Geçen hafta Grasshoppers’ı 3-0 mağlup edince İsviçre’deki
rövanş maçı turistik seyahat olur demiştim. Futbolcular gibi sahadaki futbol da
turistik takıldı bu akşam. Fenerbahçe 3-0’ın avantajını kullanarak sahadan
istediğini 2-0’lık sonuçla aldı ve adını UEFA Avrupa Ligi gruplarına yazdırdı.
Bu sene silinecek puanların yarı final oynadığımız (Galatasaray’ın da
şampiyonlar liginde çeyrek final) seneye ait olduğunu düşününce Fenerbahçe hem
kendi adına, hem ülke puanı adına önemli bir galibiyete imza attı, dilerim
Avrupa Ligi’nde üst turlara kadar da gideriz.
İlk maç 3-0’lık avantaj üzerine rakibin zayıf olması
eklenince Fenerbahçe için rahat bir karşılaşma oldu. Takımın savunması geçen
seneden bu yana üzerine koyarak devam ediyor, ancak aynı şeyi hücum
organizasyonu için söylemek mümkün değil. 0-0’lık sonucun Fenerbahçe’ye
yaradığı maç sayısı bir sezonda 3-4’ü geçmiyor. Bu sebeple hücumda biraz daha
etkin bir takım izlemek isterdim. Takım ideal 11 düzenine yaklaştı artık.
Kalede Volkan, savunmada van der Wiel, Kjaer, Skrtel, Hasan Ali, orta alanda
Mehmet Topal ve Ozan Tufan’ın yeri şu anda garanti görünüyor. Hücum hattında
net bir şey söylemek zor, orada form durumu biraz daha belirleyici olacak.
Maçın ilk 75 dakikası “0-0 bitmiş lecce – cagliari maçını
banttan izlemek” gibiydi. İki kaleci de terlemeden, yere yatmadan 75 dakika
geçirdiler. Bir takım 3-0’ın rahatlığında, diğeri biz 3-0 kazanamayız’ın
çekingenliğindeydi. Van der Wiel’in ara pasında Alper iyi bir vuruş
yapamamasına rağmen topu kaleye doğru yöneltti, topa son dokunan ise Fernandao
oldu. İkinci golde ise Mehmet Topal sol ayağıyla yapabileceği en iyi asisti
yaptı, Stoch ise Alper’e gol vuruşu böyle yapılır dercesine kalecinin ayağının üzerinden
topu köşeye bıraktı.
Bu sonuç Fenerbahçe’yi Avrupa Ligi’nde grup aşamasında
ikinci torbaya attı. Rakipler yarın belli olacak, temennim 3. ve 4. torbadan zayıf
rakipler çekerek bolca galibiyet ile grubu tamamlayabilmek. Pazar günü
Kayserispor maçı var, yeniden yapılanmış bir ekip olacak Fenerbahçe’nin
karşısında ve eminim bu kadar rahat bir maç olmayacak. Takımın son 7 günde 3. maçını
yaptığını da unutmamak gerek.
Volkan Demirel : (7/10) Önünde bu savunma varken sezonu kariyerinde
en az gol yeme istatistiğiyle tamamlayabilir. Yere yatmadan, terlemeden maç
bitirdi.
Van der Wiel : (7/10) İlk goldeki asist öncesi ara pasına kadar vasat bir
performansı vardı, savunmada alışık olmadığımız kadar pas hatası yaptı. Gol
öncesi asist pası ise son derece şıktı. İstisnasız her maçta 90 dakika forma
giydiği için biraz daha rotasyona ihtiyacı olabilir.
Kjaer : (7/10) Savunmanın belkemiği geri dönüşünü
hissettirdi, kesici müdaheleleri her zamanki gibi yerinde. Topu oyuna sokma
konusunda kısa pasla risk almadığını biliyoruz artık, ancak yanındaki van der
Wiel’in soğukkanlılığını biraz daha kullanabilir.
Skrtel : (8/10) Lig tarihinin en iyi stoperlerinden biri
olacağını düşünüyorum. Rakibe iki maçta sıfır pozisyon vermiş olmamızda payı
büyük. Takım hücumdayken geriye gömülü kalmayıp oyunu rakip yarı sahada da
oynayabiliyor olması bizim için avantaj.
Hasan Ali Kaldırım : (6/10) Bugün pek sahneye çıkmadı, onda da peş
peşe maç yapmanın yorgunluğu var sanıyorum. Savunmada görevini eksiksiz yapıyor
ancak Fenerbahçe’nin sezon içinde oynadığı düzeni düşününce hücumda kendisine
daha fazla ihtiyaç var.
Mehmet Topal : (7/10) Ön liberonun tek sahibi. Geçen seneye
oranla hücuma daha çok katılıyor. Pas trafiğinde biraz daha etkin. Başakşehir
maçındaki kötü performansını unutturdu.
Ozan Tufan : (7/10) Ozan bu sezon en beğendiğim isimlerin
başında geliyor. Bugün biraz daha rölanti oynadı, skor avantajının da etkisi
vardı bunda. 8 numara pozisyonunda şimdilik yeri garanti bence.
Salih Uçan : (5/10) Oyunu yönlendirme konusunda henüz
yeterince etkili değil. Evet, bir Alex olması için henüz çok erken, belki hiç
bir zaman da olmayacak. Kadro içinde bu mevkiinin tek oyuncusu, alternatif bir
oyuncu alınması Salih’in performansını da yukarı taşıyabilir. Savunmadan
çıkarken yaptığı top kayıpları şu ana kadar canımızı yakmadı ama tecrübeli bir
hücum hattı bu pozisyonları affetmez.
Alper Potuk : (6/10) İlk 75 dakika vurdumduymaz bir futbol
oynadı, burnu biraz havadaydı sanki. Salih çıktıktan sonra 10 numara mevkiisine
geçti ama ilk gol gelene kadar sahada olumlu hareketi yok gibiydi. Van der Wiel'in ara pasında iyi
bir vuruş yapamamasına rağmen şans yanındaydı ve top kaleye yönelerek asist oldu.
Robin van Persie : (4/10) Hollandalı antrenör getirdik, gol
bulmak zorunda olmadığımız maçta ilk 11
çıkardık ama yok yok yok. Bu arkadaş yine kendi bildiğini okuyor. 65
dakika oyunda kaldığı süre içinde bir kaleyi bulmayan yarı volesi, bir de
savunmadan top çıkarması kaldı aklımda olumlu hareket olarak. Onun dışında hep
hata, hep top kaybı, hep birine söylenmek. Hani bazıları onun dillinden anlayan
yok diyor ya, futbolun tek doğrusu van Persie’de değil. Bazen onun da adapte
olması gerek. Şu haliyle 18’de bile yeri yok bence. Maç seçecekse, kötü
performans göstermeye devam edecekse kulübede ya da locasında devam edebilir
sezona.
Miroslav Stoch : (9/10) Monaco maçlarında Emenike takımı
sırtlamış ama turu getirememişti. Grasshoppers maçlarında da Stoch çıktı
sahneye ve turu getirmeyi başardı. Salih’in silik kaldığı bu maçta zaman zaman
10 numara rolüne de soyunarak top dağıtımı yapmaya çalıştı. Savunmaya da
beklenen düzeyde katkı yaptı. Goldeki vuruşu ise çok şıktı. Böyle devam ederse
sol açığın düzenli sahibi olur.
Aatıf : (6/10) Oyuna girdikten sonra kanada hareketlilik
getirdi ancak Sivas’taki rolünden halen sıyrılamadı. Hala her şeyi ben yapayım
istiyor, yardımlaşmayı denese her şey daha kolay olacak. Kornerlerde bu kadar
isabetsiz orta yapacaksa başkasına bıraksın.
Fernandao : (6/10) Uzun bir aradan sonra golle tanışmış
olması sevindirici, umarım bu gol Fernandao’yu kendine getirir. Gole
ihtiyacımız olmayan bir maç olduğundan hücumda pek görünmedi, hava topu gelmedi kendisine.
İsmail Köybaşı : (5/10) İlk maçında biraz heyecanlı göründü,
şu haliyle formayı kapması zor görünüyor ancak çalışırsa Hasan Ali’ye iyi bir
alternatif olabilir sezonun devamında.
Dick Advocaat : (7/10) İlk maçın rahatlığıyla çıktı takımı
sahaya ve futbolun iyiliğine, kötülüğüne bakmaksızın turu geçmeyi başardı.
Hücumda daha organize bir takım görmeyi beklerdim, Başakşehir maçında da bu
dertten muzdariptik. Kayserispor maçında da gol bulmamız gereken dakikalarda
hücumda gereken varyasyonları yapabilecek miyiz emin değilim. Savunma oturdu
ancak hücuma çalışmamız gerekiyor, hatta 10 numara transferini sonlandırmamız
gerekiyor desek daha doğru olacak.
Tur güzel, galibiyet güzel ama futbol güzel değil. Sihirli
değnek olmadığından iyi futbol için beklememiz gerek elbette. Advocaat daha
oyuncuların adlarını ezberleyemedi bile. Savunmanın yükselişi çok olumlu,
geriyi sıkı tuttuktan sonra ileride işleri düzeltmek daha kolay olacaktır.
Eylül ayını seri galibiyetlerle tamamlarsak ekimde buna iyi futbolu da
ekleyeceğimizi düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder