22 Ekim 2017 Pazar

Futbolu Gol Atan Kazanır

Yıllar evvel bir maç önü.. Spiker yakaladığı oyuncuyla röportaj yapıyor. Sıra Hami Mandıralı'da, ağzından o muhteşem sözcükler dökülüyor : "Futbolu gol atan kazanır!" 2 yaşından büyük tüm futbol camiasının dalga mı geçiyorsun diyeceği bu sözün ardında büyük bir felsefe gizli aslında. Kazanmak için gol yememek yetmez diyor, gol de atmak lazım. Bu laf sevgili mesai komşum Levent ile aramızda gırgır konusudur, ancak bu sezon önemi bir başka. Sezon başından bu yana oynanan 80 maçta ilk kez bir mücadele golsüz sonuçlandı. Ligimiz adına bir rekor bu muhtemelen, seyir zevki yüksek bir lig yaşıyoruz bu sene gerçekten.

Maç öncesi durumlara bakıldığında daha önce pek rastlamadığımız bir tablo vardı. Galatasaray lige süper giriş yapmış ve açık ara ligde liderdi. Fenerbahçe ise 8 puan geride, oyununu halen tutturamamış bir takım görüntüsündeydi. Neredeyse tüm istatistikler Galatasaray galibiyetine işaret ediyordu, hatta İddaa bile Galatasaray galibiyetine verdiği oranı düşürmüştü. Maçtan 1 saat önce açıklanan kadrolarda 2 sürpriz vardı, kalan 10 oyuncuyu herkes ezbere sayıyordu zaten. Galatasaray cephesinde Denayer'in merkezde oynadığı üçlü savunma, Fenerbahçe cephesinde ise cezası biten Skrtel yerine görev yapan Neustadter sürpriz sayılacak cinstendi. Aykut Kocaman maç öncesi stoper tercihini Neustadter'in yükselen formuna bağlıyordu.

Beklendiği üzere maça hızlı başlayan Galatasaray oldu ve 40 dakika boyunca Fenerbahçe sahasını abluka altına aldı. Bir pozisyonda Gomis'in bireysel becerisi ile gole yaklaştı ancak maçın en iyisi Kameni gole izin vermedi. İlk yarının sonlarında Fenerbahçe iki pozisyonda gole yaklaştı ancak Giuliano ve Janssen topu filelere gönderemedi. Fenerbahçe ilk yarı boyunca oyunu kendi sahasında kabullendi ve kontra ataklarla gol aradı. Duran toplarda ise Galatasaray savunması hiç izin vermedi. Tudor'un kadro tercihi ise Serdar Aziz'in sakatlığı ile bozuldu ve yerine giren Latovlevici ile 4-2-3-1'e dönmek zorunda kaldı. (Maç sonrası basın toplantısında maça tek bir düzenle hazırlandığını söyleyerek sakatlık sonrası takımın durağanlaştığını ifade etti ve eksi puanı da hak etti.)

İkinci yarıda maç nispeten ortadaydı, Galatasaray ilk yarıda gol bulmak için enerjisinin çoğunu harcayınca Fenerbahçe daha fazla alan bulmaya başladı. İşler Aykut Kocaman'ın istediği gibi gidiyordu aslında. Maç sonunda aradaki puan farkının 11-8-5 olma durumları arasında 5 ideal görünse de 8 de kabul edilebilir seviyeydi. Belhanda'nın penaltı koparmak için kendini Kameni'ye takmasıyla Galatasaray 10 kişi kalınca son 15 dakika oyun tamamen Fenerbahçe hakimiyetine geçti ancak Valbuena'nın kenarda olması Galatasaray'ın lehine oldu ve maç golsüz sona erdi.

Bu sonuçla Fenerbahçe 23 Nisan 2017'deki Galatasaray maçından bu yana süre gelen gol yeme serisini bu maçta bozdu. Galatasaray ise 24 Mayıs 2015'ten bu yana derbilerde gol atamama ve kazanamama istatistiğini sürdürdü. Tartışmalı bir kaç pozisyonu değerlendirecek olursak Janssen'in maçın başında Serdar Aziz'den top çaldığı pozisyon fauldü ancak 2 sene önce derbide benzer pozisyonda Emenike'ye çalınmayan penaltı ve Chedjou'ya çıkmayan kırmızı kartla aynı pozisyondu. İki takım adına da kafalardan sekip ele gelen toplarda penaltı çalınmaması doğruydu. Denayer'in hızlı hücumda Janssen'e yaptığı faul sarı yerine kırmızı kart olmalıydı. Hasan Ali'nin pozisyonunda elin pozisyonu doğaldı, yan hakem de pozisyonu böyle yorumladığı için kafasına su şişesi yedi.

Carlos Kameni : (9/10) Maçın yıldızı. Evet, iki net pozisyonu çıkaran kaleci maçın yıldızı oluyor. Kalenin artık kendine ait olduğunu hissedince özgüveni de arttı ve Gomis ve Tolga'nın pozisyonlarında kalesini bu sezon ilk kez gole kapattı.

Mauricio Isla : (6/10) Deplasmanda oynanan derbi olması nedeniyle savunma performansı daha ön plandaydı, rakip 10 kişi kaldıktan sonra bindirmeler yapsa bile tehlike yaratamadı.

Roman Neustadter : (5/10) Sürpriz bir şekilde kadroda yer buldu. Gomis'in pozisyonunda olmayacak bir çalım yedi ancak Kameni onu kurtardı.

Luis Neto : (6/10) Kesiciliği iyiydi ancak ilk zamanlama hatasında sarı kartı gördü. İşin kötü yanı maç içinde bu tarz harekeleri yapmaya çok müsait bir oyuncu, neyse ki bugün sahada kalabildi.

Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Onun da temel görevi geri dönüşü zayıf olan Valbuena'nın arkasını kapatmaktı. Hücum bindirmeleri her zamanki gibi etkisizdi.

Nabil Dirar : (5/10) Orta sahanın en çok koşanlarındandı ancak orta üçlüde göstermesi gereken kaliteyi gösteremedi ve hücumda etkisiz kaldı.

Josef Souza : (7/10) Ön liberonun yeni hakimi yine iyi bir maç çıkardı. Gomis'e asist yapması muhtemel forvet arkası oyuncularını iyi kilitledi.

Ozan Tufan : (5/10) Mental olarak maça kendini hazırlayamamış gibiydi. İlk yarı çok tutuktu, ikinci yarı daha fazla mücadele etti ama mevcut çizgisinin altındaydı.

Giuliano : (4/10) O da maç içinde kaybolup gitti. Tabii deplasmanda oynanan derbide büyük işler yapmasını beklemek de doğru değil ancak Janssen ile yaptığı bir verkaç dışında sahada yok gibiydi.

Mathieu Valbuena : (5/10) Süper bücür yine çok aradı, uğraştı ancak takımını gole taşıyamadı. Duran toplarda daha iyi ortalar yapmasını beklerdim.

Vincent Janssen : (3/10) Fenerbahçe adına iki net pozisyona giren forvet oyuncusu maalesef ikisinde de kaleyi bulamadı. Hal böyle olunca 1 puandan fazlası hayaldi.

Roberto Soldado : (5/10) Son 20 dakika oyunda olmasına rağmen topla tehlikeli bölgede hiç buluşamadı.

Alper Potuk : (3/10) Kenardan gelince çok etkisiz kalıyor, kendini maça mental olarak hazırlayamamasına bağlıyorum.

Aykut Kocaman : (7/10) Fenerbahçe son 15 dakikada golü bulsa yazının başlığı "Aykut Kocaman'ın Hayali" olacaktı ancak gol gelmeyince işler değişti. Sahaya sürdüğü kadro bir eksikle doğruydu, Janssen tercihinde haklıydı. Kırmızı karttan sonra değişikliği daha erken yapabilirdi. Gomis'i durdurmak üzerine kurduğu sistem iyi işledi ancak hücum verimliliği galibiyet için yeterli değildi.

Özetle; bir derbi daha fare doğurdu. Galatasaray ilk kez gol atamazken, Fenerbahçe ilk kez gol yemedi. Gol çıkmayan derbinin kazananı (eğer yarın kazanırsa) Beşiktaş oldu. Bu maçla Fenerbahçe ligin üst yarısında yer alan takımlarla maçlarının büyük kısmını tamamlarken Galatasaray zorlu serisine fireyle başladı. Tolunay Kafkas hocalık yapmadığına göre ligin ilk 0-0 biten maçının Aykut Kocaman'ın takımından gelmesi şaşırtıcı değil. Haftaya iki takım da kaldığı yerden devam eder diye düşünüyorum.

15 Ekim 2017 Pazar

Sınava Hazırlık

Milli maç arasında yaşadığımız hüzün sonrası lige dönüş maçında rakip Malatyaspor'du. Evkur'muş, Yeni'ymiş, sevmiyorum böyle ön ekleri. Maalesef endüstriyel futbolun hayatımıza kattığı yeniliklerden biri ama onlar benim için hep Malatyaspor. Lig arasına girmeden önce Galatasaray rahat pozisyonda liderliği almıştı, üzerine bu hafta Beşiktaş mağlup olunca en yakın rakiple fark 6, ezeli rakiplerleyse 8-11 puana çıkmıştı. Bu yüzden önümüzdeki haftaki derbi öncesi galibiyet şarttı Fenerbahçe için.

Aykut Kocaman forvet tercihi dışında eldekilerin en iyisiyle sahadaydı. Skrtel ve Mehmet Ekici sakatlıkları nedeniyle kadroda yoktu. İlginç tercih ise milli ara öncesi aranan kan denilen Vincent Janssen yedekken Roberto Soldado ilk 11'deydi. Maç öncesi Aykut Kocaman milli maç arasında iyi çalışan Soldado'yu ödüllendirdiğini söylüyordu.

Maçı üç bölümde değerlendirmek lazım :

1 - Fişek gibi girilen ve 2 gol bulunan ilk 10 dakika
2 - Gol arama arzusunun devam ettiği ve farkın üçe çıktığı 55 dakika
3 - Golü yedikten sonra aman kaza çıkmasın diye geçen 25 dakika

Birinci bölümü son 15 senede bir kaç kere gördüm sadece. Fenerbahçe maça böyle hızlı başlamaz, topu alır, rakibi tartar, yavaş yavaş yüklenir. Zira geride kalan 7 maçta sadece bir kere ilk 15 dakika içinde gol bulabilmişiz. Bu maç ise bildiklerimizi unutturdu. Coşku ve ileride baskıyla başladık ve hızlı bir akın sonucu ceza sahası içinde 5 Fenerbahçeli varken golü Ozan Tufan'la bulduk. İlk gol yetmemiş olacak ki 74 saniye sonra bir kez daha topu kapıp savunmayı eksik yakaladık ve Giuliano ile farkı ikiye çıkardık.

İlk bölümün ardından Malatyaspor şoktan biraz olsun çıktı, bir kaç pozisyona girdi. Fenerbahçe ise oyunun hakimi olarak gol pozisyonlarına devam ediyordu. Yine organize gelişen bir hücum sonrası top Hasan Ali'nin önünde kaldı ve o da 16 Aralık 2012 tarihinden bu yana sadece yürümek için kullandığı muhteşem sağ ayağıyla muhteşem bir gol attı ve maç resmen sona erdi. İkinci bölümün sonunu ise Adem Büyük'ün solosuna eşlik eden üç Fenerbahçeli imza attı ve skor 3-1'e geldi.

Üçüncü bölümde ise Malatyaspor acaba bir gol daha bulur muyum derken Fenerbahçe oyunu rölantiye aldı, yedekler oyuna girdikçe hücum etkinliği ikinci plana düştü ve maç 3-1 sona erdi. Bu maçta mikrofon yine bizim evdeydi, ilk golde Dirar rakibinden sıyrılınca, ikinci golde ise Soldado topu kapınca gol geliyor dedim ve sağ olsun oyuncular beni haksız çıkarmadılar. Yanıldığım nokta, maç 2-0 olunca 6-0 biter şeklinde görüş beyan ettim ama Fernandao'nun boş kaleye kaçırdığı top ve direkten dönen 2 şut beni haksız çıkardı.

Carlos Kameni : (7/10) 14 maçtır gol yiyen Fenerbahçe'nin kalesini 4 maçtır koruyor ve rekorda o da pay sahibi oldu. Golde kabahati olmasa da yaptığı hatalı bir kaç çıkış notunu düşürdü. Yine de Volkan Demirel'in bir adım önünde.

Mauricio Isla : (8/10) Milli maç arası için 15.000 km yolculuktan sonra bıraktığı yerden devam etti. Pas hatası yapmadan neredeyse her topu ileri oynadı. Van der Wiel ve Şener'den sonra çölde bir vaha gibi.

Roman Neustadter : (7/10) Ayağına hakim olması en büyük özelliği. Mücadele konusunda stoperlerimiz arasında en son sırada ancak bugün rakip santrafor kaybolduğu için pas trafiğinde rahatlıkla görevini yaptı. Yediğimiz golde ise ayakta kalması gerekirdi.

Luis Neto : (8/10) Hatasız top oynadı ama böyle devam ederse Türkiye'de top oynatmazlar. Rakibe biraz ağır "tatlı-sert" müdahalelerde bulunuyor, deplasmanda hakemler gözünün yaşına bakmayıp kartı çıkarırlar.

Hasan Ali Kaldırım : (8/10) İstatistik tablosunda adı yazıyor uzun bir aradan sonra, olabilecek en iyi performansı bu zaten. Karşısında eskilerin depar uzmanı İssiar Dia varken geçit vermedi.

Josef Souza : (7/10) İlk 45 dakika muazzam bir kesicilik yaptı, ikinci yarıyı biraz daha rölantide geçirdi. Önümüzdeki hafta kendisine çok büyük iş düşecek.

Nabil Dirar : (8/10) Sakatlıktan sonra iyi bir dönüş yaptı, üç golün ikisinde pozisyonun içindeydi. Mehmet Ekici döndükten sonra ciddi bir rekabet olacak aralarında.

Ozan Tufan : (9/10) Maçın en iyilerindendi. Sadece açılış golünü attığı için değil, dakika henüz 17 iken ceza sahası içinden kaleyi bulan 3 isabetli şutu vardı. Zamanında çok kızmış olsak da ideal bir 8 numara olmaya doğru ilerliyor.

Giuliano : (9/10) Tek top uzmanı, rakibin golüne kadar çok etkiliydi ve özlem duyduğu golünü de buldu. Hücum hattının uyumu arttıkça çok daha keyifle izleyeceğiz tek toplarını.

Mathieu Valbuena : (8/10) Hücumun organizatörü bugün yine skora gereken katkıyı yaptı. Akıl dolu vuruşu direkte patladı. Hep arıyor, hiç bırakmıyor mücadeleyi. Önümüzdeki hafta hücum kadar savunmaya da katkı yapması gerekecek.

Roberto Soldado : (7/10) Takımın 3 gol bulduğu maçta ne gol ne asist yapmış olmasına rağmen çıkarken tribünler tarafından alkışlandı. Bunun en önemli sebebi üçüncü bölgedeki pas trafiğine yaptığı olumlu katkıydı. Halen ideal forvet oyuncusunu yakalayabilmiş değiliz, Soldado'nun şansı devam ediyor.

Jose Fernandao : (6/10) Sakatlıktan sonra sahalara döndü ancak form grafiği henüz yeterli değil. Girdiği tek pozisyonda da aklı golü attı ancak bedeni aynı şeyi yapamadı. Zamanla yedekten gelip gollerle katkı sağlayacak.

Vincent Janssen : (6/10) Milli maç arasından yedek olarak döndü şaşırtıcı şekilde. Performansını yükseltmesi lazım.

Şener Özbayraklı : (5/10) Topla buluştuğu akılda kalan tek pozisyonda ezbere orta yaparak topu kaleciye nişanladı. Başka söze ne hacet..

Aykut Kocaman : (8/10) Savunma oynatıyor denen Aykut Kocaman'ın takımı 14 maçtır gol yiyor, ligin en çok gol yiyen 10. takımı. Atılan gollerde ise en çok gol atan 2. takım konumunda. Hücum performansımız nazar değmesin dedirtecek cinsten. Böyle devam Aykut Hoca, aman dikkat! Haftaya galibiyeti alırsan bu ligi götürürsün, beraberlikte işini zora sokarsın, mağlubiyette ise havlunu atarsın.

Özetle; sezon öncesi karşısına 3 puan yazılan karşılaşmadan 3 golle 3 puanla ayrıldık. Asıl önemli olan gelecek hafta 3 puanı alabilmek. Kazanma azmini bu haftaki kadar yoğun bir şekilde sahaya yansıtırsak bir şansımız olabilir. Geçtiğimiz 8 haftadaki puan kayıplarını telafi etmenin ilk adımı deplasmanda Galatasaray'ı yenmekten geçiyor. Aykut Kocaman; asıl sınavın şimdi başlıyor.