yolları enfeksiyonunun değişmez ikilisi Alper ve Ahmethan'dan oluşuyordu.

Maç başladı, rakibi tartıyoruz, uzaktan 1-2 deneyelim derken gol atmak rakibin bile aklında yokken Mehmet Topal şapkadan tavşan çıkardı. Üzerine Martin Skrtel'in ayağı kayınca rakip maden bulmuşçasına sevindi. Akabinde uyku dakikaları başladı, ta ki 90+2'ye kadar. Yıldırım bile aynı yere iki kere düşmezken Mehmet Topal aynı hatayı iki kere yaptı ve bu sefer kendi ağlarını havalandırdı. Hal böyle olunca rakibin kaleyi bulan şut sayısı bir iken maçı 2-0 kazandılar.

Maç boyunca gerçekleştirdiğimiz akınların tümü uzaktan şutlardı neredeyse. Takım ve belki Aykut Kocaman bile hücum hattının durumunun farkında ki maç boyu uzaktan şutlarla gol bulmaya çalıştık. 1-2 tanesi hariç hiç biri kaleciyi zorlayacak nitelikte değildi. Hele oyuna sonradan giren Aatıf'ın vurmaya çalıştığı şutlar futbol komedi programlarına konu olacak cinstendi. 

Bir kısa not da Ahmethan'a..
Fenerbahçe bugün sözleşmesini feshetse Süper Lig'de hangi takımda ilk 11 oynayabilir? Cevap : hiç biri.
Hangi takımda ilk 18'e girebilir? Cevap : neredeyse hiç biri.
İkinci ligde banko forma giyebileceği takım sayısı? Cevap : muhtemelen sıfır.
Alt yaş gruplarında çok gol atmış olabilir ancak bir forvet oyuncusu meziyetlerinin çoğunu taşımıyor.  Ön direğe gitmiyor, top kontrolü çok zayıf, duvar olma kabiliyeti çok sınırlı, kafa vuruşları etkisiz.. Altyapı ürünü olan gençlerin sahaya sürülmesi için bir takım meziyetler göstermeleri gerekir antrenmanda. Ahmethan şu anda maalesef yokluktan forma giyiyor, onun yerinde olup 90 dk boyunca ciğerini parçalayacak yüzlerce genç varken Ahmethan doğru düzgün pres bile yapmıyor. Fenerbahçe altyapısının Semih Şentürk'ten bu yana çıkardığı 2 oyuncudan (diğeri de Yiğithan Güveli) biri olan Ahmethan'ın bu halini gördükten sonra belki de altyapı organizasyonunu tamamen iptal etmek gerek diyorum bazen.

Sarı lacivertlileri sahada izlemek bir tutku ancak bu maç ömürden giden bir 90 dakika oldu, hem de 33 senelik ömrün en boş dakikaları belki de. Maç boyunca ne heyecan duydum, ne heveslendim ne de hop oturup hop kalktım. Sahadakiler benden beterdi zaten, maç bitsin diye beklediler adeta. Aykut Kocaman ise kenarda bu futbola nasıl tahammül etti, anlam veremedim. İşler sanki çok yolundaymış gibi ilk değişikliği 63'te yaptı. Takımın gole ihtiyacı varken, rakip kalemize 1 kere bile zorla gelebilmişken çift ön liberoyu bozmadı, forvet çıkarıp forvet aldı. Denebilir ki Soldado'nun kondisyonu ancak 30 dakika yeter, o zaman haftalar önce başlamış Rus liginden gelen Giuliano neden UEFA listesine dahil edilmedi diye sorarım. En azından forvet arkasında yaratıcılık seviyesini yükseltmiş olurduk.

Sezon başladığından bu yana 4 maçta 5 gol attık, 6 gol yedik. Attığımız 5 golün 1'i kendi kalesine, 2'si duran top, 2'si ise ekstra bireysel yetenek sonucu geldi. Yani ileride şöyle 2-3 pas sonucu verkaç yaparak attığımız bir gol yok henüz. Hadi dedik ki henüz hücum hattını oturtamadık, savunmada da işler yolunda gitmiyor ki. İstisnasız her maç gol yiyoruz, hatta çoğu maçta mağlup duruma düşüp maçı çevirmeye çalışıyoruz. Rakiplerin giderek güçlendiği bir sezonun başında oynadığımız ilk 4 maç tam bir hayal kırıklığı. Her ne kadar kulübesi zayıf olsa da Aykut Kocaman'ın buna seyirci kalması ayrı bir hayal kırıklığı.

Bu maç için oyuncu puanlamasına girmeye gerek görmüyorum. Valbuena hariç herkese 1 puan, Aykut Kocaman'a ise ? veriyorum.

Özetle; bizden 3-4 gömlek alt sınıftaki bir takıma deplasmanda 2-0 yenilmek muazzam bir hezimettir. Sezonun çok başındayız belki ama gidişat fazlasıyla olumsuz. İvmeyi yukarı yöne çevirmeden önce aşağı düşüşün durduğundan emin olmak gerek. 4 maçtır oyun olarak geriye gidiyoruz. Haftaya Kadıköy'de bu takıma 3 gol atıp turu geçeceğiz belki ama düşüncelerim değişmeyecek. Dilerim 20 yıllık Kadıköy büyüsü bozulmaz Trabzon karşısında, zira daha kötü mağlubiyetlerin tetikleyicisi olabilir.

13 Ağustos 2017 Pazar

Welcome to Kahır Sezonu

Transfer döneminin en dikkat çekici isimleri neden hep lig başlamak üzereyken açıklanıyor anlam veremiyorum. İşin içinde ekonomik durum, kulüp çıkarları gibi bir çok unsur vardır ancak transferin takıma 1 ay önce katılmasının sağlayacağı katkının maddi değerini ölçmek mümkün müdür? Aziz Yıldırım'ın hafta başında açıkladığı üzere Roberto Soldado ve Giuliano Victor de Paula takıma katıldılar ancak takım ligin ilk maçında çok değerli 2 puan bıraktı.

Fenerbahçe geçen sezona ek 3 oyuncuyla (Isla, Valbuena, Dirar) sahaya çıkarken Göztepe 9 yeni oyuncuyla tam bir toplama takım görüntüsündeydi. Maçın 5. dakikasında Göztepe'deki tek Türk oyuncu Sabri Sarıoğlu'nun hatası sonucu da 1-0 geri düştüler. Tam maç artık Fenerbahçe için kolay hale geldi derken Volkan Demirel amatör kümede yapılmayacak bir hata sonucu golü yedi. Zaten neden kaledeydi, öncelikle onu sormak lazım. Hazırlık maçlarında bolca hata yapmasına rağmen neden iyi performans gösteren Kameni yoktu, onu iyi irdelemek lazım.

Maçın başında gelen gollerden sonra, saatin de geç olması itibariyle sahada uyutan futbol başladı. Göztepe'nin gücü yok gibiydi, Fenerbahçe de tek sıkımlık kurşununu atmıştı. Öyle ki ilk 45 dakika boyunca Fenerbahçe rakip ceza sahasında topla sadece 7 kere buluşmuştu. Valbuena dışında topla oynamak isteyen kimse yoktu, o da her ayağına gelen topta kademeli savunmayla karşılaştı. Fırsat bulduğu bir kaç pozisyonda ise Robin van Persie engeline takıldı.

İkinci yarı da tutuk futbolla başlarken Oscar Scarione önce Roman Neustadter'in belini kırdı, sonra Josef de Souza'dan topu kurtardı ve top gelmeden atlayan Volkan Demirel'i kolayca avladı. O dakikalarda Aykut Kocaman "risk" aldı ve oyuna Robin van Persie yerine Ahmethan Köse, Nabil Dirar yerine Aatıf Chahechohue'yi aldı. İki oyuncu kenarda beklerken Mathieu Valbuena bu sezonki üçüncü asistini yaptı ve skor 2-2'ye geldi. Bu değişiklerde önemli bir mesaj var aslında. Takımın gole ihtiyacı var, rakip kaleye yüklenmek gerekiyor. Eldeki en değerli santrafor Robin van Persie kenara geliyor, yani Aykut Kocaman diyor ki; sana o kadar güvenmiyorum şu durumda. Zaten oyuna girenler de hafif bir meltemden fazla etki edemiyor oyuna ve ligin ilk haftasında 2012-2013 sezonunda bıraktığımız deplasman kabusu geri dönüyor.

Volkan Demirel : (1/10) Puan kaybının baş sorumlusu. Bir sonraki maçta kalede görürsem neden diye soracağım çünkü savunulacak bir argüman kalmadı.

Mauricio Isla : (7/10) Kumaşı çok sağlam. Top gelmeden ne yapacağını kestiriyor ve net oynuyor. Top tekniği bir sağ bek için üst düzey. Takıma uyum sağladıkça daha da verimli olacak.

Roman Neustadter : (4/10) İkinci golde yediği çalımı amatör kümedeki 35lik stoperler yemiyor. Sezonu ona emanet edeceksek yandık.

Martin Skrtel : (6/10) Golünü attı ancak savunmada çok hazır bir görüntü sergilemedi. Yanına daha sağlam bir stoper gerekiyor.

İsmail Köybaşı : (5/10) Dokunduğu ilk top asist oldu ancak sonrasında dokunduğu 30 topun 29u geriye paslardı. Sağ bek Isla iken solda Hasan Ali de, İsmail de çok yetersiz.

Nabil Dirar : (5/10) Hazırlık maçlarına oranla çok tutuk bir performans sergiledi. Lige ısınmak için biraz daha zamana ihtiyacı var sanki.

Mehmet Topal : (4/10) "Pala" Mehmet ilk golde hayatının en iyi asist paslarından birini verdi. Sonrasında bir de güzel kafa vurdu ama akabinde kaybolup gitti. Hazırlık maçlarında yedek beklerken ne oldu da bir anda çift ön liberoya döndük anlayamadım.

Josef Souza : (4/10) Hazırlık maçlarında Ozan Tufan ile beraber verimli bir görüntü çizerken bu maçta yanında Mehmet Topal olunca duraksadı. Bolca pas ve kademe hatası yaptı. İkinci goldeki hatası kendisine yakışmadı.

Mathieu Valbuena : (8/10) Maçın tek arayan ismiydi. Hatta 70ten sonra herkes topu Valbuena'ya vermeye başladı ne yapacağını seyretmek için. 3 resmi maçta 3 asiste ulaştı. Duran toplar artık etkili bir silah.

Alper Potuk : (5/10) 5. dakikada golü attı ama kalan 85 dakika ne yaptı derseniz ben bilemiyorum zira kendisini sahada göremedik. Giuliano bir an evvel monte edilmeli takıma.

Robin van Persie : (2/10) Sahada kaldığı 67 dakika boyunca rakip sahada topa sadece 4 kere dokunabildi. Geçtiğimiz sezona geri döndük adeta. Rakip kaleyi cepheden önü açık bir şekilde görürken sol ayağıyla plase yerine pas vermeyi tercih eden santrafor mu olur? Feyenoord istiyorsa hemen bilet alalım kendisine, fazla bekleme yapmasın.

Aatıf Chahechouhe : (2/10) Fark yaratmak için oyuna girdi ancak buluştuğu ilk 5 topun hepsini hatalı kullandı, sonrakileri de saymadım zaten.

Ahmethan Köse : (4/10) Fenerbahçe'nin yedek santraforu olmak için bile yetersiz. 20 yaşında bir oyuncunun geleceğini kestirmek için kumaşının iyi olması gerekir. Ahmethan da o da yok maalesef.

Samed Karakoç : (4/10) "Kurtarıcı" olarak girdi ama kimi neyi kurtaracaktı ben çözemedim.

Aykut Kocaman : (4/10) Kadro dizilişi doğru görünse de oyuna hamle anlamında sınıfta kaldı. Rakip 9 tane yeni transferle sahadayken bizden daha organize göründü. Hazırlık maçları sonrası takımı yeterince motive edememiş göründü. Dileyelim ki ilerleyen maçlarda bu sıkıntıları atlatabilsin.

Özetle; 31 mayıs 2003'te beraberlikle kapattığımız Göztepe defteri 14 sene sonra yine beraberlikle açıldı. O günden bu yana köprünün altından çok sular aktı ancak Aziz Yıldırım halen yerinde oturuyor. Artık bazı şeylerin değişmesi gerekiyor ve bu sezonu bunun için bir fırsat. Aykut Kocaman'a geç de olsa iyi bir kadro teslim ediliyor, bakalım o bu kadroyu yoğurup iyi bir sanat eseri haline getirebilecek mi yoksa yeniden kahır sezonuna mı hazırlanacağız, hep birlikte göreceğiz.

4 Ağustos 2017 Cuma

Gol Yolları Enfeksiyonu

Sezon başı maçları her zaman zordur, hele de resmi maçlar temmuz ayında başladıysa. Fenerbahçe çok uzun senelerdir sezonu Temmuz ayında açıyor. Zico'nun takımın başında olduğu 2007-2008 sezonundan bu yana Avrupa kupalarına katılamadığımız birkaç sezon hariç sezonu hep erken açtık. Maalesef çoğunda da hüsranla başladı sezon, PAOK, Young Boys, Spartak Moskova bunlardan bazıları. 

Bu sezona da iyi başladığımız söylenemez ancak köklü bir değişimin ilk adımlarını atıyoruz. Geçen sezon savunmada pek sorunumuz yoktu. Oturmuş geri dörtlünün önündeki çift ön libero ile beraberliğin bize yarayacağı çoğu maçı kazandık ve bu maçlarda rakiplerden genellikle daha iyi oynadık. Çünkü kaleci dahil 7 kişi hızlıca topun arkasına geçmeyi amaçlayan bir yapıyı benimsemişti. Geçen sezonun orta alan performansının savunma yönü iyiyse de hücum yönü için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Hücumda ise uzun süredir devam eden gol yolları enfeksiyonu vardı. Bu enfeksiyon halen devam ediyor ve ilk 2 maç itibariyle acil müdahale olmazsa bu sezon canımızı yakabilecek bir potansiyel gösterdi.

İlk maçta cebimize koyduğumuz 2-1'lik sonuç tur için büyük avantajdı. Aykut Kocaman'ın çağrısı üzerine 35binden fazla taraftar tribündeki yerini almıştı. Rakip Strum Graz ise genç oyunculardan kurulu, kalitesi çok yüksek olmasa da çok koşan bir takımdı. Tur için en az 2 gole ihtiyaç duymalarına rağmen maaile hücum etmediler ve öncelikle topun arkasına geçmeye çalıştılar. Fenerbahçe ilk yarı genelinde oyunun hakimi gibi göründü. Geçen seneki savunma kurgusundaki Kjaer - Neustadter değişikliği bu maçta göze batacak bir hataya sahne olmadı. Orta sahadaki dörtlü ise beklerin de katılımıyla yüksek yüzdeyle paslaştılar. Ortadaki Ozan ve Josef koşma görevini üstlenirken Valbuena ve Dirar içeri katederek kaliteli ayaklarını konuşturmaya çalıştılar. O kaliteli ayaklardan biri asisti yaparken diğeri arka direkte golü attığında dakikalar 37'yi gösteriyordu ve artık tur garanti gibiydi. Golden sonra Fenerbahçe oyunu rölantiye almayı tercih etti. Her ne kadar taraftar daha fazla gol için saldırmayı arzulasa da futbolcu gözünden bakınca sezon başı ağır idmanlar, sakatlanma riski, skorun yeterli görünmesi gibi unsurlar nedeniyle bunu anlayışla karşılıyorum.

Rakibin maç boyunca tehlikeli olduğu bir kaç pozisyon vardı, ki bunlar genellikle sol stoperin sağ beke attığı uzun toplar sonucu gelişti. Valbuena'nın geri dönmekte yaşadığı handikap Strum Graz'a ilk maçta golü getirince rakip yine buradan vurmaya çalıştı. Bunu gören Aykut Kocaman ikinci yarıda Alper ve Valbuena'nın yerlerini değiştirdi ancak Alper'in de bu bölgeyi yeterince kapattığını söylemek güç. Savunma oyuncularımızın hatalarının peş peşe geldiği pozisyonda rakip sol kanattan 3 hızlı pas sonucu Volkan'la karşı karşıya kaldı ve skoru 1-1'e getirdi. Kalan 24 dakika taraftarlar için ızdırap demekti ancak Aykut Kocaman oyuncu değişiklikleriyle takımı diri tutmayı başardı. Hatta son 5 dakika içerisinde takımı öne geçirebilecek pozisyonları da yakaladık Mehmet Topal ve Martin Skrtel ile. Hakemin son düdüğü çalmasıyla taraftarlar derin bir oh çekti.

Köklü değişim içindeyiz dedik, nasıl bir değişim bu peki? Öncelikle oyun mantalitemiz geçen sezona oranla 180 derece farklı. Geçen sezon orta alanımız yokmuş gibi topları doğrudan ileri 3lüye oynarken bu sezon orta alanda oyunu domine etmeye çalışıyoruz. Geçen sezon ileride pres yapan oyuncularımız teknik direktörün hışmına uğrarken bu sezon topu kaptırdığımız anda şok presle geri kazanma çabası içindeyiz. Savunma ve orta alandaki değişim belli ölçüde tamamlanmış gibi görünüyor, özellikle Josef ve Ozan'ın pas trafiğine ve hücuma katkısı geçmiş sezonların çok ötesinde. Sıkıntı hücumda maalesef. Alper, Ahmethan, Van Persie ve sakat Fernandao bu takımın ideal ileri ikilisi olmaktan çok uzaklar. Bu bölgedeki gol yolları enfeksiyonunu gidermek için acil transfer gerekiyor.

Volkan Demirel : (7/10) Takımın iyilerinden biriydi, kalesine gelen 3 topta hata yapmadı. Golde ise yapacak bir şeyi yoktu. Puanın düşük olmasının sebebi ise topu oyuna sokmadaki beceriksizliği. Takımın bol pas yaptığı düzende kendisini de bir pas istasyonu olarak kullanmamız gerekecektir.

Şener Özbayraklı : (5/10) İki maçta yediğimiz iki golün de sağ bek mevkiinden gelmesi bir tesadüf değil. Maça kötü başlayıp iyi devam etti ancak yerini kısa zamanda Isla'ya bırakacak gibi görünüyor.

Roman Neustadter : (7/10) Rakip forvete 90 dakika boyunca top aldırmayarak maçın adamı olacaktı belki de ama rakibin attığı golde pozisyonunu kaybetmesi hakkındaki soru işaretlerine yenilerini ekledi. 

Martin Skrtel : (7/10) Etliye sütlüye karışmadan bir maç oynadı. Maçın sonlarına doğru kaptığı topla gol yolları enfeksiyonunu gidermek için girişimde bulundu ama uzak direğe bıraktığı plase Premier League tarihine iz bırakmış bir stopere yakışmadı.

Hasan Ali Kaldırım : (5/10) Yazacaklarım geçen haftakilerden çok farklı değil. Yine savunmada iyi, hücumda kötü. Rakibe yanlışlıkla çalım attıktan sonra önü açıkken bile ne yapacağını şaşırıp geri Skrtel'e oynuyor. Taraftarın yuhalaması çok yanlış, evet Hasan Ali bu takımın sol beki olmak için yeterli değil ancak FFP belası yüzünden şimdilik mecburuz gibi görünüyor.

Nabil Dirar : (9/10) Fenerbahçe adına maçın en iyisiydi. Sadece attığı gol için söylemiyorum, savunmaya yardımı, şık çalımları ve dikine gitme arzusu özlediğimiz kanat oyuncusu özelliklerinden. Gol atmaz bu dediler, ikinci maçında yazdı golünü. Türkiye'de iş yapacak cinsten bir kanat oyuncusu izlenimi veriyor şimdilik.

Josef Souza : (8/10) Maç boyunca çok mücadele etti, bir çok noktada Ozan'ın açığını da kapattı. İşin güzel yanı bunları 6 numara değil, 8 numara oynarken yaptı. Yanında Mehmet Topal olmadığı zaman daha verimli oynuyor Josef. Mehmet Ekici'nin kadroya girmesiyle verimi bir kat daha artabilir. Şimdilik orta ikilideki yeri garanti.

Ozan Tufan : (7/10) İki maçtır Mehmet Topal yedek otururken ilk 11'de başlıyor. Bunun ardındaki mesajı ve güveni iyi değerlendirmesi lazım. Bugün bir kaç pozisyonda pası vermekte geç kaldı ya da uzun pasları isabetsiz oldu. Gelişim gösterdiği gerçek ancak halen katetmesi gereken çok yol var.

Mathieu Valbuena : (8/10) Valbuena'yı izlerken Ersun Yanal dönemi geldi aklıma. O dönemde Diego yerine Valbuena'yı alsak geçtiğimiz 3 sezonun kaçında şampiyon olurduk acaba dedim. Sahanın en yaşlılarından ancak en çok "arayan" o. Pası verdikten sonra arkadaşını izlemek yerine hemen pozisyon alıp oyunun akmasını sağlıyor. 2 maçta 2 asist ile oynuyor ve bu şekilde devam ederse bizi çok ileriye taşıyacak. Yalnız sol açıkta geriye yardım konusunda aksadığı bir gerçek, sezon başından ötürü müdür bilmiyorum. Sol açığa yapılacak bir transferle 10 numara pozisyonuna kayabilir.

Alper Potuk : (6/10) İlk maçtaki etkinliği bu maçta yoktu maalesef. Oyunun içinde çok şey yapmak istiyor ancak genellikle bunların çok azını yapabiliyor. İdeal 11 oyuncusu değil belki ancak bu sezonunu büyük kısmında 12. adam olarak oyuna dahil olacağını düşünüyorum.

Ahmethan Köse : (5/10) 35bin taraftarın önüne çıkıp Fenerbahçe'de santrafor oynamak kolay iş değil ancak Ahmethan'ın da muazzam işler yaptığını da söylemek zor. 20 yaşına gelmiş ancak oyun görüşü anlamında temel bazı eksiklikleri var. Bunlar belli bir yaştan sonra kazanılacak yetenekler de değil açıkçası. Forvette sıkıntılar yaşadığımız şu günlerde gözlerimizin pasını silecek bir performansı hepimiz çok istedik ancak olmadı, pek olacak gibi de değil.

Robin van Persie : (4/10) Kadroda olması beklenmiyordu ancak son yarım saat forma şansı buldu. Topa kaç kere dokunduğunu saymakta zorlandım, o da zorlanmıştır eminim. 3. sezonu da yatarak geçecek gibi görünüyor maalesef.

Mehmet Topal : (6/10) Sezon açılışının en büyük şokunu kendisi yaşıyordur muhtemelen. 5 sezondur banko giydiği formayı şimdilik kaptırmış görünüyor. Stoper kendisi için alternatiften ziyade öncelikli bir mevki haline gelebilir. Kaçırdığı golün şanssızlıktan ziyade beceriksizlik olduğunu düşünüyorum.

Mauricio Isla : (?/10) Zaman geçirmek için oyuna girdi ancak Kadıköy'ün havasını alması bile yetmiştir eminim.

Aykut Kocaman : (8/10) Kazanan ekibi bozmadı, bugün de kazanmaya yakındı ancak beraberlikle turu almayı bildi. Yedek kulübesi kısıtlı olmasına rağmen oyuna doğru müdahalelerde bulundu. Belki son 20 dakika sol açıkta Miroslav Stoch denenebilirdi ama canı sağ olsun. Orta sahadaki pas trafiği şimdilik olumlu görünüyor.

Özetle; sezon başı yüklemesi şiddetinin yoğun yaşandığı şu günlerde turu almak sevindirici. Gol yollarında yaşadığımız sıkıntılar kalıcı hale gelmeden transfer yapmamız gerekiyor. Kjaer'den gelen parayı umarım doğru değerlendiririz ve gereken takviyeleri yaparız yoksa 2. bölgede 400 pas yapıp 3. bölgede topla buluşamadan bitirdiğimiz maçlar göreceğiz.