Yazıya başlamadan önce güne anlam katan iki olayı analım ve
kutlayalım. Herkese sevdikleriyle beraber geçecek, mutluluk ve sağlık dolu bir
bayram diliyorum öncelikle. Ayrıca 12 Eylül’ün de 36. senesini devirdiğimizi
not olarak ekleyelım bu “demokrasi” günlerinde.
Fenerbahçe’nin tadı tuzu yok, yazacak çok şey var ama
yazmaya değecek şey yok maalesef. Sezonu açalı 45 gün geçti, takım bu süreçte 7
maç yaptı. Bu 7 maçın 4 tanesinde 1-0 geriye düştü Fenerbahçe, zaten geri
düştüğü maçların hiç birini kazanamadı, birinde son dakikada berabere kaldı.
Türkiye’de büyük takımlar için öne geçmek zaten maçı büyük ölçüde kazanmak
demek. Öne geçemediği her dakika da rakibe ek motivasyon anlamına geliyor zira
sezon içinde oynadığı 25 rakibin 20’si maçı 0-0 bitirmek üzerine oynuyor.
Milli maç arasına girerken gelen Moussa Sow ve Jeremain Lens’in
takıma ciddi katkı sağlayacağını umut ediyordum. Advocaat sezon başını takımla
geçirmemişti ancak 15 günlük ara futbolcuları yakından tanıması için iyi bir
zamandı. Öte yandan rakip Bursaspor bu sezon henüz dengeyi yakalayamamış bir
takımdı, kısacası maçtan tek beklenti galibiyetti.
Maç öncesi çok sevdiğim bir abimle bira + midye keyfi
yaptık, bol bol sohbet ettik, sarı lacivert günleri andık. İkimiz de galibiyete
inanıyorduk bu maçta. Tribünler bu sezon ilk kez 25 bin kişiyi görüyordu,
deplasman tribünü de Teksas grubu tarafından doldurulmuştu.
Kadro kalitemiz oyuncu bazında 3-5 sene öncesine oranla
muazzam yükselmiş durumda. Savunmada Bekir ve Bilica yerine Skrtel ve Kjaer
var, forvette Bienvenu ve Guiza yerine Sow ve van Persie var ama takım olmayı
beceremiyoruz maalesef. İsim olarak kalitemiz iyi görünse de birliktelik yok
oyuncular arasında. Beşiktaş’ın alternatif olarak kullandığı yedek kadroyu bile
yenebilir miyiz, emin değilim.
Kale yine Volkan’a emanetti. Sağ ve sol bekte sezon başından
bu yana olduğu gibi van der Wiel ve
Hasan Ali vardı. Stoperde Kjaer’in yokluğunda Skrtel ve Neustadter ikilisi
forma giydi. Orta üçlüde ön liberoda Josef, hemen önünde Ozan ve Alper oynadı.
Sağ açıkta Lens, sol açıkta Volkan Şen, ileri uçta ise Moussa Sow vardı. Forvet
tercihi Advocaat’ın elindeki forvetlere net bir mesajı gibiydi. Yeni gelmesine
rağmen ilk 11’de Sow’u oynatarak Fernandao, Emenike ve van Persie’ye siz yetersizsiniz
diyordu Hollandalı teknik adam.
Bu sezon alışık olduğumuz üzere kaleyi bulan ilk akın gol
oldu. Sol kanattan gelişen hücumda Josef yanından hareketlenen Batalla’yı takip
etmeyince 1.65lik Batalla kafayla ağları havalandırdı. Gole kadar uyku modunda
oynayan Fenerbahçe golden sonra 10 oyuncuyla uykuya devam etti. Sahada isyan
eden sadece Volkan Şen vardı, taraftar da maç sonuna doğru onun hakkını verdi.
Takımın girdiği 3 gol pozisyonunda da onun imzası vardı. Birinde kaleciye,
diğerinde direğe, sonuncuda Aziz Behiç’e takıldı.
Volkan Demirel : (4/10) Golde hatası yok belki ama yine 90
dakika boyunca kaleye gelen tek topun gol olması gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Van der Wiel : (2/10) Gölge savaşçı moduna geçti. Geldiği
günden bu yana performansında bariz düşüş var. Dün bir tane bile bindirme
yapmadı.
Sktrtel : (4/10) Savunmanın kaptanı dün vasatlar
arasındaydı. Golde topu iyi zamanlamayla kesebilirdi. Gol dışında hata yapmadı
ama hücum hattı verimsiz gününde olunca yediğimiz golü çıkaramadık.
Neustadter : (3/10) Golde hatanın küçük kısmı kendine ait.
Skrtel’i geçen topta kendi adamını bırakıp kademeye yetişmeye çalıştı ama zaman
yetmedi. O da gol dışında hatasız oynadı.
Hasan Ali Kaldırım : (3/10) Caner’i kaybettiğimiz gerçeği
haftalar geçtikçe yüzümüze vuruluyor. Caner muhteşem bir sol bek değildi her
yönüyle ama sahip olduğu özelliklerin neredeyse tamamı Hasan Ali’den iyi. Daha
doğrusu Hasan Ali’nin çok iyi yaptığı bir şey yok, her şeyi biraz biraz yapıyor.
Josef : (2/10) Golde adamını kaçırması sebebiyle
mağlubiyetin baş sorumlusu. Onun dışında pas trafiğine olumlu katkı veremedi.
Oyuna neredeyse hiç katılmadı. Maçın sonunda maaile yüklendiğimiz pozisyonda
köşeye plaseyi bıraktı ama onda da kaleci Harun uzayarak gole izin vermedi.
Ozan Tufan : (3/10) Sezon başından beri performansını iyi
bulduğum Ozan dün sahada saklanmayı tercih etti. Başarılı pas istatistiğinde
önlerde görünüyor belki ama bu pasların hiç biri takımı ileri taşıyan cinsten
değil. Takımda hiç kimse rakip eksiltmek üzerine risk almayınca takım da kilidi
çözemedi.
Alper Potuk : (3/10) 45 dakika sahada kaldı ve forvet arkası
pozisyonda oynayamayacağını gösterdi. Topla 33 kere buluşmuş ancak takım
arkadaşlarını pozisyona sokan ya da takımı atağa kaldıran bir pası bile yok.
Zorlama 10 numara ile bu kadar oluyor maalesef. Okocha, Revivo, Ortega, Alex ve
Diego gibi 10 numara zincirinden sonra Salih ve Alper çok yetersiz kalıyorlar.
Lens : (4/10) İlk maçı olması itibariyle tutuktu, henüz
takımı tanıyamamış. Sadece Sow ile 1-2
verkaç yapmaya çalıştı. Aradığımız kan olmayacak gibi, zira o pozisyonda
oynayacak çok adam vardı. Advocaat’ın kendi tercihi olması nedeniyle olumlu /
olumsuz tüm eleştiriler ona yapılıyor olacak.
Sow : (3/10) Gidişine çok sevinmiştim, zira kötü performans
döngüsüne girmişti ve iyi para kazandırarak gitmişti. Dönüşüne de ihtiyaç
olduğu için sevindim ancak dün yanlış pozisyonda oynadı. İki uzun stoper arasında tek başına oynayabilecek bir oyuncu değil Sow. En mantıklısı sol açık ya da çift forvette
oynatmak.
Volkan Şen : (7/10) Takımda mağlubiyete isyan eden tek
isimdi. Geçtiğimiz sezonlarda Emre Belözoğlu, Tuncay Şanlı, Serhat Akın gibi
isimler bu rolü üstlenirdi takımı gaza getirmek için. Takımın geri kalanı
Volkan kadar istemedi galibiyeti. Girdiği üç pozisyondan gol çıkaramaması
futbolun adaletsizliğiydi.
Van Persie : (1/10) Ben yazmaktan yoruldum, bu arkadaş
sahada gezinmekten yorulmadı. Umursamaz tavırları aynen devam ediyor. Geleli
1.5 sezon olacak neredeyse ve halen kendini hazırlayamadı, ne zaman hazır
olacağı meçhul. Dün takım mağlupken oyuna girdi ve 45 dakika sahada kaldı. 10
kere topla buluşmuş koca bir yarı boyunca. Yani 5 dakikada bir kere dokunmuş
topa. Üstelik bu topların sadece 4 tanesi arkadaşlarına pas oldu. Böyle oynayacaksa, takıma galibiyet gerekiyorken umursamaz
davranacaksa, top ceza sahası içinde ayağının önünden geçerken öylece bakmaya
devam edecekse derhal gönderelim A2 takımına. En azından A2 takımındaki
çocuklara örnek olur, bir tanesinin gelişimine katkıda bulunmuş olur.
Emenike : (3/10) Oyuna girdikten sonra bir pozisyon hariç
kendini gösteremedi. Oyun zaten Emenike’nin tarzına çok uygun değildi rakibin
tamamen kapanmış olması nedeniyle.
Stoch : (3/10) O da risk hamlesi olarak oyuna girdi ancak
etkili olamadı.
Dick Advocaat : (3/10) Kadro kendine ait değil, hazırlık
dönemini o yaptırmadı ama tüm bunlara rağmen ligde 3 maçta 1 puanın kabul
edilebilir bir yanı yok. Fenerbahçe’nin sezon planlaması şu 3 maçta 7 puan
almayı gerektirirdi. Kadıköy’de takımın ölüsü bile tüm rakipleri darmadağın
ederdi. Son dakikalarda risk alarak 3-2-5 oynama cesaretini gösterdi ama bu forvetlerle bu kadar maalesef.
Önümüzde Kasımpaşa ve Gaziantepspor gibi lige kötü başlayan takımlarla
maçlar var. Bunlardan 6 puanla ayrılmazsa sezonu şimdiden çöpe atmak
gerekebilir. Luhansk deplasmanında alınacak bir galibiyet fitili ateşleyebilir. Takımın üzerindeki negatif enerjinin bir an evvel dağılması
gerekiyor. Advocaat geleli 1 ayı aşkın zaman oldu. Kondisyon olarak değilse de
mantalite olarak bir şeylerin değişmesi lazım artık. Şu haliyle gelecek parlak
değil maalesef. Kaptanlar takımla toplantı mı yapar, yöneticiler mi müdahele eder, Obradoviç mi gelip motive eder bilmiyorum. Ben artık iyi futbol istiyorum. Kilosu kaç paraysa verip alalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder