Yıllar evvel bir maç önü.. Spiker yakaladığı oyuncuyla röportaj yapıyor. Sıra Hami Mandıralı'da, ağzından o muhteşem sözcükler dökülüyor : "Futbolu gol atan kazanır!" 2 yaşından büyük tüm futbol camiasının dalga mı geçiyorsun diyeceği bu sözün ardında büyük bir felsefe gizli aslında. Kazanmak için gol yememek yetmez diyor, gol de atmak lazım. Bu laf sevgili mesai komşum Levent ile aramızda gırgır konusudur, ancak bu sezon önemi bir başka. Sezon başından bu yana oynanan 80 maçta ilk kez bir mücadele golsüz sonuçlandı. Ligimiz adına bir rekor bu muhtemelen, seyir zevki yüksek bir lig yaşıyoruz bu sene gerçekten.
Maç öncesi durumlara bakıldığında daha önce pek rastlamadığımız bir tablo vardı. Galatasaray lige süper giriş yapmış ve açık ara ligde liderdi. Fenerbahçe ise 8 puan geride, oyununu halen tutturamamış bir takım görüntüsündeydi. Neredeyse tüm istatistikler Galatasaray galibiyetine işaret ediyordu, hatta İddaa bile Galatasaray galibiyetine verdiği oranı düşürmüştü. Maçtan 1 saat önce açıklanan kadrolarda 2 sürpriz vardı, kalan 10 oyuncuyu herkes ezbere sayıyordu zaten. Galatasaray cephesinde Denayer'in merkezde oynadığı üçlü savunma, Fenerbahçe cephesinde ise cezası biten Skrtel yerine görev yapan Neustadter sürpriz sayılacak cinstendi. Aykut Kocaman maç öncesi stoper tercihini Neustadter'in yükselen formuna bağlıyordu.
Beklendiği üzere maça hızlı başlayan Galatasaray oldu ve 40 dakika boyunca Fenerbahçe sahasını abluka altına aldı. Bir pozisyonda Gomis'in bireysel becerisi ile gole yaklaştı ancak maçın en iyisi Kameni gole izin vermedi. İlk yarının sonlarında Fenerbahçe iki pozisyonda gole yaklaştı ancak Giuliano ve Janssen topu filelere gönderemedi. Fenerbahçe ilk yarı boyunca oyunu kendi sahasında kabullendi ve kontra ataklarla gol aradı. Duran toplarda ise Galatasaray savunması hiç izin vermedi. Tudor'un kadro tercihi ise Serdar Aziz'in sakatlığı ile bozuldu ve yerine giren Latovlevici ile 4-2-3-1'e dönmek zorunda kaldı. (Maç sonrası basın toplantısında maça tek bir düzenle hazırlandığını söyleyerek sakatlık sonrası takımın durağanlaştığını ifade etti ve eksi puanı da hak etti.)
İkinci yarıda maç nispeten ortadaydı, Galatasaray ilk yarıda gol bulmak için enerjisinin çoğunu harcayınca Fenerbahçe daha fazla alan bulmaya başladı. İşler Aykut Kocaman'ın istediği gibi gidiyordu aslında. Maç sonunda aradaki puan farkının 11-8-5 olma durumları arasında 5 ideal görünse de 8 de kabul edilebilir seviyeydi. Belhanda'nın penaltı koparmak için kendini Kameni'ye takmasıyla Galatasaray 10 kişi kalınca son 15 dakika oyun tamamen Fenerbahçe hakimiyetine geçti ancak Valbuena'nın kenarda olması Galatasaray'ın lehine oldu ve maç golsüz sona erdi.
Bu sonuçla Fenerbahçe 23 Nisan 2017'deki Galatasaray maçından bu yana süre gelen gol yeme serisini bu maçta bozdu. Galatasaray ise 24 Mayıs 2015'ten bu yana derbilerde gol atamama ve kazanamama istatistiğini sürdürdü. Tartışmalı bir kaç pozisyonu değerlendirecek olursak Janssen'in maçın başında Serdar Aziz'den top çaldığı pozisyon fauldü ancak 2 sene önce derbide benzer pozisyonda Emenike'ye çalınmayan penaltı ve Chedjou'ya çıkmayan kırmızı kartla aynı pozisyondu. İki takım adına da kafalardan sekip ele gelen toplarda penaltı çalınmaması doğruydu. Denayer'in hızlı hücumda Janssen'e yaptığı faul sarı yerine kırmızı kart olmalıydı. Hasan Ali'nin pozisyonunda elin pozisyonu doğaldı, yan hakem de pozisyonu böyle yorumladığı için kafasına su şişesi yedi.
Carlos Kameni : (9/10) Maçın yıldızı. Evet, iki net pozisyonu çıkaran kaleci maçın yıldızı oluyor. Kalenin artık kendine ait olduğunu hissedince özgüveni de arttı ve Gomis ve Tolga'nın pozisyonlarında kalesini bu sezon ilk kez gole kapattı.
Mauricio Isla : (6/10) Deplasmanda oynanan derbi olması nedeniyle savunma performansı daha ön plandaydı, rakip 10 kişi kaldıktan sonra bindirmeler yapsa bile tehlike yaratamadı.
Roman Neustadter : (5/10) Sürpriz bir şekilde kadroda yer buldu. Gomis'in pozisyonunda olmayacak bir çalım yedi ancak Kameni onu kurtardı.
Luis Neto : (6/10) Kesiciliği iyiydi ancak ilk zamanlama hatasında sarı kartı gördü. İşin kötü yanı maç içinde bu tarz harekeleri yapmaya çok müsait bir oyuncu, neyse ki bugün sahada kalabildi.
Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Onun da temel görevi geri dönüşü zayıf olan Valbuena'nın arkasını kapatmaktı. Hücum bindirmeleri her zamanki gibi etkisizdi.
Nabil Dirar : (5/10) Orta sahanın en çok koşanlarındandı ancak orta üçlüde göstermesi gereken kaliteyi gösteremedi ve hücumda etkisiz kaldı.
Josef Souza : (7/10) Ön liberonun yeni hakimi yine iyi bir maç çıkardı. Gomis'e asist yapması muhtemel forvet arkası oyuncularını iyi kilitledi.
Ozan Tufan : (5/10) Mental olarak maça kendini hazırlayamamış gibiydi. İlk yarı çok tutuktu, ikinci yarı daha fazla mücadele etti ama mevcut çizgisinin altındaydı.
Giuliano : (4/10) O da maç içinde kaybolup gitti. Tabii deplasmanda oynanan derbide büyük işler yapmasını beklemek de doğru değil ancak Janssen ile yaptığı bir verkaç dışında sahada yok gibiydi.
Mathieu Valbuena : (5/10) Süper bücür yine çok aradı, uğraştı ancak takımını gole taşıyamadı. Duran toplarda daha iyi ortalar yapmasını beklerdim.
Vincent Janssen : (3/10) Fenerbahçe adına iki net pozisyona giren forvet oyuncusu maalesef ikisinde de kaleyi bulamadı. Hal böyle olunca 1 puandan fazlası hayaldi.
Roberto Soldado : (5/10) Son 20 dakika oyunda olmasına rağmen topla tehlikeli bölgede hiç buluşamadı.
Alper Potuk : (3/10) Kenardan gelince çok etkisiz kalıyor, kendini maça mental olarak hazırlayamamasına bağlıyorum.
Aykut Kocaman : (7/10) Fenerbahçe son 15 dakikada golü bulsa yazının başlığı "Aykut Kocaman'ın Hayali" olacaktı ancak gol gelmeyince işler değişti. Sahaya sürdüğü kadro bir eksikle doğruydu, Janssen tercihinde haklıydı. Kırmızı karttan sonra değişikliği daha erken yapabilirdi. Gomis'i durdurmak üzerine kurduğu sistem iyi işledi ancak hücum verimliliği galibiyet için yeterli değildi.
Özetle; bir derbi daha fare doğurdu. Galatasaray ilk kez gol atamazken, Fenerbahçe ilk kez gol yemedi. Gol çıkmayan derbinin kazananı (eğer yarın kazanırsa) Beşiktaş oldu. Bu maçla Fenerbahçe ligin üst yarısında yer alan takımlarla maçlarının büyük kısmını tamamlarken Galatasaray zorlu serisine fireyle başladı. Tolunay Kafkas hocalık yapmadığına göre ligin ilk 0-0 biten maçının Aykut Kocaman'ın takımından gelmesi şaşırtıcı değil. Haftaya iki takım da kaldığı yerden devam eder diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder