Futbolun şüphesiz en güzel öğesi gol. Bir taraftarı maç
içindeki golden daha mutlu edebilecek şey yoktur sanırım. Peki golü yeşil
sahada gerçekleşmeyen olaylarla kıyaslamak gerekirse ne dersiniz? Örneğin bir
dede adayı, torunu olacağı haberini aldığı zaman takımı gol atmış kadar sevinir
mi? :) İşte bu maç buna benzer bir aykırılığa sahne oldu. 24. dakikada Emenike golü
attı ancak Fenerbahçe taraftarını sevince boğan dakika 38’di. Ne mi oldu 38. dakikada?
24 Ekim 2016 Pazartesi günü saat 20:38’de belki de Fenerbahçe’nin kaderi
değişti. Ali Koç kendisinden yıllardır bekleneni yaptı ve ilk kongrede
başkanlığa aday olacağını (ve dolayısıyla Fenerbahçe’nin bir sonraki başkanı
olacağını) açıkladı. Tüm camia adına hayırlı, uğurlu bir karar olur umarım. Aziz
Yıldırım artıları ve eksileri olan bir başkan, ama artık miadı doldu. Yeni
başkanı heyecanla bekliyor tüm taraftarlar.
Gelelim maça, iki takım da Perşembe akşamı Avrupa’da maça
çıktı. İkisi de sahadan istemediği sonuçla ayrıldı. Beklenti bu maçın düşük
tempoyla geçeceği yönündeydi ancak mücadele bakımından iyi bir karşılaşma
olduğunu düşünüyorum. Advocaat radikal sayılacak bir kararla İsmail Köybaşı’yı
(belki kariyerinde ilk kez) sol açık oynattı. Jeremain Lens’in dönüşü takıma bariz
şekilde olumlu etki etmişti. Kalan taşlar yerli yerindeydi, sakatlık ve ceza
olmadıkça takımın iskeleti devre arasına kadar bu şekilde olacak.
Maç sakatlıklarla başladı, ilk 15 dakika topun oyunda olduğu
süre 6-7 dakikayı geçmedi. Fenerbahçe biraz hareketlenince Jeremain Lens’in seri
çalımları sonucu penaltıyı kazandı. Takımda çok daha yetenekli penaltıcılar
varken Emmanuel Emenike topun başına geçti ve kaleciyi ters köşeye gönderdi.
Golden sonra Fenerbahçe istediğini almış şekilde geriye çekilip hızlı
hücumlarla gol aradı. Aykut Kocaman devre arasında yaptığı müdahalelerle
rüzgarı tamamen arkasına aldı ve ikinci yarıda Fenerbahçe’yi oyun olarak ezdi
ancak Fenerbahçe savunması topu kaleden uzak tuttu.
Hezimet denebilecek bir Avrupa maçı sonrası, Konya gibi zor
bir deplasmanda, kötü sayılacak bir oyunla 3 puanı almayı başardı Fenerbahçe.
Son 3 senedir en az topa sahip olduğu maçı oynadı Fenerbahçe. Aykut Kocaman’ın
ekibi de topa bu kadar hakim olmaya alışık olmadığı için açık alanı bulamadı ve
gol pozisyonları yakalayamadı.
Volkan Demirel : (6/10) Kalesinde pek terlemedi. Gelen 1-2
basit vuruş dışında yere yatmadan maçı tamamladı. Ligde gol yemediği ilk karşılaşma
oldu bu maç, devamı gelmeli.
Şener Özbayraklı : (7/10) Golde payı büyük, taç atışını
hızlı kullandı ve savunmanın dengesiz yakalanmasını sağladı. Hücumdan ziyade
savunmaya konsantre olarak oynadı. Kanadına açık vermedi.
Simon Kjaer : (6/10) Geçen maçtaki kötü performansından
sonra yeniden yükselişe geçti, savunmada hata yapmadı ancak ileri oynadığı
topların büyük çoğunluğu rakibe gitti.
Martin Skrtel : (7/10) İyi performansının ödülünü bu gece
gol yemeyen savunmanın lideri olarak aldı. Koluna çarpan topun penaltı olarak değerlendirilmemesi
şansı oldu.
Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Kanadını bir başka sol bek ile
paylaştı ve doğal olarak savunmada kademe hatası yaşamadı. Önünde hücuma giden
bir kanat oyuncusu olmayınca onun da hücum performansı olumsuz etkilendi.
Olumsuz başka bir etki ise yaptığı faul sonrası Konya tribünlerinden gördüğü
tepkiydi.
Mehmet Topal : (7/10) Orta sahayı tek başına toparladı.
Önünde Ozan Tufan’ın yerine Robin van Persie oynuyor olmasına rağmen mücadele
açığı vermedi orta saha. Rakibe sırtı dönükken yaptığı top kontrolleri yürek
hoplattı.
Josef de Souza : (6/10) Sahadaki 22 oyuncunun en çok koşanıydı
ancak verimli bir performans koyduğu söylenemez. Onun da önceliği bu zor
deplasmanda gol yememek üzerineydi.
Jeremain Lens : (9/10) Türkiye ligi kalitesinin çok üzerinde
bir oyuncu. Zaman zaman dengesiz deparlar atıyor ancak çok güçlü olduğu için
rakibi sindirmeyi başarıyor. Golün ve Fenerbahçe hücumlarının gizli kahramanı
oydu, kendisinden bir adet de sol kanada lazım.
Robin van Persie : (7/10) Sezon başından beri 1-5 arası not
verdiğim van Persie bugün performansını yukarı taşımanın ödülünü aldı. Golü
istedi, kovaladı, mücadele etti. Her maç gol atmasın ancak kazanmayı böyle
istesin, bize yeter.
İsmail Köybaşı : (5/10) Hücum yetenekleri çok kısıtlı bir
oyuncu olması sebebiyle önde oynama kapasitesi yok. Bugün kazandığımız için
kötü performansı konuşmuyoruz ancak gole ihtiyacımız olsa kenarda bekleyen Sow,
Alper, Aatıf, Volkan gibi sol açık oynayacak adamlar varken sahada olması
eleştirilerin ana noktası olurdu. Konyaspor’un geliştirdiği tek tehlikeli
akında adamını kaçırması ise bir çuval inciri berbat edecek nitelikteydi.
Emmanuel Emenike : (7/10) Penaltıcılar listesinde ilk sırada
olmamasına rağmen sorumluluk aldı ve golü yazdı. Serkan’ın hatalı çıktığı
pozisyonda kaleye vurmak yerine Robin van Persie’ye pas verse maçı daha erken
koparabilirdik.
Moussa Sow : (5/10) Top her geldiğinde tek oynamayı tercih
etti ancak rakip bu kadar baskı kurmuşken ve ileride top tutmaya ihtiyaç varken
bu kadar az topla oynaması doğru değildi. Performansını daha yukarı taşıması
lazım.
Alper Potuk : (5/10) Son dakikalarda yorulan takımı
dinamikleştirmek için oyuna girdi ancak o da topu ileriye taşımak konusunda
ilaç olamadı.
Roman Neustadter : (5/10) Değerlendirecek kadar bir
performans göstermedi, zaman geçirmek adına oyuna girdi.
Dick Advocaat : (7/10) Kadro tercihi kazandığımız sürece
eleştirilemez. Konya deplasmanında savunma yaparak kazanmak kötümser bir
senaryo değil ancak bugün maçı kazandıran bireysel bir hata oldu. Rakibin hata
yapmadığı maçlarda kötü futbol en fazla 1 puan getirir. İkinci değişikliği
biraz daha erken yapması ve takımı rahatlatması gerekirdi.
Bir paragraf da hakem Bülent Yıldırım’a açalım. Çaldığı
penaltı düdüğü %100 haklı, çalmadığı 2 penaltı da bence haklı. İlkinde top çok
yakın mesafeden çarptı, Skrtel’in pozisyonunda ise rakip çok yakın mesafede
olduğu için Skrtel topa hamle yapacak kadar zamana sahip değildi. Hakem çok
alakasız pozisyonlarda faul düdükleri çalarak oyunu çok sık kesti. Gösterdiği
kartlarda da hatalı kararları vardı. Sonuç olarak skora etki etmemiş olması
sevindirici.
Özetle; ağır mağlubiyet sonrası zor bir deplasmanda, kötü
bir futbolla kazandık bu sezon ilk kez. Devre arasına kadar ite kaka bu şekilde
gitmek zorundayız. Konya deplasmanında aldığımız 3 puan, içerideki
beraberliklerden birini telafi etti diyebiliriz. Kritik maçlarda 1-2 galibiyete
daha ihtiyacımız var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder