21 Ağustos 2017 Pazartesi

Ikileyerek Devam

Alışkanlık haline geldi artık, 3 maçtır kalemizde 2 gol görüyoruz. Bu 3 maçın ikisinde biz de 2 gol bulduk da beraberliği kurtardık. Türkiye liglerinde 2 gol bulduğumuz çoğu maçı kazanırız aslında, mesele 2 gol yememekte.

Neden yiyoruz peki? Yediğimiz gollerin hemen hepsi bireysel hatalar, hata demişken öyle böyle hata değil, futbol okullarında ders olarak okutulacak cinsten hatalar. Volkan Demirel hücum hattının müthiş performansına nazire yaparcasına jeneriklik hatalar yapıyor ve sayesinde 4 puanı bıraktık bile.

Maçtan önce kadroyu görünce içim sızladı, Volkan kalede, Josef-Topal sahada, Giuliano ve Soldado kulübedeydi. Sağlamcı kadroyu tercih etmişti Aykut Kocaman, zaten kadro tercihinde günahı da sevabı da ona ait. Dakikalar 5'i gösterdiğinde Robin Van Persie'nin ayağına değen top ile Trabzonspor'un attığı gol sayısı eşitti. 36 yaşındaki Volkan Demirel savunmanın müdahale alanı içinde bulunan topa çıktı ve golü atmak Burak Yılmaz için zor olmadı. Sonrasında 40 dakikalık bir kör dövüşü izledik. Sahada kör yoktu ama dövüşen çoktu, oyun 5 kere durdu, hakem yaklaşık 20 kere düdük çaldı.

Fenerbahçe bu sezon gollerini ya duran toptan ya bireysel beceriyle buluyor demiştim geçen yazıda. 44 dakika icraatı olmayan Alper Potuk 45te muazzam bir gole imza attı ve devre arası öncesi planları değiştirdi. Bu arada Aykut Kocaman alışık olmadığımız şekilde 24. dakikada Giuliano ve Roberto Soldado'yu ısınmaya gönderdi. Devre arasında Giuliano formasıyla ısınmaya devam edince taraftar heyecanlandı. Bende ise Alper'in golü sonrası soru işareti vardı, zira normal şartlar Giuliano - Alper değişikliğini gerektirirdi. Oyuncular sahaya dönünce Robin Van Persie'nin sahada olmadığını gördük. İlk yarıda iki santra vuruşu dahil olmak üzere 6 kere topa dokunduğu için varlığı ile yokluğu belli değildi. Bu değişiklik sonrası benim birkaç maçın belli bölümü hariç olmak üzere ömrümde görmediğim şekilde 4-6-0 düzenine döndük. İleri uçta hareketli Alper stoperlerin arasında eriyip gitti ve Soldado girene kadar ne oynadığımız belli değildi.

Son yarım saatte Soldado hamlesi gelecekken yine saçma bir top kaybı sonrası Volkan Demirel geçen haftaki gibi rahatlıkla tutacağı topu içeri aldı. Bu sefer stoperlere kızmadı ama son 30 dakika boyunca topla her buluştuğunda yuhalandı. Soldado girerken Ersun Yanal ise maçı koruma moduna geçerek Yusuf yerine Onazi'yi aldı oyuna.

Tam maç ve 20 senelik seri gitti derken imdada penaltı yetişti be Fenerbahçe 2-2'yi yakaladı. Kalan 10 dakika rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe iki net gol pozisyonu buldu ama gol gelmeyince sahadan 1 puanla ayrılmaya razi oldu.

Trabzonspor'u kısaca değerlendirmek gerekirse Burak Yılmaz'ın sakatlığı sonrası gol yollarında zayıf kaldı. Erken gelen golden sonra oyunu soğutma amaçlı yerde yatmaları ise gereksizdi.

Volkan Demirel : (1/10) Puan kaybının tek sorumlusu, Aykut Kocaman kendisiyle devam edecek gibi ama Fenerbahçe'nin çıkarlarını düşünüyorsa eldivenleri kendisi teslim etmeli.

Mauricio Isla : (4/10) Beklediğimiz sağ bek performansını göremedik maalesef. İçeride oynadığımız maçlarda hücuma daha fazla destek olması lazım.

Roman Neustadter : (3/10) Günün sakarlarından biri de o. Olmayacak yerde kaptırdığı top Volkan sayesinde gol oldu.

Martin Skrtel : (4/10) Ilk golde Burak'ı kaçırması hataydı ancak hatanın daha büyüğü karşı altıpas içinde bomboş durumda kaçırdığı kafa vuruşuydu.

İsmail Köybaşı : (5/10) Günün vasatları arasındaydı. Hücuma iyi niyetle destek veriyor ancak bazı noktalarda topu Valbuena'ya atıp ne yapacağını seyrediyor.

Mehmet Topal : (5/10) Ben 4 verdim aslında ama klavye 5 yazdı. Vasatı aşamadı, takım arkadaşlarıyla çarpışıp durdu. Yusuf'u durdurmak konusunda fena değildi.

Josef Souza : (3/10) Sahaya Vardar maçından kalma bir sinirle çıkmıştı. Asabiyeti oyununa etki etti ve ilk yarı neredeyse olumlu top kullanamadı. İkinci yarıda vasatın altında devam etti.

Nabil Dirar : (4/10) Hücum organizasyonları onun ve Valbuena'nın ayağına bakıyor ancak Dirar bugün saklanmayı tercih etti.

Alper Potuk : (7/10) Ilk yarının ikinci en kötüsü olacakken bir anda kurtarıcı oldu. Attığı gol özgüven sağladı ve ikinci yarı çok daha etkiliydi. Giuliano'nun gelişi kesik yemesi anlamına geliyor ancak performansı şimdilik iyi.

Mathieu Valbuena : (7/10) Yine sahanın en çok arayanı oydu ancak Trabzon savunmasının bütün önlemi onu durdurmak üzerineydi. Akan oyunda sürekli kademeli savundular ve etkili olma fırsatı vermediler. Duran toplarda ise kafa vuruşları etkisizdi. Giderek takıma adapte oluyor, Giuliano gibi bir kaliteli oyuncuyla oynadıkça daha iyi işler yapacak.

Robin Van Persie : (1/10) 2 santra dahil 45 dakikada topa 6 kere değen adamdan futbolcu olmaz. Kafada bitmiş her şey, uzatmaya gerek yok. Yıllık garanti parasını alıp yatsın.

Giuliano : (5/10) Taraftarın özlediği 10, pardon 20 numara Giuliano ilk maçında doğal olarak bekleneni veremedi. Bir pozisyonda cepheden şut imkanı dışında tehlikeli noktalarda topla buluşamadı. Zamana ihtiyacı var, yerinde olsam 24 saatimi Valbuena ve Soldado ile geçiririm.

Roberto Soldado : (5/10) Tam bir kapalı kutu, Guiza da çıkabilir, Niang da. Kaçırdığı kafa vuruşu klasına yakışmadı.

Aatif Chahechouhe : (6/10) Geçen maçların aksine oyuna girdikten sonra hareketlilik kazandırdı ve hatta penaltı yaptırarak 1 puanı takıma getirdi.

Aykut Kocaman : (4/10) Geçen maçlardan ders almak yerine bildiğini okuyor. Uyumlu futbolcularla oynamak elbette önemli ancak Josef'in 90 dk vereceği katkı, Giuliano'nun yanında sıfır kalıyor. Çıkardığı kadro hatalı ancak değişiklikler doğruydu. Biz şampiyon olacağız demesi kolay ancak rakiplerin böyle dişli olduğu bir sezonda o lafı kolaylıkla yedirirler, aman dikkat!

Özetle ; ultra geç gelen transferler nedeniyle 2 puan daha bıraktık bu maçta. Aziz Yıldırım dört oyuncu alacağız diyordu ama son iki için akşam pazarı ucuzluğunu bekliyor herhalde. 3 maçta kalemize gelen 8 pozisyonun 6si gol oldu. İyi bir stoper almazsak gol yemeye devam edeceğiz gibi görünüyor. Gollerimiz yine duran top ve bireysel yetenek, ite kaka gidiyoruz ama beklemediğimiz anda gelecek bir tokat bizi zor durumda bırakır. Ben şimdiden diyeyim.

17 Ağustos 2017 Perşembe

Muazzam Hezimet

Bu maça başka nasıl bir başlık atılır ki? Muazzam bir hezimetle dönüyoruz İstanbul'a, hem de ne hezimet. İstanbul'da 3 atıp(!) eleyeceğiz belki ama şu mağlubiyet tarihimizde kara bir leke olarak duracak. Türkiye liglerinde oynasa 2. lig ile bölgesel amatör arasında bir seviyede oynayacak bir takıma 2-0 yenildi Fenerbahçe. Üstelik rakibin kaleyi bulan şut sayısı 1, hatta maç boyu top Kameni'nin eline 2 kere değmemiş bile olabilir.

Sezonun 4. resmi maçında yarım rotasyona başladı Aykut Kocaman ve ağzının payını aldı Mehmet Topal sayesinde. Stoperde oynadığı her maç muazzam hatalara sebep olan Mehmet Topal bugün de 2 gole imza attı. Göztepe maçının bekleri Isla ve İsmail kenardayken Şener ve Hasan Ali sahadaydı, Trabzon maçına saklandılar herhalde. Ön libero kabusumuz artarak devam etti. Hazırlık maçlarında göz boyayan Josef ve Ozan savunmanın önünde yerini almışlardı. Kanatlar yine sahadaki en yaratıcı ikili Valbuena ve Dirar'a aitti. İleri ikili ise gol yolları enfeksiyonunun değişmez ikilisi Alper ve Ahmethan'dan oluşuyordu.

Maç başladı, rakibi tartıyoruz, uzaktan 1-2 deneyelim derken gol atmak rakibin bile aklında yokken Mehmet Topal şapkadan tavşan çıkardı. Üzerine Martin Skrtel'in ayağı kayınca rakip maden bulmuşçasına sevindi. Akabinde uyku dakikaları başladı, ta ki 90+2'ye kadar. Yıldırım bile aynı yere iki kere düşmezken Mehmet Topal aynı hatayı iki kere yaptı ve bu sefer kendi ağlarını havalandırdı. Hal böyle olunca rakibin kaleyi bulan şut sayısı bir iken maçı 2-0 kazandılar.

Maç boyunca gerçekleştirdiğimiz akınların tümü uzaktan şutlardı neredeyse. Takım ve belki Aykut Kocaman bile hücum hattının durumunun farkında ki maç boyu uzaktan şutlarla gol bulmaya çalıştık. 1-2 tanesi hariç hiç biri kaleciyi zorlayacak nitelikte değildi. Hele oyuna sonradan giren Aatıf'ın vurmaya çalıştığı şutlar futbol komedi programlarına konu olacak cinstendi. 

Bir kısa not da Ahmethan'a..
Fenerbahçe bugün sözleşmesini feshetse Süper Lig'de hangi takımda ilk 11 oynayabilir? Cevap : hiç biri.
Hangi takımda ilk 18'e girebilir? Cevap : neredeyse hiç biri.
İkinci ligde banko forma giyebileceği takım sayısı? Cevap : muhtemelen sıfır.
Alt yaş gruplarında çok gol atmış olabilir ancak bir forvet oyuncusu meziyetlerinin çoğunu taşımıyor.  Ön direğe gitmiyor, top kontrolü çok zayıf, duvar olma kabiliyeti çok sınırlı, kafa vuruşları etkisiz.. Altyapı ürünü olan gençlerin sahaya sürülmesi için bir takım meziyetler göstermeleri gerekir antrenmanda. Ahmethan şu anda maalesef yokluktan forma giyiyor, onun yerinde olup 90 dk boyunca ciğerini parçalayacak yüzlerce genç varken Ahmethan doğru düzgün pres bile yapmıyor. Fenerbahçe altyapısının Semih Şentürk'ten bu yana çıkardığı 2 oyuncudan (diğeri de Yiğithan Güveli) biri olan Ahmethan'ın bu halini gördükten sonra belki de altyapı organizasyonunu tamamen iptal etmek gerek diyorum bazen.

Sarı lacivertlileri sahada izlemek bir tutku ancak bu maç ömürden giden bir 90 dakika oldu, hem de 33 senelik ömrün en boş dakikaları belki de. Maç boyunca ne heyecan duydum, ne heveslendim ne de hop oturup hop kalktım. Sahadakiler benden beterdi zaten, maç bitsin diye beklediler adeta. Aykut Kocaman ise kenarda bu futbola nasıl tahammül etti, anlam veremedim. İşler sanki çok yolundaymış gibi ilk değişikliği 63'te yaptı. Takımın gole ihtiyacı varken, rakip kalemize 1 kere bile zorla gelebilmişken çift ön liberoyu bozmadı, forvet çıkarıp forvet aldı. Denebilir ki Soldado'nun kondisyonu ancak 30 dakika yeter, o zaman haftalar önce başlamış Rus liginden gelen Giuliano neden UEFA listesine dahil edilmedi diye sorarım. En azından forvet arkasında yaratıcılık seviyesini yükseltmiş olurduk.

Sezon başladığından bu yana 4 maçta 5 gol attık, 6 gol yedik. Attığımız 5 golün 1'i kendi kalesine, 2'si duran top, 2'si ise ekstra bireysel yetenek sonucu geldi. Yani ileride şöyle 2-3 pas sonucu verkaç yaparak attığımız bir gol yok henüz. Hadi dedik ki henüz hücum hattını oturtamadık, savunmada da işler yolunda gitmiyor ki. İstisnasız her maç gol yiyoruz, hatta çoğu maçta mağlup duruma düşüp maçı çevirmeye çalışıyoruz. Rakiplerin giderek güçlendiği bir sezonun başında oynadığımız ilk 4 maç tam bir hayal kırıklığı. Her ne kadar kulübesi zayıf olsa da Aykut Kocaman'ın buna seyirci kalması ayrı bir hayal kırıklığı.

Bu maç için oyuncu puanlamasına girmeye gerek görmüyorum. Valbuena hariç herkese 1 puan, Aykut Kocaman'a ise ? veriyorum.

Özetle; bizden 3-4 gömlek alt sınıftaki bir takıma deplasmanda 2-0 yenilmek muazzam bir hezimettir. Sezonun çok başındayız belki ama gidişat fazlasıyla olumsuz. İvmeyi yukarı yöne çevirmeden önce aşağı düşüşün durduğundan emin olmak gerek. 4 maçtır oyun olarak geriye gidiyoruz. Haftaya Kadıköy'de bu takıma 3 gol atıp turu geçeceğiz belki ama düşüncelerim değişmeyecek. Dilerim 20 yıllık Kadıköy büyüsü bozulmaz Trabzon karşısında, zira daha kötü mağlubiyetlerin tetikleyicisi olabilir.

13 Ağustos 2017 Pazar

Welcome to Kahır Sezonu

Transfer döneminin en dikkat çekici isimleri neden hep lig başlamak üzereyken açıklanıyor anlam veremiyorum. İşin içinde ekonomik durum, kulüp çıkarları gibi bir çok unsur vardır ancak transferin takıma 1 ay önce katılmasının sağlayacağı katkının maddi değerini ölçmek mümkün müdür? Aziz Yıldırım'ın hafta başında açıkladığı üzere Roberto Soldado ve Giuliano Victor de Paula takıma katıldılar ancak takım ligin ilk maçında çok değerli 2 puan bıraktı.

Fenerbahçe geçen sezona ek 3 oyuncuyla (Isla, Valbuena, Dirar) sahaya çıkarken Göztepe 9 yeni oyuncuyla tam bir toplama takım görüntüsündeydi. Maçın 5. dakikasında Göztepe'deki tek Türk oyuncu Sabri Sarıoğlu'nun hatası sonucu da 1-0 geri düştüler. Tam maç artık Fenerbahçe için kolay hale geldi derken Volkan Demirel amatör kümede yapılmayacak bir hata sonucu golü yedi. Zaten neden kaledeydi, öncelikle onu sormak lazım. Hazırlık maçlarında bolca hata yapmasına rağmen neden iyi performans gösteren Kameni yoktu, onu iyi irdelemek lazım.

Maçın başında gelen gollerden sonra, saatin de geç olması itibariyle sahada uyutan futbol başladı. Göztepe'nin gücü yok gibiydi, Fenerbahçe de tek sıkımlık kurşununu atmıştı. Öyle ki ilk 45 dakika boyunca Fenerbahçe rakip ceza sahasında topla sadece 7 kere buluşmuştu. Valbuena dışında topla oynamak isteyen kimse yoktu, o da her ayağına gelen topta kademeli savunmayla karşılaştı. Fırsat bulduğu bir kaç pozisyonda ise Robin van Persie engeline takıldı.

İkinci yarı da tutuk futbolla başlarken Oscar Scarione önce Roman Neustadter'in belini kırdı, sonra Josef de Souza'dan topu kurtardı ve top gelmeden atlayan Volkan Demirel'i kolayca avladı. O dakikalarda Aykut Kocaman "risk" aldı ve oyuna Robin van Persie yerine Ahmethan Köse, Nabil Dirar yerine Aatıf Chahechohue'yi aldı. İki oyuncu kenarda beklerken Mathieu Valbuena bu sezonki üçüncü asistini yaptı ve skor 2-2'ye geldi. Bu değişiklerde önemli bir mesaj var aslında. Takımın gole ihtiyacı var, rakip kaleye yüklenmek gerekiyor. Eldeki en değerli santrafor Robin van Persie kenara geliyor, yani Aykut Kocaman diyor ki; sana o kadar güvenmiyorum şu durumda. Zaten oyuna girenler de hafif bir meltemden fazla etki edemiyor oyuna ve ligin ilk haftasında 2012-2013 sezonunda bıraktığımız deplasman kabusu geri dönüyor.

Volkan Demirel : (1/10) Puan kaybının baş sorumlusu. Bir sonraki maçta kalede görürsem neden diye soracağım çünkü savunulacak bir argüman kalmadı.

Mauricio Isla : (7/10) Kumaşı çok sağlam. Top gelmeden ne yapacağını kestiriyor ve net oynuyor. Top tekniği bir sağ bek için üst düzey. Takıma uyum sağladıkça daha da verimli olacak.

Roman Neustadter : (4/10) İkinci golde yediği çalımı amatör kümedeki 35lik stoperler yemiyor. Sezonu ona emanet edeceksek yandık.

Martin Skrtel : (6/10) Golünü attı ancak savunmada çok hazır bir görüntü sergilemedi. Yanına daha sağlam bir stoper gerekiyor.

İsmail Köybaşı : (5/10) Dokunduğu ilk top asist oldu ancak sonrasında dokunduğu 30 topun 29u geriye paslardı. Sağ bek Isla iken solda Hasan Ali de, İsmail de çok yetersiz.

Nabil Dirar : (5/10) Hazırlık maçlarına oranla çok tutuk bir performans sergiledi. Lige ısınmak için biraz daha zamana ihtiyacı var sanki.

Mehmet Topal : (4/10) "Pala" Mehmet ilk golde hayatının en iyi asist paslarından birini verdi. Sonrasında bir de güzel kafa vurdu ama akabinde kaybolup gitti. Hazırlık maçlarında yedek beklerken ne oldu da bir anda çift ön liberoya döndük anlayamadım.

Josef Souza : (4/10) Hazırlık maçlarında Ozan Tufan ile beraber verimli bir görüntü çizerken bu maçta yanında Mehmet Topal olunca duraksadı. Bolca pas ve kademe hatası yaptı. İkinci goldeki hatası kendisine yakışmadı.

Mathieu Valbuena : (8/10) Maçın tek arayan ismiydi. Hatta 70ten sonra herkes topu Valbuena'ya vermeye başladı ne yapacağını seyretmek için. 3 resmi maçta 3 asiste ulaştı. Duran toplar artık etkili bir silah.

Alper Potuk : (5/10) 5. dakikada golü attı ama kalan 85 dakika ne yaptı derseniz ben bilemiyorum zira kendisini sahada göremedik. Giuliano bir an evvel monte edilmeli takıma.

Robin van Persie : (2/10) Sahada kaldığı 67 dakika boyunca rakip sahada topa sadece 4 kere dokunabildi. Geçtiğimiz sezona geri döndük adeta. Rakip kaleyi cepheden önü açık bir şekilde görürken sol ayağıyla plase yerine pas vermeyi tercih eden santrafor mu olur? Feyenoord istiyorsa hemen bilet alalım kendisine, fazla bekleme yapmasın.

Aatıf Chahechouhe : (2/10) Fark yaratmak için oyuna girdi ancak buluştuğu ilk 5 topun hepsini hatalı kullandı, sonrakileri de saymadım zaten.

Ahmethan Köse : (4/10) Fenerbahçe'nin yedek santraforu olmak için bile yetersiz. 20 yaşında bir oyuncunun geleceğini kestirmek için kumaşının iyi olması gerekir. Ahmethan da o da yok maalesef.

Samed Karakoç : (4/10) "Kurtarıcı" olarak girdi ama kimi neyi kurtaracaktı ben çözemedim.

Aykut Kocaman : (4/10) Kadro dizilişi doğru görünse de oyuna hamle anlamında sınıfta kaldı. Rakip 9 tane yeni transferle sahadayken bizden daha organize göründü. Hazırlık maçları sonrası takımı yeterince motive edememiş göründü. Dileyelim ki ilerleyen maçlarda bu sıkıntıları atlatabilsin.

Özetle; 31 mayıs 2003'te beraberlikle kapattığımız Göztepe defteri 14 sene sonra yine beraberlikle açıldı. O günden bu yana köprünün altından çok sular aktı ancak Aziz Yıldırım halen yerinde oturuyor. Artık bazı şeylerin değişmesi gerekiyor ve bu sezonu bunun için bir fırsat. Aykut Kocaman'a geç de olsa iyi bir kadro teslim ediliyor, bakalım o bu kadroyu yoğurup iyi bir sanat eseri haline getirebilecek mi yoksa yeniden kahır sezonuna mı hazırlanacağız, hep birlikte göreceğiz.

4 Ağustos 2017 Cuma

Gol Yolları Enfeksiyonu

Sezon başı maçları her zaman zordur, hele de resmi maçlar temmuz ayında başladıysa. Fenerbahçe çok uzun senelerdir sezonu Temmuz ayında açıyor. Zico'nun takımın başında olduğu 2007-2008 sezonundan bu yana Avrupa kupalarına katılamadığımız birkaç sezon hariç sezonu hep erken açtık. Maalesef çoğunda da hüsranla başladı sezon, PAOK, Young Boys, Spartak Moskova bunlardan bazıları. 

Bu sezona da iyi başladığımız söylenemez ancak köklü bir değişimin ilk adımlarını atıyoruz. Geçen sezon savunmada pek sorunumuz yoktu. Oturmuş geri dörtlünün önündeki çift ön libero ile beraberliğin bize yarayacağı çoğu maçı kazandık ve bu maçlarda rakiplerden genellikle daha iyi oynadık. Çünkü kaleci dahil 7 kişi hızlıca topun arkasına geçmeyi amaçlayan bir yapıyı benimsemişti. Geçen sezonun orta alan performansının savunma yönü iyiyse de hücum yönü için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Hücumda ise uzun süredir devam eden gol yolları enfeksiyonu vardı. Bu enfeksiyon halen devam ediyor ve ilk 2 maç itibariyle acil müdahale olmazsa bu sezon canımızı yakabilecek bir potansiyel gösterdi.

İlk maçta cebimize koyduğumuz 2-1'lik sonuç tur için büyük avantajdı. Aykut Kocaman'ın çağrısı üzerine 35binden fazla taraftar tribündeki yerini almıştı. Rakip Strum Graz ise genç oyunculardan kurulu, kalitesi çok yüksek olmasa da çok koşan bir takımdı. Tur için en az 2 gole ihtiyaç duymalarına rağmen maaile hücum etmediler ve öncelikle topun arkasına geçmeye çalıştılar. Fenerbahçe ilk yarı genelinde oyunun hakimi gibi göründü. Geçen seneki savunma kurgusundaki Kjaer - Neustadter değişikliği bu maçta göze batacak bir hataya sahne olmadı. Orta sahadaki dörtlü ise beklerin de katılımıyla yüksek yüzdeyle paslaştılar. Ortadaki Ozan ve Josef koşma görevini üstlenirken Valbuena ve Dirar içeri katederek kaliteli ayaklarını konuşturmaya çalıştılar. O kaliteli ayaklardan biri asisti yaparken diğeri arka direkte golü attığında dakikalar 37'yi gösteriyordu ve artık tur garanti gibiydi. Golden sonra Fenerbahçe oyunu rölantiye almayı tercih etti. Her ne kadar taraftar daha fazla gol için saldırmayı arzulasa da futbolcu gözünden bakınca sezon başı ağır idmanlar, sakatlanma riski, skorun yeterli görünmesi gibi unsurlar nedeniyle bunu anlayışla karşılıyorum.

Rakibin maç boyunca tehlikeli olduğu bir kaç pozisyon vardı, ki bunlar genellikle sol stoperin sağ beke attığı uzun toplar sonucu gelişti. Valbuena'nın geri dönmekte yaşadığı handikap Strum Graz'a ilk maçta golü getirince rakip yine buradan vurmaya çalıştı. Bunu gören Aykut Kocaman ikinci yarıda Alper ve Valbuena'nın yerlerini değiştirdi ancak Alper'in de bu bölgeyi yeterince kapattığını söylemek güç. Savunma oyuncularımızın hatalarının peş peşe geldiği pozisyonda rakip sol kanattan 3 hızlı pas sonucu Volkan'la karşı karşıya kaldı ve skoru 1-1'e getirdi. Kalan 24 dakika taraftarlar için ızdırap demekti ancak Aykut Kocaman oyuncu değişiklikleriyle takımı diri tutmayı başardı. Hatta son 5 dakika içerisinde takımı öne geçirebilecek pozisyonları da yakaladık Mehmet Topal ve Martin Skrtel ile. Hakemin son düdüğü çalmasıyla taraftarlar derin bir oh çekti.

Köklü değişim içindeyiz dedik, nasıl bir değişim bu peki? Öncelikle oyun mantalitemiz geçen sezona oranla 180 derece farklı. Geçen sezon orta alanımız yokmuş gibi topları doğrudan ileri 3lüye oynarken bu sezon orta alanda oyunu domine etmeye çalışıyoruz. Geçen sezon ileride pres yapan oyuncularımız teknik direktörün hışmına uğrarken bu sezon topu kaptırdığımız anda şok presle geri kazanma çabası içindeyiz. Savunma ve orta alandaki değişim belli ölçüde tamamlanmış gibi görünüyor, özellikle Josef ve Ozan'ın pas trafiğine ve hücuma katkısı geçmiş sezonların çok ötesinde. Sıkıntı hücumda maalesef. Alper, Ahmethan, Van Persie ve sakat Fernandao bu takımın ideal ileri ikilisi olmaktan çok uzaklar. Bu bölgedeki gol yolları enfeksiyonunu gidermek için acil transfer gerekiyor.

Volkan Demirel : (7/10) Takımın iyilerinden biriydi, kalesine gelen 3 topta hata yapmadı. Golde ise yapacak bir şeyi yoktu. Puanın düşük olmasının sebebi ise topu oyuna sokmadaki beceriksizliği. Takımın bol pas yaptığı düzende kendisini de bir pas istasyonu olarak kullanmamız gerekecektir.

Şener Özbayraklı : (5/10) İki maçta yediğimiz iki golün de sağ bek mevkiinden gelmesi bir tesadüf değil. Maça kötü başlayıp iyi devam etti ancak yerini kısa zamanda Isla'ya bırakacak gibi görünüyor.

Roman Neustadter : (7/10) Rakip forvete 90 dakika boyunca top aldırmayarak maçın adamı olacaktı belki de ama rakibin attığı golde pozisyonunu kaybetmesi hakkındaki soru işaretlerine yenilerini ekledi. 

Martin Skrtel : (7/10) Etliye sütlüye karışmadan bir maç oynadı. Maçın sonlarına doğru kaptığı topla gol yolları enfeksiyonunu gidermek için girişimde bulundu ama uzak direğe bıraktığı plase Premier League tarihine iz bırakmış bir stopere yakışmadı.

Hasan Ali Kaldırım : (5/10) Yazacaklarım geçen haftakilerden çok farklı değil. Yine savunmada iyi, hücumda kötü. Rakibe yanlışlıkla çalım attıktan sonra önü açıkken bile ne yapacağını şaşırıp geri Skrtel'e oynuyor. Taraftarın yuhalaması çok yanlış, evet Hasan Ali bu takımın sol beki olmak için yeterli değil ancak FFP belası yüzünden şimdilik mecburuz gibi görünüyor.

Nabil Dirar : (9/10) Fenerbahçe adına maçın en iyisiydi. Sadece attığı gol için söylemiyorum, savunmaya yardımı, şık çalımları ve dikine gitme arzusu özlediğimiz kanat oyuncusu özelliklerinden. Gol atmaz bu dediler, ikinci maçında yazdı golünü. Türkiye'de iş yapacak cinsten bir kanat oyuncusu izlenimi veriyor şimdilik.

Josef Souza : (8/10) Maç boyunca çok mücadele etti, bir çok noktada Ozan'ın açığını da kapattı. İşin güzel yanı bunları 6 numara değil, 8 numara oynarken yaptı. Yanında Mehmet Topal olmadığı zaman daha verimli oynuyor Josef. Mehmet Ekici'nin kadroya girmesiyle verimi bir kat daha artabilir. Şimdilik orta ikilideki yeri garanti.

Ozan Tufan : (7/10) İki maçtır Mehmet Topal yedek otururken ilk 11'de başlıyor. Bunun ardındaki mesajı ve güveni iyi değerlendirmesi lazım. Bugün bir kaç pozisyonda pası vermekte geç kaldı ya da uzun pasları isabetsiz oldu. Gelişim gösterdiği gerçek ancak halen katetmesi gereken çok yol var.

Mathieu Valbuena : (8/10) Valbuena'yı izlerken Ersun Yanal dönemi geldi aklıma. O dönemde Diego yerine Valbuena'yı alsak geçtiğimiz 3 sezonun kaçında şampiyon olurduk acaba dedim. Sahanın en yaşlılarından ancak en çok "arayan" o. Pası verdikten sonra arkadaşını izlemek yerine hemen pozisyon alıp oyunun akmasını sağlıyor. 2 maçta 2 asist ile oynuyor ve bu şekilde devam ederse bizi çok ileriye taşıyacak. Yalnız sol açıkta geriye yardım konusunda aksadığı bir gerçek, sezon başından ötürü müdür bilmiyorum. Sol açığa yapılacak bir transferle 10 numara pozisyonuna kayabilir.

Alper Potuk : (6/10) İlk maçtaki etkinliği bu maçta yoktu maalesef. Oyunun içinde çok şey yapmak istiyor ancak genellikle bunların çok azını yapabiliyor. İdeal 11 oyuncusu değil belki ancak bu sezonunu büyük kısmında 12. adam olarak oyuna dahil olacağını düşünüyorum.

Ahmethan Köse : (5/10) 35bin taraftarın önüne çıkıp Fenerbahçe'de santrafor oynamak kolay iş değil ancak Ahmethan'ın da muazzam işler yaptığını da söylemek zor. 20 yaşına gelmiş ancak oyun görüşü anlamında temel bazı eksiklikleri var. Bunlar belli bir yaştan sonra kazanılacak yetenekler de değil açıkçası. Forvette sıkıntılar yaşadığımız şu günlerde gözlerimizin pasını silecek bir performansı hepimiz çok istedik ancak olmadı, pek olacak gibi de değil.

Robin van Persie : (4/10) Kadroda olması beklenmiyordu ancak son yarım saat forma şansı buldu. Topa kaç kere dokunduğunu saymakta zorlandım, o da zorlanmıştır eminim. 3. sezonu da yatarak geçecek gibi görünüyor maalesef.

Mehmet Topal : (6/10) Sezon açılışının en büyük şokunu kendisi yaşıyordur muhtemelen. 5 sezondur banko giydiği formayı şimdilik kaptırmış görünüyor. Stoper kendisi için alternatiften ziyade öncelikli bir mevki haline gelebilir. Kaçırdığı golün şanssızlıktan ziyade beceriksizlik olduğunu düşünüyorum.

Mauricio Isla : (?/10) Zaman geçirmek için oyuna girdi ancak Kadıköy'ün havasını alması bile yetmiştir eminim.

Aykut Kocaman : (8/10) Kazanan ekibi bozmadı, bugün de kazanmaya yakındı ancak beraberlikle turu almayı bildi. Yedek kulübesi kısıtlı olmasına rağmen oyuna doğru müdahalelerde bulundu. Belki son 20 dakika sol açıkta Miroslav Stoch denenebilirdi ama canı sağ olsun. Orta sahadaki pas trafiği şimdilik olumlu görünüyor.

Özetle; sezon başı yüklemesi şiddetinin yoğun yaşandığı şu günlerde turu almak sevindirici. Gol yollarında yaşadığımız sıkıntılar kalıcı hale gelmeden transfer yapmamız gerekiyor. Kjaer'den gelen parayı umarım doğru değerlendiririz ve gereken takviyeleri yaparız yoksa 2. bölgede 400 pas yapıp 3. bölgede topla buluşamadan bitirdiğimiz maçlar göreceğiz.