28 Ocak 2018 Pazar

Akıl Tutulması

Tarih 5 Mayıs 2007..
Beşiktaş - Fenerbahçe maçı..

Maç aslında bugünkü Trabzonspor maçıyla alakalı değil ama maç başlamadan önce 2006 - 2007 sezonu geldi aklıma. Bu maç da o sezonu koparan maçıydı. Neden mi bu maçı seçtim? Dörtlü savunma önünde oynayan 2-3-1 dizilişli 6 oyuncuyu kıyaslamak istedim.

Birinde ön liberoda son dönemlerin formda oyuncusu Deniz Barış oynuyor, yedeği Mehmet Aurelio.
Bugün ön liberoda Josef Souza var.

Birinde Fenerbahçe tarihinin gördüğü en iyi iki 8 numaradan birisi olan Stephen Appiah var.
Bugün hayatında ilk kez 8 numara oynama görevi verilen Hasan Ali Kaldırım.

Kanatlarda hücum-savunma oranı 80-20 olan Tümer Metin ve Tuncay Şanlı var.
Bugün savunmaya katkıları nedeniyle sahada olan ancak hücum yetenekleri yok düzeyinde olan Aatıf ve Nabil Dirar.

Birinde 10 numarada Alex de Souza var, fazla söze gerek yok.
Diğerinde 1 numarası eksik olan 0 numara Alper Potuk.

Birinde santraforda golcülüğü uluslararası düzeyde kanıtlanmış Mateja Kezman var.
Diğerinde hava topundan başka meziyeti kalmamış, onu da artık pek beceremeyen Jose Fernandao.

Sahaya çıkan dizilişi gördüm ve bugün gol atarsak 34 senelik futbol bilgime yazıklar olsun dedim. Duran top harici, oyun içi gol demeyi unuttuğumu fark ettim. Zira 3 Aralık 2017 tarihinden bu yana duran top harici bir gol bulamadık ligde. Rakip kaleye en yakın konumdaki 6 futbolcu bu kadar düşük bir kaliteye sahipken maçı izlemenin pek alemi yoktu. Zaten ilk 12 dakika boyunca iki takım da topu yere indirip üst üste 3 pas yapamadı. 

Hasan Ali'yi 8 numarada oynatmak neyin kafasıydı bunu çok merak ediyorum. Yedek kulübesinde aynı pozisyonda oynayabilecek Eljif Elmas, Mehmet Ekici varken, Mathieu Valbuena'yı 10 numaraya alıp Alper Potuk'u kaydırmak gibi bir opsiyon varken neden atomu yeniden parçaladı Aykut Kocaman, ne amaçladı bilemiyorum. 10 senede yaşadığımız kadro erozyonu muazzam boyutta, kabul ediyorum. Ancak bugün Aykut Kocaman'ın yaşadığı akıl tutulması çok daha muazzam bir boyut. Mathieu Valbuena ile neler yaşıyor bilmiyorum ama ilk yarıda kullandığımız 6-7 kornerden birini bile Valbuena atsa daha tehlikeli olurduk. Sırf korner atmak için bile oyunda tutmaya değecek bir adam olduğunu attığımız golde ve son dakikadaki karambolde gösterdi.
Trabzonspor'a da kısaca değinmek gerekirse Jose Sosa gibi sahaya çıkan 22 adamın toplamından daha fazla futbol vizyonu olan bir adamı yedek oturtmak yerine maçın başından itibaren sahaya sürse rahat bir galibiyet alırdı.

Volkan Demirel : (8/10) Gerginlik yaratmadan maçı tamamlamış olması şaşırtıcı ve sevindirici. Savunma arkasındaki açıkları iyi kapattı, golde yapacağı bir şey yoktu.

Mauricio Isla : (6/10) Hücuma neredeyse hiç destek vermedi, savunmada ise vasattı.

Roman Neustadter : (6/10) Vasatı aşamadı, golde Burak'a bir adım daha yakın olmalıydı. 

Mehmet Topal : (7/10) Sezon başında stoperdeki hataları sonucu bir daha stoper oynamaz diyordum ama bugün başarılı bir performans gösterdi.

İsmail Köybaşı : (5/10) Bindirme yapmaya gayretli görünse de maçın en önemli gol pozisyonunu değerlendiremeyerek puan kaybında büyük rol oynadı.

Josef Souza : (7/10) Beraberliği getiren golü atması dışında sahada kayıptı.

Hasan Ali Kaldırım : (4/10) Sahaya çıkmasa, 10 kişi oynasak daha iyi futbol sergileyebilirdik. Kendisini bir kere daha 8 numara olarak gördüğüm maçta televizyonu kapatma / stadı terk etme sözü veriyorum kendime.

Nabil Dirar : (5/10) Sağ iç ile sağ açık arasında bocalayıp durdu. Yediğimiz golde ortayı yaptıran adamı daha yakın marke etmeliydi.

Alper Potuk : (5/10) 3 saniye içinde iki hareket yapıyor, birinde elit takımlarda oynayan oyuncuların yaptığı gibi adam eksiltiyor. Hemen sonrasındaki pozisyonda amatör kümede oynayan oyuncuların yapmayacağı kadar kötü bir orta yapıyor. Bu kadar dengesiz olmayı nasıl başarıyor ben de merak ediyorum.

Aatıf Chahechouhe : (3/10) Bal yapmayan arımız bugün de bal yapmadı. Şaşırdınız mı?

Jose Fernandao : (6/10) 90 dakika boyunca gelen uzun topları indirmeye çalıştı, çoğunda da başarılı oldu ama attığı tekme yakışmadı. Kırmızı kartı görsek aldığımız tek puan da hayal olurdu.

Mathieu Valbuena : (7/10) Fenerbahçe adına olumlu bir kaç pastan birinin sahibi. Sezonun ilk yarısında en çok ısıran, en çok isteyen adam rolündeydi ancak son haftalarda o isteği, arzuyu göremiyorum ve üzülüyorum.

Eljif Elmas : (6/10) Orta sahada etkili olmaya çalıştı ancak daha kolay maçlarla formaya ısınmadan büyük denize atıp kahraman olmasını beklemek pek doğru değil. İyi futbolcu kumaşı var, üzerine koyarak devam etmesi dileğiyle.

Roberto Soldado : (5/10) Oyuna girdi ancak etkili olduğunu söylemek zor.

Aykut Kocaman : (4/10) Şimdi izlediğim demecine göre gol yiyene kadarki 60 dakikalık bölümden son derece memnun. Rakip ilk atakta golü buldu, bizse bir kaç tane gol kaçırdık diyor. Organize bir atak yapmamış olduğumuzdan hiç bahsetmiyor, orta sahada neden Mehmet Ekici veya Valbuena yerine Hasan Ali'yi tercih ettiğini açıklayamıyor. Bugün maalesef sınıfta kaldın Aykut Hoca.

Özetle; senelerdir yarım kalan maçlar, hırsla sahaya çıkan rakip nedeniyle kolay galibiyetler haline dönüşen Trabzon deplasmanı bu maçla beraber yeniden zorlu deplasman statüsüne sahip hale geldi. Sahaya futbol oynamamak üzere çıkan iki teknik adam, en kaliteli ayaklarını yanlarında oturtmayı tercih edince ilk 45 dakika kör dövüşü halindeydi. Sosa'nın girişiyle 45-60 arası Trabzonspor oyuna hakim oldu, 60tan sonra oyuna giren Valbuena oyun kalitesini değiştiremese de bir duran topla tabelayı değiştirebildi. Artık futbol oynamaya çıktığımız maçlar görmek istiyorum, yetkililere duyurulur.

20 Ocak 2018 Cumartesi

Skoru Koruma Psikolojisi

Devre arası futbolu seven adam için işkence gibidir. Üniversitedeyken arkadaş grubu ile muhabbet halindeyken milli maç arası yapılan hafta sonlarının bile zor geçtiğini söyleyince alay konusu olmuştum ama durum gerçekten öyle. Hayatımın bir parçası olmuş futbol, olmayınca bir şeyler eksik sanki. Neyse devre arası bitti, sendrom sona erdi.

Devre arası bitti bitmesine ama son yılların en umutsuz devre aralarından birini geçirdik. Bas bas bağıran sol bek ihtiyacı yolunda 25 isim yazılmasına rağmen eldeki muhteşem ikiliyle yola devam kararı alındı. Tabii bu transfer konusunda yorum yaparken iki açıdan bakmak lazım olaya. Taraftar gözüyle elbette yeni bir oyuncu, yeni bir heyecan istiyoruz ancak kulübün finansal durumu ve yabancı sayısı ortada. Bu satırları yazdığım gün itibariyle Krasic'ten bile büyük hayal kırıklığımız Robin van Persie Fenerbahçe'den ayrıldı ve tek sevindirici gelişme bu açıkçası.

Yine devre arasında alışık olmadığımız üzere neredeyse hazırlık maçı yapmadan geçirdik arayı. Kupa maçları antrenman niteliğindeydi ama ortaya konan oyun beklentilerin çok altındaydı. İkinci yarının başındaki zorlu fikstürün ilk maçı da sezonun flaş ekibi Göztepe karşısındaydı. İlk maçta 2-2 berabere kalmıştık ve kaçan 2 puana hayıflanmıştık ancak Göztepe devam eden maçlarda kolay lokma olmadığını gösterdi. Aykut Kocaman son 6 haftada alıştığı düzeni pek bozmadı. Sağ bekte Isla yeniden formasına kavuşurken ileri uçta Fernandao vardı.

Maçı üç bölümde incelemek lazım.

1- 0-15 Golü bulana kadar geçen ilk 15 dakika
2- 15-60 Göztepe'nin golüne kadar devam eden 45 dakika
3- 60-90 Fenerbahçe'nin gol aradığı son 30 dakika

Üç bölümde de skoru koruma psikolojisi vardı ve üçünde de işe yaramadı! Stadı dolduran 45bin taraftar önünde maça kontrollü başlayıp erken gol yemek istemeyen Göztepe ilk 15 dakika boyunca rakip sahada topa 5 kere dokunabildi. Fenerbahçe baskılı başlamanın ödülünü 15. dakikada kornerden gelen topa iyi yükselen Fernandao'nun golüyle aldı.

Golü bulduktan sonra skoru koruma psikolojisi Fenerbahçe'ye geçti. Göztepe daha rahat oynamaya başladı, Volkan'ı çok zorlayamasalar da hücum anlamında daha etkili olmaya çalıştılar ilk bölüme göre.  Fenerbahçe ise olabildiğince topun arkasına geçip skoru korumaya çalıştı, bir Aykut Kocaman klasiği şeklinde. İlk devre sıkıntısız tamamlandı ama ikinci yarı yine bireysel bir hata ile Göztepe golü buldu.

Golden sonra roller yine değişti ve skoru koruma psikolojisi Göztepe'ye geçti yeniden. Aykut Kocaman alışık olmadığımız şekilde çift santrafora döndü Fernandao - Soldado ikilisiyle. Giuliano da sakatlanıp çıkınca bütün yük Valbuena'nın sihirli ayaklarına kaldı diye düşündüm. O da pozisyonları gereğinden fazla zorlayınca neredeyse hiç etkili olamadı. Maç gidiyor derken Dirar'ın tehlikeli ortasında Soldado'yu savunmaya çalışan Kosanovic kendi filelerini havalandırdı.

Volkan Demirel : (7/10) Kalesinde gördüğü iki pozisyonun biri gol oldu, diğerinde başarılı bir hamle ve şansın yardımıyla golü kurtardı.

Mauricio Isla : (6/10) Takıma yeniden adapte oluyor ama zamana ve maç formuna ihtiyacı var. Savunma arkasına yaptığı koşuları gören oyuncular Aatıf, Dirar, Josef ve Mehmet Topal olduğu için çoğu boşa gidiyor. Valbuena ve Giuliano gibi isimler çok daha rahat servis yapabilirler bu pozisyonlarda.

Roman Neustadter : (8/10) Savunmada görevini başarıyla yerine getirdi. Son dakikalarda yan ağlara takıldığı pozisyonu gol yapsa maçın adamı olabilirdi.

Martin Skrtel : (5/10) Az kalsın bir çuval inciri berbat ediyordu ama Kosanovic imdadına yetişti. Kendine çeki düzen vermesi lazım.

İsmail Köybaşı : (5/10) Etkisiz bir günündeydi. Sol beke transfer yapılmamış olmasının rahatlığı içindeydi belki de.

Nabil Dirar : (7/10) Maçın kötülerinden biri olacakken belki de şampiyonluk ışığını yakan ortayı yapan adam oldu. Anlaşılan o ki bu sezonu iyi kötü sağ açıkta Dirar'la tamamlayacağız, verim almaya bakmak lazım.

Josef Souza : (6/10) Josef'le ilgili geçmiş yorumlarıma bir göz attım ve fark ettim ki çift ön libero oynamaya başladığımızdan beri etkisiz oynadığını yazıyorum. Tek ön liberoda daha etkiliyken bu düzende hiç ileri çıkmıyor ve hücuma katkısı sıfır düzeyinde kalıyor. Volkan'ın engel olduğu gol pozisyonunda Andre Castro'yu seyrettiğini de ekleyelim.

Mehmet Topal : (7/10) Bugün çok mücadele etti, pas hatası epey azalmış göründü.

Aatıf Chahechouhe : (5/10) Bu adam sol açık oynuyor ve hücuma ciddi anlamda katkı vermesi beklenen biri, hepimiz bunda hemfikiriz. Topla buluşma istatistiğine bakıyorum, rakip kaleye en yakın topla buluştuğu nokta yaklaşık 35 metre. Başka sözüm yok.

Giuliano : (6/10) İlk yarının en iyisi bugün sahada gezindi, 15. saniyede kaçırdığı golde kaldı aklı belki de. Tabii pas yapabileceği 3 adamın tekniğinin toplamının bir Giuliano etmiyor olması nedeniyle de etkisiz kaldığını söylemek gerek. Sakatlandıktan sonra kanatlarda verkaç yapamıyor olmamızın temel nedeni bu alanlara yardımcı olmak üzere hareketlenecek bir Giuliano'nun olmamasıydı.

Jose Fernandao : (8/10) Perdeyi açan golü bulduğu için 8 puan ama performansı beklentilerin altındaydı. Uzun bir aradan sonra 90 dakika oynamış olması sevindirici ancak ikili mücadelelerde kendini çok kolay bırakıyor. İkinci yarıda bu maç gibi 2-3 maçı kurtarsa yeterli katkıyı yapmış olacak.

Roberto Soldado : (7/10) Sivas maçından sonra ikinci kez oyuna girip galibiyeti getiren golü atıyor. Golü atmış olmasa bile orada bulunması rakibin kendi ağlarını havalandırmasına sebep oldu. Kondisyonu 30 dakika ile sınırlı olduğu için ancak ikinci yarılarda forma şansı bulabiliyor.

Mathieu Valbuena : (6/10) Son 30 dakikada kendisine büyücülük görevi verilmişti. Kendini rolüne fazla kaptırmış olacak ki sahada tek başına bir şeyler yapmaya çalıştı ve takım arkadaşlarıyla yardımlaşmayı unuttu.

Alper Potuk : (6/10) O da günün etkisizlerindendi. Tek olumlu müdahalesi üçe bir yakalanmak üzereyken kafa ile uzaklaştırdığı toptu.

Aykut Kocaman : (6/10) Göztepe golü gelene kadar bir Aykut Kocaman klasiği izliyorduk. Bireysel hatalar için yapabileceği bir şey yok belki ancak bu tür hataları hesaba katıp 1-0 değil, 2-0 olunca top çevirmeye başlamayı düşünmeli. Fernandao'yu uzun toplarla besleyen bir oyun planı kurgulamıştı ancak iç sahada, lige bu sezon yükselmiş bir takıma karşı, 45bin seyircinin önünde oynanması gereken oyun bu olmamalıydı.

Özetle; skoru koruma psikolojisi üzerine bilimsel araştırmalar yapılmasını talep ediyorum. Fenerbahçe ilk 15 dakika oynadığı oyunu neden 1-0'dan sonra oynamıyor, bu da araştırılmalı. Zorlu fikstürün ilk ayağında günübirlik liderliği getiren galibiyet önemli, haftaya Trabzon'da devamını getirmek gerek. 90+'da bugüne kadar 5 puan kaybetmiştik, bugün onların 2'sini geri almayı başardık. Her ne kadar konuşmak için erken olsa da bu tür galibiyetler şampiyonluk ışığını yakar. Bakalım bizim ışık da yanacak mı?

1 Ocak 2018 Pazartesi

İlk Yarının Ardından

İlk yarının 17 haftalık maratonu tamamlandı ve Fenerbahçe ligi 33 puanla lider Başakşehir'in 3 puan ardında 3. sırada tamamladı. Son 15 sezon incelendiğinde lider ligi ortalama 39 puanla bitirmiş, Fenerbahçe'nin ortalaması ise 36,5. Yani ortalamaların yaklaşık 3 puan gerisinde bir lig yaşıyoruz. Fenerbahçe bu 15 sezonun 5 tanesini şampiyon kapatmış, yani devre arasına %33 şampiyonluk ihtimaliyle giriyor.

İlk yarıda toplam 24 maç yapmışız, 13 galibiyet, 7 beraberlik, 4 mağlubiyet şeklinde bir karnemiz var. UEFA Avrupa Ligi'ne grup aşamasına gelemeden büyük bir hezimetle veda ettik. Kupada ise çeyrek final yolunda avantajlı bir skorla yolumuza devam ediyoruz. Bu 24 karşılaşmanın 15'i için yazı yazmışım, arada takıma "küstüğüm" ve yorum yazmadığım bir dönem var. Maç yazılarını maçtan hemen sonra oturup yazdığım için son dakikadaki puan kayıpları yüzünden maç yazıları ekstra kahır haline geliyor. Bu sebeple bir kez daha yazmadığım yazılar için affınıza sığınıyorum.

15 maçta verdiğim puanlara göre devre arası değerlendirmesi yaptım mevki bazında. Gelin bir göz atalım ilk yarıda kim ne yapmış. (Oynadıkları maçları en az 15 dakika oynama üzerinde değerlendirdim.)

KALE

Carlos Kameni : (6,8/10) Transferi büyük soru işaretiydi, sezona 6. resmi müsabakada başlayabildi zaten. Kaleyi devraldıktan sonra 6 maç peş peşe ilk 11'deydi ancak Kayserispor maçındaki 3 gol ile yeniden kulübe yolları göründü. Aynı dönemde Volkan'ın form tutması nedeniyle yeniden forma şansı yakalamak için Volkan'ın formsuzluğunu bekleyecek. (9 maç, 11 gol)

Volkan Demirel : (5,5/10) Puanı Kameni'ye göre düşük ancak bunu formayı kaptırmadan önceki formsuzluğuna borçlu. O dönemki puan kayıplarının büyük sorumlusu idi ancak formayı geri aldıktan sonra 7,8 düzeyinde bir ortalama yakaladı. Kameni kamçısı işe yaramış görünüyor. (13 maç, 15 gol)

SAĞ BEK

Şener Özbayraklı : (6,0/10) Sağ bekte iki bekimiz formayı paylaşmış görünüyor. Şener sezonu açtı, daha sonra Isla gelip formayı devraldı. Isla'nın sakatlığı sonrası Şener yeniden yer buldu ve şansını iyi kullanıp Isla'yı kulübede oturttu. (11 maç, 2 asist)

Mauricio Isla : (6,0/10) Formayı kaptığı dönemde takımın en iyisiydi. Ortalama puan olarak da daha yukarıda çıkacaktı ancak son maçtaki hatası onu yaktı. Devre arasında sakatlığından tamamen sıyrılıp sıkı bir çalışma ile yeniden formayı kapacağını düşünüyorum. (13 maç, 2 asist)

STOPER 

Luis Neto : (6,6/10) Takıma geç katılmasına rağmen gelir gelmez forma şansı buldu ve bunu da iyi kullandı. O da Isla gibi sakatlık sonrası yeniden formasına kavuşmakta zorlandı, tabii bunda Skrtel - Neustadter ikilisinin uyumu ve Mehmet Topal'ın ilk 11'e dönmesinin de etkisi var. (10 maç, 1 kırmızı kart)

Roman Neustadter : (6,1/10) Beklentilerin aksine bu sezon iyi süre aldı. Ön libero deneyimi nedeniyle ayağına hakim bir stoper olduğundan Aykut Kocaman'ın pas oyununun temel bir parçası oldu. Attığı 4 golle de Lugano'dan bu yana özlem duyduğumuz golcü stoper hasretini biraz olsun dindirdi. (21 maç, 4 gol)

Martin Skrtel : (5,5/10) Geçen sezon Kjaer ile beraber iyi bir tandem oluşturuyordu fakat Kjaer gidince foyası ortaya çıkmaya başladı. Kesiciliğine diyecek yok ancak bazı pozisyonlarda kolay kart görüyor ve takımı zor duruma düşürüyor. (15 maç, 2 gol, 1 asist, 1 kırmızı kart)

SOL BEK

Hasan Ali Kaldırım : (5,6/10) Oynadığı maç sayısına göre takımdaki en düşük ortalamalardan birine sahip. Puanları 4 ile 8 arası gidip gelmiş, ağırlığı 6 civarında zaten. Sahaya çıkınca ne vereceği belli olan oyunculardan, savunmada sağlam durur, hücuma neredeyse katkı vermez. Yapılması gündemde olan sol bek transferi sonrası forma şansı iyice azalacak. (15 maç, 2 gol, 1 asist)

İsmail Köybaşı : (5,1/10) Hasan Ali gibi vasatın altı bir sol bek varken ondan kötüsünü transfer etmeye ne gerek vardı diye sormak lazım Aziz Yıldırım'a. Sarı laciverti sırtına her geçiren oyuncuya sonsuz destek veririz elbette ama İsmail maalesef beklentilerin altında kaldı fazlasıyla. Valbuena'nın sakatlığı sonrası daha fazla forma şansı buldu ancak o maçlarda da ortalamanın pek üzerine çıkamadı. (10 maç, 2 asist)

ÖN LİBERO

Ozan Tufan : (7,1/10) Takımın en yüksek puana sahip ikinci oyuncusu ancak kasım ayında Aykut Kocaman ile ters düşmesi sonrası kulübeye mahkum oldu.  Modern bir 8 numaraya doğru evrilirken saha dışı nedenlerle formasını kaybetmesi takım adına üzücü. Dilerim devre arası buzlar erir ve Ozan yeniden formasına kavuşur. (14 maç, 3 gol, 1 asist)

Josef Souza : (6,8/10) Bu sezon tek ön libero oynadığı maçlarda adeta ön libero nasıl oynanır dersi verdi. Sezon başında hakkındaki transfer söylentileri hikaye gibi görünse de performansını gördükten sonra satacağımız paraya onun yerine daha iyisini almak mümkün olur mu diye düşündürmeye başladı. Bu sezon benden 10 puan alabilen (Beşiktaş maçı) 3 oyuncudan birisi. (17 maç, 1 gol, 1 asist)

Mehmet Ekici : (6,3/10) Geçen sezon olaylı bir transferin öznesi olarak takıma katıldı ancak 6 ay topa vurmayınca ilk hazırlık maçında sakatlandı. Sonrasında da profesyonellikten uzak davranışlar sonucu ilk yarı boyunca sadece 246 dakika forma şansı bulabildi. İyi bir devre arası geçirdikten sonra ikinci yarıda takıma önemli katkı vereceğini düşünüyorum. (4 maç)

Oğuz Kağan Güçtekin : (5,5/10) Takımın genç yeteneği ve bu sezonki yıldız adayı. Alt yaş kategorilerinde kendini kanıtlamış ve bu sezon A takıma katılmış ancak henüz "ben buradayım, geliyorum" diyemedi. Genellikle son dakikalarda oyuna sokup Süper Lig'in havasını almasını sağlıyor Aykut Kocaman. Dilerim birlikte oynadığı oyuncu grubundan iyi şeyler öğrenir. (3 maç)

Mehmet Topal : (5,0/10) Yıllardır ön libero pozisyonunun vazgeçilmezi olan Mehmet Topal bu sezona kötü başladı. Avrupa'da iki Vardar maçında takımın elenmesine sebep olduktan sonra formasını kaptırdı ve uzunca bir süre yedek bekledi. Artık ne hikmetse kariyerinin en iyi dönemini geçirmekte olan Ozan Tufan bir anda yedek kaldı ve kötü Mehmet Topal ilk 11'e döndü. Son haftalarda golleriyle takıma puanlar kazandırmış olsa da ön libero mevkisinin ilk yarıdaki en kötüsü olmaktan kurtulamadı. (16 maç, 2 gol, 1 asist)

SAĞ KANAT

Nabil Dirar : (5,9/10) Monaco gibi bir referansla gelip sağ kanada yerleşti ancak vasatı aştığını söylemek zor. Zaman zaman iyi işler yapıyor ama düzenli oynuyor olmasının en önemli sebebi savunmaya yaptığı katkı. Oynadığı bir çok maçta sahanın en çok koşanı oluyor ancak hücuma yaptığı katkı Fenerbahçe'nin sağ açık ortalamasının epey altında. (20 maç, 3 gol, 3 asist)

Samed Karakoç : (4,0/10) Pişmek için bir kaç fırın ekmek daha yemesi gerekiyor. Oynadığı 2 kupa maçını izlerken henüz futbolun temel olgularının farkında olmadığı izlenimine kapıldım. (2 maç)

SOL KANAT

Mathieu Valbuena : (7,2/10) En yüksek ortalama ile takımın yıldızı. Performansı sadece puanlarına değil, istatistiklerine de yansımış durumda. Kariyerinin en yüksek rakamlarına geçen sezon 10 gol, 7 asist ile ulaşan Valbuena, bu sezon henüz ilk yarıda 6 gol, 13 asist ile kariyer rekorunu kırdı. Sahadaki oyuncuların yüzlerini görmesem bile yer aldığı bir karşılaşmada kimin Valbuena olduğunu kolaylıkla anlayabilirim çünkü sahada en çok arzulayan her zaman o. Yaşı itibariyle savunmaya katkısının sınırlı olması nedeniyle sakatlığı sonrası kulübeye hapsoldu ancak yedekten verdiği katkıyla bile kendini hatırlattı. İkinci yarı performansını sürdürmesi halinde takımı şampiyon yapma yeteneğine sahip. (21 maç, 6 gol, 13 asist)

Aatıf Chahechouhe : (4,4/10) Takımın bal yapmayan arısı. Koşu mesafesi alanında en üst sıralarda ancak yaptığı pasların çoğu yana ve geriye. İleri gitmek için risk almadıkça yaptığı bütün iş vakti boşa geçirmek oluyor. Kesinlikle Fenerbahçe kalitesinde değil, forma şansı bulduğu 15 maçta 1 kupa golü dışında katkı yapamamış olması dikkat çekici. (15 maç, 1 gol) 

FORVET ARKASI

Giuliano Victor de Paula : (7,0/10) Bu sezon takımın skor yükünü çekenlerin başında geliyor. Son dakika transferi olması nedeniyle takıma geç adapte oldu, 4-3-2-1 düzenine alışmakta zorlandı ancak 4-2-3-1'e dönüşle beraber forvet arkasına geçince kalitesini gösterdi ve neden Brezilya milli takımında oynadığını bize hatırlattı. (16 maç, 8 gol, 2 asist)

Alper Potuk : (5,3/10) Alper'i tek mevki ile kısıtlamak yanlış ama bu sezon ağırlıklı olarak forvet arkasında forma şansı buldu. Sezon başında skor katkısıyla başlayınca yeri sağlam dedik ancak magazin dünyasından sıyrılamayınca sezonun büyük bölümünü kulübede geçirdi. Kulübeden gelince konsantre olup katkı sağlamakta zorluk çekiyor. "Tuvana Türkay hanımdan ayrılmış olması" nedeniyle İkinci yarı bu eksikliğini gidermesini umuyorum. (14 maç, 5 gol, 1 asist)

FORVET

Vincent Janssen : (5,9/10) O da geç gelip adaptasyonda sıkıntı çekenlerden. Bazı maçlar "keşke bu adamı satın alabilsek" dedirtirken, bazı maçlarda da ne işi var sahada diye sorgulatıyor. Ligimize uygun olan fiziği güçlü forvet yapısı ile takımı ileride tutma adına önemli işler yaptı ilk yarıda. Sakatlığını atlatıp devre arası güçlenirse ikinci yarıda formayı kaptıracağını düşünmüyorum. (12 maç, 3 gol, 2 asist)

Jose Fernandao : (5,7/10) Geçen sezon kolu kırıldıktan sonra kendini toparlayamadı. İlk yarıda 168 dakika forma şansı buldu ancak eski gol kralı performansından fersah fersah uzaktaydı. Devre arası gideceği konuşuluyor, Fenerbahçe'de miadının dolduğunu düşünüyorum. (3 maç, 2 gol)

Roberto Soldado : (5,0/10) Büyük paralara transfer edilip beklenenleri veremeyen forvetlerin son halkası. Soldado'nun kalitesi tartışılmaz ancak kondisyonu maksimum 45 dakikaya izin veriyor. Golcü kimliği sayesinde ceza sahası içinde topla buluştuğu her an tehlikeli oluyor. İkinci yarıda direkt ilk 11de olmasa da yedekten girerek katkı verdiği maçlar olacağını düşünüyorum. (13 maç, 5 gol)

Ahmethan Köse : (4,0/10) Sezon başında forvet eksikliği çektiğimiz dönemde bir anda ilk 11de kendine yer buldu ancak forma şansı bulduğu ilk 5 maçta isabetli şut atamadan formayı kaptırdı. Fenerbahçe seviyesine ulaşacak gibi görünmüyor. (7 maç, 1 gol)

Robin van Persie : (2,0/10) Söyleyecek söz yok aslında, 2.5 sene önce geldiğinde rüzgarlar estiren adam şimdilerde 100 TL'lik vale ücretini kulübe itelemenin derdinde.. İki sezondur beklenen performansı gösterememiş olmasına rağmen iyi sayıda gol yakalamıştı ancak bu sezon Aykut Kocaman ile ters düşünce forma şansı dahi bulamaz hale geldi. İşler çirkinleşmeden devre arasında takımdan ayrılması herkesin hayrına olacaktır. (4 maç)

TEKNİK DİREKTÖR

Aykut Kocaman : (6,3/10) Oyuncular sıralamasına koyduğumuzda 6. sırada yer alıyor Aykut Kocaman. Hezimet düzeyindeki Vardar ve Akhisar maçlarını çıkardığımız zaman ortalaması 7,1'e çıkıyor ki bu daha gerçekçi sayılabilir. Sezon başında 6 oyuncunun gidip 10 oyuncunun geldiği bir takımın başına geçti. Düzeni oturtmakta zorluk çekti, forvetsizlik yüzünden Avrupa'dan elendi. Bireysel hatalar yüzünden zirveden uzaklaştı. Oyun şablonunu değiştirirken yol kazalarına denk geldi. En sonunda yaptığı 5/5'lik seriyle zirveye ortak olacağının sinyalini verdi. Formda Başakşehir'in başındaki Abdullah Avcı, çifte şampiyon apoletli Şenol Güneş ve imparator Fatih Terim karşısında işi hiç kolay değil. İkinci yarıda puan ortalamasını yukarı çekmesi gerekecek. Bunun için de rakip deplasmanlarda yenilmemek ve Anadolu'da puan kaybı yaşamamak gerekiyor. Bakalım bu ağır yükün altından kalkıp 17 hafta sonra takımını liderlik koltuğuna oturtabilecek mi?